Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul
Bir akşam, küçük dayım, "Koş bacaksız" diye bağırmıştı, "Kitaplıktan büyük atlası al, gel!" Şimşek gibi gidip geldim. "Dünya haritasını aç!" Açtım. "Asya'nın en doğu noktasını bul!" Honda Adası'nın en doğusundaki küt burnu gösterdim. "İşaretle!" İşaretledim. "Şimdi de Amerika'nın en batı noktasını göster!" Çabucak gösterdim. "Alaska Yarımadası'nın şu sivri burnu." "Aferin. Şimdi bu iki noktayı bir çizgiyle birleştir." Birleştirdim. "Şimdi sıra Avrupa'nın en kuzey noktasına geldi." "İşte, Kuzey Buzdenizi'nin en kuzeyindeki şu adacık, dayı." "Güzel. Şimdi aşağıya kay, Afrika'nın en güneyindeki noktayıda işaretle bakayım." İğneler Burnu'nu işaretledim. "Çek bir çizgi, bu iki noktayı da birleştir." Birleştirdim. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Çizgiler tam İstanbul'un üzerinde kesişmişti. Dayım bir sihirbaz gibi güldü. "İstanbul bu işte! Dünyanın merkezi. Tarihin dörtyol ağzı. İnsanların harman olduğu yer. İstanbul'un birçok adı vardır. Bence en anlamlısı, Ümm-ü Dünya, yani Dünyanın Anası. Bakırköy, bu ananın has kızıdır!"
Sayfa 6 - Bilgi Yayınevi
Tarihte ortaya çıkan her yeni kozmopolit fikrin ilk önce belirli bir millete uyarlanıp milli bir tekel haline getirildikten sonra tüm milletlere yayıldığını bilmiyorsun anlaşılan . Medeni kanun dünyaya Romalı lejonlar üzerinden dağıldı. Hristiyanlık Avrupa'ya yayılmadan evvel Kutsal roma imparatorluğunda şekillendi. Fransız İhtilali'nin Fransızlara öğrettiği ilk şey yurtseverlik kavramı oldu. Hatta Ruslar bile bu yönteme başvurdular. Dünyaya yayılan bütün fikirler, önce küçük kabilelerde hayat bulmaktaydı. Roma kurdu, kutsal baba,parlamentonun anası, işçi sınıfının anavatanı... Bunlar, yani başlangıçta bir milletin ya da ırkın parçası olmayan fikirlerin tümü, dokunulmamış ütopyalar olarak kalmıştır
Sayfa 168 - plato film yayınları
Reklam
İstanbul
Bir akşam, küçük dayım, "Koş bacaksız.." diye bağırmıştı, "Kitaplıktan büyük atlası al, gel!" Şimşek gibi gidip geldim. "Dünya haritasını aç!" Açtım. "Asya'nın en doğu noktasını bul!" Honda Adası'nın en doğusundaki küt burnu gösterdim. "İşaretle!" İşaretledim. "Şimdi de Amerika'nın
Sayfa 6 - Bilgi Yayınevi / BakırköyKitabı okuyacak
KIZILELMA Bir varmış, bir yokmuş, Tanrı’dan başka Kimseler yok imiş, yakın zamanda (Bakû’)da milyoner bir kız var imiş; Türklüğü çok sever, yurda yâr imiş; Adı (Ay Hanım) mış, hanlar soyundan;
"Dünya haritasını aç!" Açtım. "Asya'nın en doğu noktasını bul!" Hondo Adasının en doğusundaki küt burnu gösterdim. "İşaretle!" İşaretledim. "Şimdi de Amerika'nın en batı noktasını göster!" Çabucak gösterdim. "Alaska Yarımadasının şu sivri burnu." "Aferin. Şimdi bu iki noktayı bir çizgiyle birleştir!" Birleştirdim. "Şimdi sıra Avrupa'nın en kuzey noktasına geldi." "İşte, Kuzey Buzdenizi'nin en kuzeyindeki şu adacık, dayı." "Güzel. Şimdi aşağıya kay, Afrika'nın en güneyindeki nok- tayı da işaretle bakayım." İğneler Burnu'nu işaretledim. "Çek bir çizgi, bu iki noktayı da birleştir!" Birleştirdim. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Çizgiler tam İstanbul'un üzerinde kesişmişti. Dayım bir sihirbaz gibi güldü. "İstanbul bu işte! Dünyanın merkezi. Tarihin dörtyol ağzı. İnsanların harman olduğu yer. İstanbul’un birçok adı vardır. Bence en anlamlısı, Ümm-ü Dünya, yani Dünyanın Anası. Bakırköy, bu ananın has kızıdır!" Ben de Bakırköy’de iki evin bir kuzusuydum.
Diğer sayfalarda "Ucuz Hayat", "Otomobil Acentalığı", "Parlamento' da Yeni Bir Keşif", "Bizim Sokaktaki Fener" başlıklı mizah yazılarıyla aynı türden duyurulara yer verildi. Ayrıca Mim Uykusuz'un yazılarla ilgili karikatürleri uygun aralara yerleştirildi. Bu sayıya bir dava daha açıldı. Markopaşa'nın
Reklam
İlk Savaş Tecrübesi: Trablusgarp
İtalya, kültürü, medeniyeti ve birtakım müesseseleri itibariyle Avrupa'nın anası demektir. İtalya'nın olmadığı bir Avrupa düşünmek mümkün değildir.
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
Türk Ahlakı
Merhum Ziya Gökalp, Türklerin ahlakta birinci olduğunu söylerken, milli bir övünme duygusuna kapılmıs değildi. Çok tarih okumus, milli maziyi öğrenmis ve düsmanlarımızın bizim hakkımızda söylediklerini belledikten sonra bu hükmü vermisti. Burada ahlakın hangi sebepler ve tesir edici seyler altında meydana geldiğini inceleyecek değiliz. Yalnız su
İKİNCİ BAP YIL YİNE 1919 ve İSTANBUL'UN HÂLİ ve ERZURUM ve SIVAS KONGRELERİ ve KAMBUR KERİM'İN HİKÂYESİ
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.