Anadolu'nun topraklarında durmadan akan coşkulu bir çağlayan. Anadolu'nun, Mezopotamya'nın, Akdeniz'in edebi semalarını, hiç sönmeden, sürekli aydınlatan bir yıldız. Yarattığı bu görkemli edebiyat ve roman geleneğiyle hep yaşayacak, romanları, romanların sözcükleri, durmadan, kuşaktan kuşağa, zamandan zamana, akacak bir yazar. Yaratıcı gücü ve enerjisiyle ölümsüzleşen çağından, zamandan sorumlu bir yazar.
....
Yaşar kemal ise yaptığı, Anadolu'nun, Çukurova'nın o horgörülen, aşağılanan, insandan sayılmayan insanların direnişi, başkaldırısı, mücadelesidir.
...
Kemal, bu bireysel çabasıyla, hayır çaba değil, mücadelesiyle, sözcüğe bir enerji verdi, sözcüğü aktif, yoğun, güzel, etkili ve güçlü hale getirdi. Kemal sözcüğü, Canetti' nin deyimiyle, saygın ve neredeyse kutsal hale getirdi.
...
Kemal, şahsi olarak, kendi ülkesinde şunları da yaşadı; mahkeme, yargılama, yasaklama, cezaevi, eşi Thilda başta olmak üzere en yakınlarının tutuklanması, üç askeri cunta, başbakan ve başkanların idamı, Kemal'in çok sevdiği genç insanların darağacına çekilmesi, sürgün.
...
Kemal'e göre, edebiyat, edebi dünya ve edebi uğraş, tümüyle bir usta ve çırak ilişkisine bağlıdır. O'na göre herkes, yaşamının bir döneminde bir çıraktır, herkesin bir yada birkaç ustası vardır. Herşey, emekle, çabayla, öğrenilir daha önce var olanın üzerine kurulur.
...
Yaşar Kemal; aydınlık ve sevinçle dolu canlı bir kahkaha.