O İstanbullu. İstanbullular ince olur. Seni çok beğenmiş demek öpmüş.
Kırım Savaşı sırasında, İstanbul'a gelen İngiliz ordusunda, İskoç askerleri de vardır. İstanbullular, gördüklerinde kahkahalara boğuldukları kısa etekli İskoçyalılara lakap takmakta geç kalmazlar: "Donsuz asker..."
Sayfa 197 - TÜRKİYE İŞ BANKASI Kültür Yayınları 9.Basım Eylül 2017 İstanbulKitabı okudu
Reklam
"Hürriyet” en çok gazete, dergi ve kitap çeşitliliği ve zenginliğiyle kendini gösterdi. İstanbullular, "İstibdat" zamanında alıp okudukları kimi Fransız romanlarının aslında Abdülhamit için çevrildiğini ilk böyle öğrendiler. Bu kitapların bazılarının başlarına "Abdülhamit için çevrilmiştir" notu o zaman konmaya başlandı ama bu en çok Cumhuriyet'ten sonra yapılmıştır. Kitabımız için gerekli olan bir sorunun, bu romanların bazılarının "Hürriyet'e rağmen hala niye sansürlenmiş haliyle yayımlandığı" sorusunun bizce üç cevabı vardır! 1. Tembellik. 2. Arada geçen yıllarda çevirmenlerin işi bırakması ve çeviri müsveddelerinin kaybolması. 3. Abdülhamit'in hoşuna gitmeyen İslam'ın ve Türklerin eleştirilmesi gibi konuların "Hürriyet”ten sonra da iktidar sahipleri tarafından sevilmemesi. İstanbul'da yüz yıldan fazladır hâlâ süren, üstü örtülü devlet desteğiyle sokakta gazeteci-yazar öldürme gelenek ve alışkanlığının "Hürriyet”le başladığını ekleyelim.
Sayfa 511Kitabı okudu
2021 de yeni yasa... :-D :-D
İstanbullular askere alınmaz. İstanbul'da hayat kolaydır.
Sayfa 147 - epubKitabı okudu
İstanbullular, kentlerinin dışına hiç mi hiç çıkmazlardı eskiden. Kendi ülkelerini, yani Anadolu’yu görmek akıllarının kenarından bile geçmezdi. Parası olanlar, İstanbul’un sayfiye yerlerine giderlerdi yaz aylarında. Yolculuk deyince de sâdece Avrupa gelirdi akıllarına.
Aşk
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.Gitsinler Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı. Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmis bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi,güzel laflı İstanbullular Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu Iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.