Leylek, yaz mevsimi kuşu değil, bizzat yazdır.
Kırmızı gagasının takırtısı, sese dönüşmüş bir sıcak temmuzdur.
Bir baca üstünde ufka çizilen bir leylek şekli, hayal dünyasına neler hatırlatmaz: Maviliği içi bayıltan sonsuz, derin bir sema... Yeşil bir vadide gizlenmiş minareli, küçük, beyaz bir şehir... Yarasaların uçuştuğu, kavak ağaçlarının hafif hafif sallandığı yeşil bir akşam... Sıcak bir Asya gecesi: Damların yan duvarlarına dayanarak, gizli gizli konuşan ve doğacak bakır bir ayı bekleyen siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın mercan gerdanlıklı kadınlar...
4 köşesi 4 mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı 6'şar hane 12 ayı, pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı 12'şer hane günün 24 saatini simgeler...
Bundan başka gökte bir Beyaz Ayı vardır ki Öksüz Kız'ı sevdiği için, Ay'ı tutup boğmak ister. Fakat ona gücü yetmez. Yirmi beş gün, Ay galiptir. Yalnız üç gün. Ayı galebe çalar. İşte bu zamandadır ki ay görülmez.
Sayfa 110 - Kültür Bakanlığı -Devlet kitaplığıKitabı okudu
Bu akşam sonbahar ne kadar serin;
Geceyi hasretle bekliyor zaman.
Üstünde hasretle leylekler uçan
Beyaz perdeleri indiriverin.
Masamda düşünen eski lâmbayı
Yakmayın, odamız karanlık dursun; .
Gecenin ufkundan yükselen ayı
Görelim, perdemiz üstüne vursun.
Perdemiz üstünde uçan leylekler
Şimdi ay vurunca, yabancı, uzak
Mâvi bir iklîmden kanad çırparak
Geçen leyleklere benzeyecekler.
O zaman unutup aşkı, hevesi,
Neş'eyle çarparken yorgun kalbimiz,
Göğsümüzden kopan bu coşkun sesi
Kanat seslerine benzeteceğiz.
Kimdir? Bu ışıklarla oynayan,
Denizleri, gökyüzünü,
An be an,
Gri, mavi veya yeşile boyayan.
Yazın,
Güneşi çıplak bir fahişe gibi
güldürüp,
Kışın, ayı' yı inine koyan.