Daha önce, erkek kardeşi Fikret Şenyuva ile İstanbul'da karşılaşmıştı. Ona, "Benimle çok uğraşıyorlar, canıma tak dedi. Artık dayanamayacağım." demişti. "Anneme yirmi beş lira gönderdim. Yine göndereceğim. Bir gün gelir de gönderemezsem, beni yok bilin!.." Belki kimi dostlarına da "Bu memlekette yaşanmaz artık! Bu hava
Sevişmek yasası her yerde bir İlk esintisi ile mayıs yelinin Körpe göğüsleri ürperir kızların İlk öpüş hakkı bahar yelinindir
Sayfa 15 - Gül YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Macide ise, kadın şefkatine ve güzelliğin terbiyesine en muhtaç olduğu zamanda onun hayatına girmişti. Onu düşünürken Mümtaz, benim çocukluğumun bir kısmı bir bahar dalı altında geçti, derdi.”
Kadın şaşkın ve mahzundu; üstümdeki yeşil elbiseye hasretle bakıyordu. Tebessüm ettim: – Korkmayınız, bahar geliyor, dedim. – O, bunu bir “şiir” ifadesidir anladı ve evvelki sözümü de laf kıtlığında söylenmiş bir vecize zannetti ve güldü. Şimdiye kadar gülen inek kadar tuhaf bir şey görmemiştim.
Her bahar yaza çevirmez, bazısı da gün gösterip kandırmasıyla meşhurdur. Tiffany Sturgil yalancı baharı ilk aşkında, çocuğunun babasında deneyimlemiştir. Gansett Adası’nda sıfırdan başlayacak ve kendi işinin sahibi, ayakları üzerinde durabilen bir kadın olduğunu herkese kanıtlayacaktır. Ancak küçük bir sorun vardır; açacağı dükkânın içeriği, dediğim dedik ve biraz da eski kafalı ada sakinlerinin uykusunu kaçırabilir.
Bu insanlar aşkı evlenmenin bir alfabesi veya bir salona girerken eğilip selam vermek gibi bir nezaket kuralı olarak çabucak öğreniyor ve daha önemli işlere geçiveriyorlardı. Hayatın bahar mevsimini bir an evvel arkada bırakmak için sabırsızlanıyorlar, hayatta birçokları evlendikten sonra bütün ömürleri boyunca kadınlarına, bir zaman onları sevecek kadar budala olmalarına kızar gibi, ters ters bakıyorlardı. Bazıları da yıllarca, hatta bazen ihtiyarlıkta bile aşka bağlı kalıyorlar, fakat dudaklarında hep çapkınca bir gülümsemeyle yaşıyorlardı... Birçok insan bir çiftlik satın alıp işletir gibi evleniyorlardı, kadın evine çekidüzen veriyor, işleri yapıyor, annelik, mürebbiyelik ediyordu. İyi bir işadamı çiftliğinin manzarasına nasıl bakarsa onlar da aşka öyle bakıyorlar, yani zamanla ona alışıyor ve artık farkına varmaz oluyorlardı.
Reklam
693 öğeden 681 ile 690 arasındakiler gösteriliyor.