"Sefil öyle hüzünlü ki ondan nefret ediyorum. Zavallılığına katlanamadığım için bilerek kötü davranıyorum ona. Sefil sokak köpeği gibi göründüğü için bir gün öldürülebilir. Sefil'in ayağı böyleyken kaçmaya kaçmaya çalışsa bile yavaş kalır herhalde. Sefil, lütfen bir an önce dağa falan git. Kimseye sevimli gelmeyeceksin, o yüzden en kısa sürede ölmen daha iyi."
"Hayatını, bir plajda denizi seyrederek, bir köy evinde otların kokusunu içine çekerek ya da şu caddenin kenarında, yalnız, bir yaşantıyı hayal ederek geçirmeyi isterdi."
“Başımı alıp gideceğim. Ne hali varsa görsün. İsterse intihar etsin. İntihar edeceğini çok söyledi. Boş bir adam olan psikiyatr da öyle söylerdi, annesi de… Ne yapalım, öldürsün. Mendebur babası gibi delirsin varsın. İkisinin de şu sarhoş hikayeleri böylece sona ermiş olur.”
Büyük adam ben miyim? Nasıl olur? Ben bir başına, kendi kendime, kendi gözümde büyük adam olabilir miyim? Araya bu farkı koyan başkaları. İşte bu başkalarıdır ki, bana büyüklüğü kondurduktan sonra beni en küçük insan haklarından uzak görüyor ya.