Kirlenmenin kaynağını kurutma
Bizim uygarlığımızda, kültürümüzün kaynağı Vahiy'dir. Çağımızda İnsanın ve uygarlığın önüne geçen teknoloi, böyle bir kültürün denetimine girmedikçe, dünya, onun doğurduğu kaostan kurtulamayacaktır. Bunalım sürüp gidecektir. Insanlığın yok olmanın sınırına geldiği günümüzde Doğulu ve Batılı aydınların sürekli tekrarladığı gibi iki yol vardır. Ya toptan yok olmak ya da çıkarcı iktidar düşkünü kültürün dışında bir değer sistemine bağlanmak. Tarih içinde görülen nice topluluklardan olmamak için, yüreğin derinliklerinden ve tarih içinden seslenen aşkın kaynağa kulak vermek zorunludur. Kirlenmenin kaynağını kurutmada, beslenebilecek tek güç merkezi, bu kaynaktır
Sayfa 47 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Birisini göndermekle ve gürültüler arasında diğer nöbet Yerlerini bata çıka gezmekle uğraşırken. Ve diğer garibanlar tabii, kimi kan içinde kimi kusan, Kimi boğulmaktan son anda kurtulan,- Bunları unutmaya çalışıyorum şimdi. Korkunun işiteceği tek bir kelime kaldı artık: Tekrar canlandı o nöbetçinin inleme ve irkilmeleri, Ve kırık dişlerinin çıkardığı korkunç gıcırtılar, Patlamalar çatıyı dövdüğünde ve altındaki Havayı dayanılmaz kıldığında -Yoğun gürültünün içinden Bağırdığını duyduk diyorum, "Görüyorum sizin ışıkları!" diye. Oysa mumlarımız çoktan sönmüştü bizim.
Reklam
İnsan nihai anlamda kendini belirleyen bir varlıktır.
Ne var ki kendi rolünü temelde bir teknisyenin rolüyle yorumlayan bir doktorun, hastasında, hastalığın arkasındaki insanı görmek yerine, bir makineden başka bir şey görmediğini itiraf etmesi gerekir. İnsan, sıradan bir şey, bir nesne değildir; nesneler birbirini belirler ama insan nihai anlamda kendini belirleyen bir varlıktır. Mevcut yetilerinin ve çevrenin sınırları dahilinde, olduğu kişi neyse, onu kendinden kendinden yaratmıştır. Örneğin toplama kamplarında, bu yaşayan laboratuvarda ve bu sınav alanında, yoldaşlarımızdan bazılarının domuz gibi, bazılarının da aziz gibi davrandıklarına tanık olduk. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır ve hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır. Bizim kuşağımız gerçekçi bir kuşak, çünkü insanı gerçekte olduğu şekliyle tanımaya başladık. Her şey bir yana, insan, Auschwitz'in gaz odalarını icat eden varlıktır; ama dudaklarında duayla ya da Shema Yisrael ile gaz odalarına dimdik yürüyen varlık da insandır.
Nereden...nereye...
Bir zamanlar nasıl ki bizim kuşak,ülkemizi,dünyayı kurtarmaya çalışıyorduysa,bu çocukların pek çoğu da yurtdışına kapağı atıp kendilerini kurtarmaya çalışıyordu.
Sayfa 114 - EverestKitabı okudu
Dehanın, sonsuz bir sabır sürecinden ibaret olduğundan kuşkulananlar kaldıysa Darwin'in şu sözlerine kulak verebilirler: “Düşünmek ya da okumak için sadece bana bildiklerimi hatırlatan veya muhtemelen yakında öğreneceğim konuları seçiyordum… Bilim alanındaki katkılarımı yapabilmemi sağlayanın da bu disiplin olduğundan eminim.” Oğlu da şunu ekliyor: “Babam, belli bir konuyu çok uzun yıllar boyunca aklında tutup asla unutmama gibi bir güce sahipti.”
Sayfa 33 - Karbon KitaplarKitabı okudu
Zamanın beğenisi
Bir yapıtın ön çalışmalarıyla yıllarımızı harcamış, bu arada, bu yapıtı gerçekleştirecek gücümüzü farkına varmadan yitirmiş oluruz. Bu yüzden, bu kadar uzun bir çabayla ve birçok tehlike sonunda elde edilen zenginliğin tadını artık çıkaramayışımız ve başkaları için çalışmış oluşumuz, sık görülen bir durumdur; ya da yıllar boyunca çalışıp çabalayarak elde ettiğimiz bir görevi artık yerine getiremeyecek durumdayızdır; olaylar bizim için geç kalmıştır. Ya da tersine, başarılar ya da üretimler söz konusu olduğunda, biz olaylar için geç kalmışızdır; zamanın beğenisi değişmiştir. Konularla ilgilenmeyen yeni bir kuşak yetişmiştir; ötekiler, kestirmeden giderek bizden önce varmışlardır vb.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.