Keçmişin ictimai binası üç dayaq üzərində dayanırdı: keşiş, kral, cəllad. Bir müddət əvvəl bir səs ucaldı: "Allahlar gedirlər!". Yaxın vaxtlarda başqa bir səs gəldi: "Krallar gedirlər!" Artıq üçüncü səsin eşidilməli olduğu vaxtdır: "Cəllad gedir!"
Ölümsüzlükle ilgili tüm o atıp tutmalar, ölüm korkusuna kapılmış ve üç kere melun bir ihsan olan hayal gücüyle lanetlenmiş canların telaşından başka bir şey değildir. Ölüm içgüdüsü yoktur onlarda, vakti geldiğinde ölmesini bilecek irade de... Oyunu boşa çıkaracakları, kabrin karanlığını veya krematoryumun yok edici ateşini başka hayvanlara bırakıp kendilerine bir gelecek elde edecekleri inancıyla kendilerini kandırırlar.
Sayfa 8 - İş Bankası Kültür Yayınları - 1. baskıKitabı okuyor
Reklam
Derin
Oysa biz insanlar için hayat ve ölüm biri diğerini anlamlandıran şartların ifadesi olmalı idi.
Pyotr İvanoviç " Üç gün boyunca gece gündüz acılar içinde kıvranmak, sonra da ölüm... Bu her an benim de başıma gelebilir..."
‘’Bak aşkın ötesine geçti sesim artık, yüzlerimizi saran ölüm havasının ıssızlığında uç veren tensel haz sayıklamalarına.’’
Sayfa 84 - Can Yayınları
- Ne o ? Ölecek misin yoksa? diye sordu Ustinya. - Ne olmuş ? Hep yaşayacak mıydık da? Bir gün ölmek de gerek.
Reklam
Bartu Sarca duvarları yumrukluyordu hırsla ve annesini bulmak istediğini söylüyordu, yaş on yedi. Lal Sarca hepimizden nefret ettiğini dile getiriyor, defalarca kaçmaya çalışıyordu, yaş on iki. Işık Sarca bana en acısız ölüm nasıl olur diye soruyordu, henüz yaş on üç. Mutlu Sarca kimse beni sevemez diye yastıkları fırlatıyordu, yaş on dört. Helin, canımı çok yaktı, diye ağlıyordu bana yaş yedi. Hiç mi sevilmeyeceğim diye soruyordu Koza, yaş altı. Sarılsan geçer mi, yaş sekiz, yaş dokuz, yaş on. Hayır, yaş yirmi.
ÖLDÜRMEK SAHİP OLMAK YİYİP YUTMAK - bireysel bilinçaltımız, etrafları baskı altında tutmayla çevrilmiş bu terimler ve fantazmlar tarafından örgütlenmektedir. VERMEK İADE ETMEK DEĞIŞ TOKUŞ ETMEK - açık bir şekilde kolektif değiş tokuş düzeni içinde yer alan ilkel toplumlarda her şey bu üç terimle, onları destekleyen ritüel ve efsaneler tarafından belirlenmektedir. Bilinçaltına ait tüm "yüklemler" bir kopuş, bir kesintiye uğrama, psikanalizde her yerde karşımıza çıkan bir ayrım çizgisi (/) ve yol açtığı suçluluk duygusu, yasak oyunu ve tekrarını öngörmektedir. Simgesele özgü "yüklemlerse" tam tersine bir tersine çevrilebilirlik ve sonsuza dek sürüp gidebilecek döngüsel bir geçişi öngörmektedir.
Sayfa 246 - Ekonomi Politik ve Ölüm, KindleKitabı okuyor
Ve insanlar hayatta iyi buldukları şeyi yapmaya değil, mümkün olduğunca çok şeye benim demeye çabalarlar.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.