Sübhanallah, en güzel hikayeyi ne güzel anlatmışsın ey bülbül!
"gül yaprağıdır nusha-ı Kur'an arasında" diye not düşmüş, vermişti annem. Tezkire yazarımız Ali Emiri Efendi sevdiğine öyle dermiş ya hani.. İşte en sevgiliyi, o en güzel gülü Bülbülün Kırk Şarkısı'ndan öyle başladım dinlemeye...
Bismillah dedim ki kitabın teşekkür sayfasından sonra 'yazılış sebebi'ni anlatan iki sayfalık bir hikayeye kilitlendim bir süre. "Bilirim oğul,metaım herkesten aşağıdır amma gönül de Yusuf'u istiyor." diye arzuhalini diyen İskender Pala'ya kulak kesildim sonra.
Ve iki anne ağlıyordu o gonca güle. Birinin kanıydı, birinin sütü.. Birinin gurbetindeyken öbürünun vuslatıydı o gül kokulu yavru. Hüznündendi birinin gözyaşı,digerininki vuslatın sevincinden. Bülbüllerin şarkısına karışırdı içlerindeki Âh'ın sesi..
Alemlerin rahmeti peygamberimizin (as.) hayatını bülbül dilinden dinliyoruz bu defa, tadına doyulmaz bir anlatımla; divan şiirinin güzelliğiyle bezenmiş beyit beyit gönlümüze akan bir üslupla..Ve şahit oluyoruz yeniden Ebû Bekir Sıddîk'a, Nevfel'e, Osman'a,Sa'd'a, Ali'ye, Ömer'e, Zeyd'e, Selman'a, Havle'ye.. O güzel sahabeye...O vakit dinleyelim ki söyleye bülbül, o en güzel güle olan sevda şarkısını, gönlümüzün şifasını; öyle ki rahmet yağmurunun damlaları değsin, işlesin yüreklerimize..
(Üzerine Nurullah Genç'in Yağmur'unu Dursun Ali Erzincanlı'nın yorumundan dinlemeniz temennisiyle..:)
"Seninle hasta gönüller şifâdır ya Resulallah
Senin cefaların derdi devâdır yâ Resulallah
(Hasta gönüller seni anmakla şifa bulur ey Allah'ın elçisi; senin için çekilen dertler hakikatte devadır)
[Lâedri]