Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kar yağarken çocukları kurşuna dizdiler. Herhangi bir nedeni yoktu. Ne ellerini, ne de gözlerini bağladılar. Soru sorulmadı. Yalnızca en esmer olana ağaca bakmaması söylendi. O da gözlerini askerin çamurlu botlarına çevirdi. Sonra sessizlik oldu. Çocuklar hiç üşümediklerini fark etmediler. Korkuyorlardı, nedenini boşverdiler. Yalnızca esmer çocuk ikide bir ağaca bakıyor, ıslak bir kızarıklık rüzgarla gözlerine bulaşıyordu. Sarı dişleriyle alt dudağını ısırarak, "lanet olsun" dedi. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden dövüyorlar bizi. Sadece duvarlara yaşamak istediğimizi yazdık. Daha iyi bile değil sadece yaşamak istediğimizi. Bağırmış da olabiliriz. Belki sokaklarda çok hızlı yürüdük, belki botlarımızın sesi biraz fazla çıktı. Ama biz üşümemek için koşuyorduk. Belki de baba bütün suç senindi." Yağmur yağıyordu ve çocuklar ilk kez bir şey hissettiler. Dönecek yerleri yoktu. "Ayağıma bakma" diye bağırdı asker. "Ben de bir şey yapmadım. Ama bir suçlu gerek adalet için. Ve adalet için kurban gerek bir kahramandan çok." Ama çocuklar yine de askere bağırmak istediler: "Neden av tüfekleriyle vuruyorsunuz, neden salıncakların ipleriyle boğuyorsunuz, neden yağmurdan sığındığımız duvarların altında taşa tutuyorsunuz. KALBİNİZİ SÖKÜP ALAN BİZ DEĞİLDİK Kİ..."
Barnabas İncili Ayet5
Ayet5 İsa’nın sünnet olması Tevrat’ta yazıldığı gibi Allah’ın kanununda 8 gün dolduğu vakit çocuk mabede götürülüp sünnet ettirilir. Meryem ve Yusuf da bunu yaptı. Çocuğa Allah’ın meleğinin söylediği gibi İsa ismini verdiler. Meryem ve Yusuf İsa’nın pek çoklarının helakına veya kurtuluşuna neden olacağını söylüyorlardı. Bu yüzden rablerinden
Reklam
550 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Teke Şenliği İncelemesi
Diktatörlük, Latin Amerika’nın makus kaderidir. Neredeyse her Latin Amerika ülkesi bir dönem bir diktatör tarafından yönetilmiştir (sanırım az sayıdaki istisnadan biri Brezilya). Bazıları halen diktatörlükle yönetilmektedir, Venezuela gibi. Latin Amerikalıları hayattan bezdiren iki şey vardır; biri ABD diğeri ise diktatörler. Bu büyük soruna
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20201,028 okunma
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiret­leri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kı­yasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiret­leri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kı­yasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
Kar yağarken çocukları kurşuna dizdiler. Herhangi bir nedeni yoktu. Ne ellerini, ne de gözlerini bağladılar. Soru sorulmadı. Yalnızca en esmer olana ağaca bakmaması söylendi. O da gözlerini askerin çamurlu botlarına çevirdi. Sonra sessizlik oldu. Çocuklar hiç üşümediklerini fark etmediler. Korkuyorlardı, nedenini boşverdiler. Yalnızca esmer çocuk ikide bir ağaca bakıyor, ıslak bir kızarıklık rüzgarla gözlerine bulaşıyordu. Sarı dişleriyle alt dudağını ısırarak, "lanet olsun" dedi. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden dövüyorlar bizi. Sadece duvarlara yaşamak istediğimizi yazdık. Daha iyi bile değil sadece yaşamak istediğimizi. Bağırmış da olabiliriz. Belki sokaklarda çok hızlı yürüdük, belki botlarımızın sesi biraz fazla çıktı. Ama biz üşümemek için koşuyorduk. Belki de baba bütün suç senindi." Yağmur yağıyordu ve çocuklar ilk kez bir şey hissettiler. Dönecek yerleri yoktu. "Ayağıma bakma" diye bağırdı asker. "Ben de bir şey yapmadım. Ama bir suçlu gerek adalet için. Ve adalet için kurban gerek bir kahramandan çok." Ama çocuklar yine de askere bağırmak istediler: "Neden av tüfekleriyle vuruyorsunuz, neden salıncakların ipleriyle boğuyorsunuz, neden yağmurdan sığındığımız duvarların altında taşa tutuyorsunuz. KALBİNÎZÎ SÖKÜP ALAN BİZ DEĞİLDİK Kİ..."
Reklam
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
Kar yağarken çocukları kurşuna dizdiler. Herhangi bir nedeni yoktu. Ne ellerini, ne de gözlerini bağladılar. Soru sorulmadı. Yalnızca en esmer olana ağaca bakmaması söylendi. O da gözlerini askerin çamurlu botlarına çevirdi. Sonra sessizlik oldu. Çocuklar hiç üşümediklerini fark etmediler. Korkuyorlardı, nedenini boşverdiler. Yalnızca esmer çocuk ikide bir ağaca bakıyor, ıslak bir kızarıklık rüzgarla gözlerine bulaşıyordu. Saeı dişleriyle alt dudağım ısırarak, "lanet olsun" dedi. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden dövüyorlar bizi. Sadece duvarlara yaşamak istediğimizi yazdık. Daha iyi bile değil sadece yaşamak istediğimizi. Bağırmış da olabiliriz. Belki sokaklarda çok hızlı yürüdük, belki botlanmızın sesi biraz fazla çıktı. Ama biz üşümemek için koşuyorduk. Belki de baba bütün suç şenindi." Yağmur yağıyordu ve çocuklar ilk kez bir şey hissettiler. Dönecek yerleri yoktu. "Ayağıma bakma" diye bağırdı asker. "Ben de bir şey yapmadım. Ama bir suçlu gerek adalet için. Ve adalet için kurban gerek bir kahramandan çok." Ama çocuklar yine de askere bağırmak istediler: "Neden av tüfekleriyle vuruyorsunuz, neden salıncakların ipleriyle boğuyorsunuz, neden yağmurdan sığındığımız duvarların altında taşa tutuyorsunuz. KALBİNİZI SÖKÜP ALAN BİZ DEĞİLDİK Kİ..."
"Bu bana uyar," dedi Rand ona. "Bu sayede Mat hayatta kaldı." "Bu korkunç bir şey, Rand." Kadının sesi bir aciliyet tınısı kazanmıştı. "Sence Terkedilmişler neden kullanmaya korkuyorlardı? Desen'de tek bir ipliğin, bir adamın, çoktan örülmüş olan saatler, günler boyunca yok olduğunu düşün. Tıpkı bir kumaştaki tek bir ipliğin yok olması gibi. Güç Savaşı'ndan kalma parşömenler, iki taraf tehlikelerini fark etmeden önce şehirlerin tamamen yok olduğunu söylüyor. Desen'den yüzbinlerce iplik çekildi, çoktan geçmiş günler boyunca kayboldu; o insanlar her ne yapmışsa, artık yapılmamış oldu, ve onların eylemleri yüzünden başkalarının yaptıkları da öyle. Anılar kaldı, ama eylemler kayboldu. Dalgalar hesap edilemez. Neredeyse Desen'in kendisi çözülüyordu. Her şeyin sonu olabilirdi bu."
