ATATÜRK’ün SOYSOPU ÜZERİNDE GERÇEKLER SORU: "
-Atatürk’ün soysopu üzerinde çeşidli görüşler-açıklamalar var. Gerçek nedir? ■ CEVAB: Atatürk, 1881 yılında Selânik’te Koca Kasım mahallesi, Islâhhane Caddesinde üç katlı pembe evde dün­yaya geldi. Babası Rüsûmat (Vergi) Dairesi memurlarından Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Bu ev bugün, A- postolu Pavlu sokağındaki 71 No.lu binadır. Konsolosluğu­muzun bahçe sınırları içindedir. Selânik Belediyesi 12 şubat 1937 tarihinde aldığı kararla sahibinden satın aldı ve Atatürk­ ’e armağan etti. Bugün müzedir. Baba/Ana soyu olarak Evlâd-ı Fatihan’dır (OsmanlI’nın yayılma-genişleme devrinde, fethedilen ve vatanlaştrılan yerlere İskân edilen YEDİGÖBEK TÜRK’lere verilen ad) A-li Rıza Efendinin dedeleri önce Vidin, daha sonra Serez’e gelmişler, Nizam-ı Cedîd yıllarında başlıyan ve 1827 Osman- lı-Rus Harbi yenilgisiyle çevreyi kapsıyan Bulgar/Yunan/Sırp eşkiyalık taşkınlığı önünde, Selâniğe yerleşmişlerdi. Zübeyde Hanımın ataları Konya yörüklerinden seçilen Evlâdı Fâtihan soyuydu ve kendilerine Konyarlar deniliyordu. 1839 doğumlu Ali Rıza Efendi, 1857 doğumlu Zübeyde Hanımla 1871 yılında evlendi. Altı çocukları oldu: Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (18751883), Mustafa (Kemal Atatürk, 1881-1938), Makbule Boysan Atadan (1885- 1966) ve Naciye (1889-1901)
Sayfa 2 - Kazancı KitapKitabı okudu
Conkbayırı, Türk askerinin eline geçtikten sonra düşman karadan ve denizden yönettiği seri ve kesif topçu ateşiyle Conkbayırı'nı cehenneme çevirir. Gökyüzünden şarapnel, demir parçaları yağmuru yağmaktadır. Büyük çapta deniz toplarının tam vuruşlu daneleri yerin içine girdikten sonra patlamakta, etrafta büyük lağımlar açmaktadır. Bütün
Sayfa 134 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Dünya'da ilk kez bir bayram çocuklara armağan edilmiş ve o vesile ile onlara, ülkenin gelecekteki sahipleri ol­dukları bilinci aşılanmaya çalışılmıştır. 23 Nisan günleri çocukların, kentlerindeki önemli kamu görevlilerinin makamlarına oturmalarının, onların görevlerini geçici olarak devralmış gibi davranmalarının, bir oyun havasının ötesinde anlamı olduğu açıktır. Belki gene ilk kez, bir önder, devrimini gençlere emanet etmiş ve onlardan, gerektiğinde ülkede siyasal iktidara sahip olanlara karşı çıkmalarını istemiş, 1924'te seçmen yaşını 18'e indirmiştir. Daha o yönde hiçbir istek, hiçbir gereksinme yokken, Türk kadınına siyasal hak ve özgürlüklerini -demokrasinin ana­ yurdu sayılan bazı batı ülkelerinden önce- veren, kadının siyasal yaşamda ağırlık kazanmasına çaba gösteren de Atatürk'tür.
Sayfa 54
Mill, din konusunda düşünce ve ifade özgürlüğünün özellikle önemli olduğuna ve devletin bunu korumakla sorumlu olduğuna dikkat çeker: "İkisi arasında bir seçim yapmak zorunda olsaydık, dinden ziyade, inançsızlığa yönelik mütecaviz saldırılan önlemek çok daha gerekli olurdu." Bu eserin ilk Türkçe çevirisini yapmış olan Hüseyin Cahit [Yalçın], 1927 tarihli (eski harfli) Hürriyet başlıklı çevirisini Mustafa Kemal' e bizzat armağan etmiştir. Nitekim, bu çeviri, Atatürk'ün okuduğu kitaplar listesinde yer alır.
Çankaya Köşkü
Taştan inşa edilmiş evin iki katlı bahçesi ve bir çeşmesi vardı. İlk sahipleri Ermeni bir aileydi ve sonradan Bulgurzade ailesi tarafından satın alınmıştı. Ankara'nın milliyetçi müftüsü Rıfat ( Börekçi) evi satın almak için bağış topladı ve Mustafa Kemal' e armağan etti. Mustafa Kemal de tapuyu Türk ordusunun adına çevirtti ve böylece ev 'Ordu Köşkü' olarak anılmaya başladı.
Kapatın ve Kaldırın!
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, herkes sevinç içinde, yarınlara umutla bak maktadır... O günlerde İstanbul'dan Atatürk'e, Çankaya'daki evinin duvarlarını süslemesi için bir armağan gönderileceği bildirildi. Bir süre sonra armağan, bir sandık içinde geldi. Sandık açıldı... Üstündeki talaşlar boşaltıldı... Atatürk, ortaya çıkan tabloyu görmek için eğildiğinde, birden yüzünü buruşturdu: "Kapatın ve kaldırın şunu," diye bağırdı. "Ne iğrenç manzara... Gönderenin aklına şaşarım!" Tabloda, Yunan bir asker sırtüstü yatarken gösteriliyordu. Fesli bir Osmanlı askeri de, bir ayağıyla Yunan askerin göğsüne basarken, süngüsünü de askerin göğsüne saplıyordu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal, o dönem kıtlık içinde bulunan Rusya'ya yardım yapılmasıyla bizzat ilgilenir, zahire depolarındaki hububatın yüzde 40'ına el konularak Karadeniz kıyılarında bulunanların açlığını hafifletmek üzere Rus milletine armağan edilmesini emreder. Bilgi Lenin'e ulaşmıştır. Sovyet önderi, 31 Ağustos 1921'de Smolyaninov'a çektiği telgrafta, "Samsun bölgesinin bütün buğdayının, açlık çeken Rus kardeşlere gönderilmesi için Türkiye Meclisi'nin karar aldığını" yazar. Yardımlar sadece erzak olarak yapılmaz, Anadolu bütün fakirliğe rağmen, Rusya'daki açlar için para da toplar.
Sayfa 65 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'e dost, düşman herkes hayran
Atatürk’ün yurt dışındaki etkilerini, çalışmalarının memleket sınırları ötesinde nasıl görüldüğünden bahsetmek istiyorum. Evvela, herkesin söylediğini söyleyerek başlamak istiyorum: Dost düşman bu dâhi insana hayran. Lenin, Hitler defalarca hayranlığını dile getirmiş. Düşmanı Lloyd George hayran, Amerikalılar hayran. Time dergisi kendisini kapak yapıyor. Kapakta şöyle yazar: “Kendi efendisi olan bir Türk var mı?” O zamana kadar yok çünkü. Atatürk ile beraber herkes kendi efendisi oldu Türkiye’de. Bunu milletine armağan edebilmiş bir insan Atatürk.
82 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.