Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“ — Aman şunlar da!.. İnsan değiller sanki. Ne diye barışa yanaşmıyorlar? ”
— Elveda, Rodya daha doğrusu hoşça kal. "Elveda" demekten hoşlanmıyorum. Elveda Nastasya, aman, bak gene aynı şeyi dedim!...
Sayfa 292 - Elveda rusçada uzun surecek ayriliklarda kavuşma ihtimali düşük olan durumlarda kullanılır.Kitabı okuyor
Reklam
bunca deneyimsiz, her şeye kolayca kanan, hâlâ köy cemiyetinin eline bakan bu gariban köylüye bir Yahudi musallat olursa!.. Aman Tanrım, neler olmazdı! Yarın elinde avucunda ne var ne yoksa, bütün varlığı Yahudi'nin eline geçiverirdi ve öyle bir dönem başlardı ki, bırakın toprak köleliğini, Tatar boyunduruğu bile yanında hiç kalırdı!
Sayfa 747 - Yapı Kredi Yayınları
gevezelikle vakit öldürürdük. Aman Tanrım, o ne can sıkıntısıydı! Günler uzun, boğucu, birbirinin aynısıydı. Bir kitap olsaydı bari!
Sayfa 259
+1
Yalnız kimseden özür dilemem! Hiç kimseden! Saçma!.. Yine de seni biraz sertçe payladıysam bağışla beni , aman, ister bağışla ister bağışlama, umrumda değil. Kimseyi zorla tuttuğum yok; tek başıma da mutluyum.
Sayfa 366
“ Aman Tanrım! Çıldırıyor muyum yoksa? “
Sayfa 95
Reklam
Yıllardır bana, en zor haliyle bile yaşamın eşsizliğini anlatan alıntı
Raskolnikov yeniden yürümeye başladı. "Acaba nerede okumuştum." diye düşünüyordu bir yandan da, "İdam mahkûmunun biri ölümünden bir saat önce, yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse, çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanın, o anda ölmeye yeğleneceğini söylemiş. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yaşasın! Aman Tanrım, bu nasıl gerçek böyle! Bu nasıl gerçek! İnsan ne alçak yaratıkmış!" Raskolnikov bir dakika kadar durup düşündü, sonra "Bunun için insana alçak diyen de alçaktır!" diye ekledi.
Sizin evde öyle mi? Doğru mu? Ah, Tanrım! Aman, bunalıyorum, diyerek odada dönmeye, oradan oraya gidip gelmeye başladı. Onlar da orada onunla istediklerini yapıyorlar öyle mi? O budalaları çarpacak yıldırım da yok ha! Demek ki sabahtan beri orada?
— Yalnız bu kadar güzel anlatmasanız olmaz mı? Konuşmuyor da kitap okuyorsunuz sanki. Gülmemi güçlükle tutarak, ağır ciddi bir tavırla: — Nastenka, dedim. Güzel anlattığımı ben de bilirim. Başka türlü konuşamam. Aziz Nastenka, ben şimdi, yedi mühürlü çekmecede bin yıl hapisten sonra özgürlüğe kavuşan Süleyman Peygamberin ruhu gibiyim. Biz upuzun bir özlemden sonra –çünkü ben sizi çoktandır tanıyordum– birbirimize kavuştuk. Zaten ne zamandır birisini arıyordum. Aradığım sizdiniz. Sizi bulunca başımdaki binlerce kapak açıldı. Eğer içimdeki söz seli taşmazsa boğulurum. Bunun için beni uslu uslu, sözümü kesmeden dinlemenizi rica ederim; yoksa susar, hiç konuşmam. — Aman, sakın ha!.. Ağzımı açmayacağım bir daha. Dinliyorum.
"Aman baylar, Tanrı olsa bu kadarına dayanamaz!"
Sayfa 625 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Nerede okumuştum? Bir idam mahkûmu ölümünden bir saat önce, galiba şöyle düşünmüş: Eğer yüksek bir yerde, kayanın üzerinde, ancak iki ayağını koyacak kadar daracık bir yerde oturması gerekse, etrafında uçurumlar, ummanlar olsa, sonsuz karanlıklar, sonsuz bir yalnızlık, bitmez tükenmez fırtınalar hüküm sürse, o, bir arşınlık daracık yerde yaşamı boyunca, binlerce yıl, kıyamete kadar ayakta dursa, yine de öyle bir yaşayış, o anda öl- mekten daha iyidir. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yaşasın! Her nasıl olursa olsun yalnız yaşasın! Ne yaman bir gerçek! Aman Tanrım, ne yaman bir gerçek!...
Sayfa 188 - Morpa Kültür Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.