( Cumartesi gece arkadaşımdan gelen mail, etkileyici.)
Ne safmışım ben !
Lise ikinci sınıfın başlarıydı; sıgara tüttürmeye başlamıştım; sonlarına doğru ise paket vardı artık cebimde. Büyümüş, kocaman olmuştum. Çakmakla o sigarayı bir yakışım, o dumanı çekip sonrasında bir çıkarışım var dı hey ki ne hey. Dünyanın yükü ciğerlerimde.
Ama
Aslında daha farklı bir inceleme yapmayı planlıyordum. Yazarın anlatım tarzı, sayfalara döktüğü gerçeklik, aslında "iç Savaş" konularında hiçte hoş bir görüntü yok - geleceğe dair- Konu ettiği "İç Savaş Manzaraları" -ki kitabın adı da kendine yakışır pozisyonda duruyor- tarihten bu güne var olan ve gelecekte de karşımıza
Kadın ne kadar erişilmez ise, erkek onu o kadar çok ister. Ona sahip olabilmek için herşeyini feda etmeye hazırdır. Kadın erişiirnek istenen amaç olur. Bu hayali mükemmellik ve yüceltilmiş aşk biçimindeki kadının yeri kutsalın yanıdır.
İlksöz: Bilim insanı çok kıymetli ama bilime değer veren yok.
Cumhuriyet'in ilk yıllarının en büyük eksiği, kanımca nitelikli insan azlığıydı. Üstelik o az sayıda olan nitelikli insanlar da hep asker kökenliydi. Osmanlı hep iyi asker yetiştirmişti ama bilim insanı vb olarak tanımlayabileceğimiz insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi
"Kadın ne kadar erişilmez ise, erkek onu o kadar çok ister. Ona sahip olabilmek için herşeyini feda etmeye hazırdır. Kadın erişilmek istenen amaç olur. Bu hayali mükemmellik ve yüceltilmiş aşk biçimindeki kadının yeri kutsalın yanıdır."
Kadın ne kadar erişilmez ise, erkek onu o kadar çok ister. Ona sahip olabilmek için herşeyini feda etmeye hazırdır. Kadın erişilmek istenen amaç olur. Bu hayali mükemmellik ve yüceltilmiş aşk biçimindeki kadının yeri kutsalın yanıdır.
Gelenek, peşinden sürüklediği ön yargılı düşünceler dizisiyle, apaçık bir eşitsizlik durumunu olduğu gibi sürdürebilmek için kadını evde tutmaya, onu, dışına çıkmasını istemediği, sınırları çizilmiş dar bir alanın içine hapsetmeye çalışıyor.
İlerleme isteği ise, bugünü, her zaman düşünsel olan geleceğe yansıtarak kişinin kökeni ve cinsiyeti ne olursa olsun, mutlak ve kuramsal hak eşitliği hedefine ve hayatta etkin olma araçlarına herkesi ulaştırılacağını umduğu önlemleri aldırıyor. Oysa insanın amacına hizmet eden belki de ne gelenek ne de ilerlemedir; amaç, yaşamsal ve zorunlu olan adalete erişebilmektir.
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Tarih: 17.12.2009
Bundan tam 11 sene önce, dönemin sağlık bakanı Recep Akdağ açıklama yapıyor;
“İlk ölüm 25 ekimde oldu ve 2 aylık bir süreç sonucunda vatandaşlarımızdan 12.316 kişi domuz gribine yakalandı, 458 kişi bu grip sebebiyle can verdi.”
….
Eminim ülkemizde yaşanan daha evvel ki salgınların bu derece çok vatandaşımıza bulaştığından
Mevlâna'nın bir benzetmesi vardır: Kral bir başka ülkeye özel bir görevle elçi gönderir. Bu elçi pek çok şey yapabilir ama esas görevini yapmadığı takdirde başarısız sayılır. Âdemoğlu da yeryüzüne özel bir amaç, kendisini geliştirmek görevi ile gelir.
Mevlâna’ da bu dünyada bir görevi olduğunu biliyordu. O da aşkla muamele göstermekti. Bu aşk ruhun yanmasıyla elde edilen bir aşktır. Karşılıksız ve katışıksızdır. Öyle ki Mevlana: "Ben insanı öldüreni bile melek gibi görüyorum." demişti. Bunu gerçek anlamda aşka yükselmeyen birinden duyamazsınız.
Şems ile olan yakınlığıyla kavrulan Mevlana, bütün insanlığı kucaklayan bir sima olmuştur. Bu eserde de Mevlana ve ‘ney’ ilişkisi Mesnevi’ nin ilk 18 beyti ile birlikte ele alınmış. Bu eserden sonra ‘ney’ in sıradan bir çalgı olmadığına kanaat getirebilirsiniz. Zihinde kalın.
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise