Sitoplazmik genler, örneğin mitokondriyal DNA, eşeysel üremeye toptan karşıdır. Özellikle erkeklere hiç ilgi duymaz. Çekirdek genleri iki cinsiyetin tuhaflıklarına aldırmama lüksüne sahiptir, çünkü her ikisi tarafından da eşit derecede iyi aktarılırlar, oysa mitokondriyal DNA o kadar tarafsız değildir. Cinsellikle ilgilenmez ve cinsellikten hiçbir şey elde etmez. Çekirdek genlerinin keyfini sürdüğü DNA harmanlamasını, rekombinasyon sevincini yaşamaz. Tam tersi: Beraberinde getirdiği yarı yarıya erkek üretimi, gereksizliği nedeniyle eşeysel üremeye temelde karşıdır. Sonraki nesle sperm değil, sadece yumurtalar vasıtasıyla aktarılırlar. Bir kadın, mitokondriyal DNA'sını taşıyan sitoplazmayı bütün çocuklarına verir ama sadece kızları sonraki nesle aktarır. Oğulları daha ileri taşımaz. Sperm kasıtlı olarak sadece hücre çekirdeğine indirgendiğinden, sitoplazmik genler erkekler tarafından aktarılamaz. Spermde de birkaç mitokondri vardır ama bunlar ancak kuyruğa enerji sağlamaya yetecek kadardır ve döllenme anında, sperm yumurtaya girdiğinde, yumurta mitokondrisinin mutlak üstünlüğünü korumaya adanmış bir sitoplazmik savunma mekanizması tarafından göz açıp kapayana kadar avlanıp yok edilirler.
Sayfa 100 - Koç Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı: Eylül 2020, İstanbul