288 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Çeşnicilik ve Hitler
Savaş Edebiyatı okumayı sever misiniz? Ben severim.Çünkü tarih kitaplari daha cok neden-sonuc ve süreç üzerine odaklanırken, savaşın gerçek yüzünü ve insani yönünü, edebi eserlerde bulabiliyorum . Gerek II.Dunya Savaşı gerekse Nazi Almanyasi ve Hitler ile birçok okumalar yaptım. Ancak @salonyayinlari 'dan çıkan #Kurdun Sofrası kitabı,bana
Kurdun Sofrası
Kurdun SofrasıRosella Postorino · Salon Yayınları · 2023147 okunma
Reklam
Evrim sonucunda uyku halinin ortaya çıkmasındaki sebepler
"Uyku işlevinin kökenine dair ipucu, belki de yunus ve balina gibi suda yaşayan memelilerin çok az uyumaları olgusunda bulunabilir. Okyanusta kaçıp saklanacak fazla bir yer yoktur. Uykunun işlevi, hayvanın savunmasızlığını artırmaktan çok azaltmak olabilir mi? Florida Üniversitesinden Wilse Webb ile London Üniversitesinden Ray Meddis böyle olduğunu öne sürmüşlerdir. Her organizmanın uyuma stili hayvanın ekolojisine hassas bir biçimde uyumlanmıştır. Yüksek risk olduğunda kendi kararlarıyla sessiz kalamayacak kadar aptal olan hayvanların, uykunun amansız otoritesiyle hareketsiz kalması akla yatkındır. Bu, bilhassa yırtıcı hayvanların yavruları için doğru gibidir; yavru kaplanlar etkili koruyucu renklerle kaplı olmalarının yanı sıra çok da uyurlar. Bu enteresan bir görüştür ve en azından kısmen doğrudur. Ama her şeyi açıklamaz. Neden çok az doğal düşmanı olan aslanlar uyurlar? Bu soru yanıtlanamaz değildir: Aslanlar ormanlar kralı olmayan hayvanlardan evrilmiş olabilirler. Benzer şekilde, korkacak çok az şeyi olan ergin goriller her gece yuva inşa ederler; belki de daha savunmasız atalardan evrildikleri içindir. Veya belki de bir zamanlar aslanların ve maymunların ataları daha korkunç yırtıcılardan korkuyorlardı."
Sayfa 139 - Say YayınlarıKitabı okuyor
HAYSİYETSİZ MÜSLÜMANLARIN ŞEREFLİ PEYGAMBERİ 3 (Oku ve UTAN)
BENİ KURAYZA GAZASI (Kutsal Katliam) Hicret’in 5. Senesi, Zilkade Ayı (Milâdî 627) Benî Kurayza Yahudilerinin Peygamber Efendimiz (sav) le olan anlaşmalarına gö¬re, Hendek Muharebesi’nde düşman tarafından sarılan Medine’yi Müslü¬manlarla el ele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu.(1) Fakat bunu yapmadı¬lar. Üstelik anlaşma hükümlerini hiçe
Faraday
ELEKTRİK VE MANYETİZMANIN GİZEMİ Elektrik ve manyetizma üzerine yapılan çalışmalara dayanan bir sonraki büyük atılımın gerçekleşmesi için iki yüz yıl daha beklemek gerekecekti. Eskiler, manyetizmanın günlük hayatta kullanılabileceğini biliyorlardı; Çinliler manyetizmanın gücünden yararlanarak pusulayı keşfetmişler ve böylece, bir keşif çağının
Sayfa 16 - 17 - 18 - PdfKitabı okudu
Bütün bunlar nedendi? Niçin bir vatan kahramanı, bir vatan haini gibi muamele görüyordu? Milletin birliğini ve huzurunu isteyen bu adam neden Anadolu’nun ücra bir kasabasına sürgün edilmişti? Yalnız yaşamasına zorlanmasının sebebi neydi? Ömrünü valilerle, paşalarla, ilim adamlarıyla ve talebelerle geçiren bu değerli âlimden niçin korkuyorlardı? Kısaca Barla gibi gözden uzak küçük bir beldede ölüme terk edilmek istenmesinin asıl amacı neydi? Bütün bunların bir açıklaması vardı. O yılların hükümeti Bediüzzaman’ın hayat anlayışını, dini yaşayışını, iman ve Kur’an’ı gönüllere yerleştirmek istemesini, siyasi politikalarına uygun bulmuyorlardı. Türkiye’de dinden uzak bir nesil yetişmesini isteyenler Bediüzzaman’la nasıl uyuşabilirlerdi. Ama Bediüzzaman’da dinsiz bir neslin bir toplum için nasıl bir felaket olduğunu bildiği için hayatını ortaya koyarak iman ve Kur’an hakikatlerini gönüllere yerleştirmeye kararlıydı. İşte bütün mücadelesi bunun içindi.
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.