Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir şey yiyemiyorsan bir cigara tüttürmelisin ama neyimiz var ki tüttürecek: haydi delikanlı gidip yatalım Cigara tüttüremiyorsan türkü söylemelisin ama neyimiz var ki türkü söyleyecek: haydi delikanlı gidip yatalım Türkü söyleyemiyorsan, hiç olmazsa ölmelisin ama neyimiz var ki ölecek: haydi delikanlı gidip yatalım Ölemiyorsan, bir şeyler düşlemelisin ama neyimiz var ki düşleyecek (haydi delikanlı gidip yatalım) E. Estlin Cummings
Sevgilim Hayat
Mahmur bir tohumdun delikanlı bağrıma.
Sayfa 108 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kibir ha, Aubert! Geçmişimi yık geç, bugünümü sil süpür geleceğimi yok et, ben yine karanlıkta yaşamayı beceririm! Zavallı delikanlı, sanatının bütünüyle bağlı olduğu ulvi şeyleri anladığın yok! Öyleyse elimde tuttuğum bir aletten farkın nedir?
Delikanlı! Milletinin tarihinden bir yük yüklemişsin. Ağır bir yüktür bu. Zaten ağır yük, yiğide düşer, yiğidin işidir yani ağır yük taşımak. Bunu sırtlayıp gittikçe yükselen, asi dağlara doğru gidiyorsun. Ovadan uzaklaşıp yükseldikçe yoruluyorsun, fakat bir o kadar da büyüyüp güçleniyorsun. Etraf değişiyor, tanıdık olmayan şeyler çıkıyor yoluna...
Sayfa 7 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Bacalar tütmez, köylerimiz virane. Bu durumda insanın yüreği nasıl yanmasın delikanlı?
Sayfa 130 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Andrey Yefimıç lojmanına doğru yolda yürürken "Ne hoş bir delikanlı!" diye geçirdi içinden. "Burada yaşadığım süre boyunca konuşabildiğim ilk insan herhalde. Hem tartışma becerisine sahip hem de gerekli olan neyse onunla ilgileniyor."
Reklam
Fransız ve Alman burjuvaları için son çare, tıpkı bir geminin güvertesinde çalımla tüttürdüğü purosunu, deniz tutunca, usulcacık denize bırakıveren delikanlı gibi, özgür düşüncelerini sessizce bırakıvermekti; alaycı kişiler, birbiri ardına, görünüşte sofulaştılar, kiliseden, onun dogmalarından ve ayinlerinden saygıyla sözettiler, ve hatta sonunculara, kaçınamadıkları ölçüde, uydular.
Seni seviyorum… Buna inan, seni kimse sevmiyor, yalnız ben seviyorum; yalnız ben, bunu hatırında tut…
Günün birinde bu karanlık dünyadan bir delikanlı olarak çıktığında çocukluğu çoktan sönüp gitmişti. Bütün doyumsuzların ebedi özgürlük ülkesine, ihmal edilmişlerin sığınağına, kitapların renkli ve tehlikeli dünyasına kaçmıştı. O zamanlar erkek kardeşiyle birlikte inanılmaz derecede çok okuyordu, geceler ve gündüzler boyudaha o zamanlar bu doyumsuz genç okuma eğilimini müptelalık derecesine kadar vardırdı ve bu fantastik dünya onu gerçek dünyadan giderek daha fazla kopardı. İnsanlığa karşı duyduğu güçlü tutkuyla dopdoluydu, ama insanlar karşısında da hastalık derecesinde çekingen ve kapalı, aynı anda kor ve buz, en tehlikeli yalnızlıklarınsa müptelasıydı. Tutkusu dağınık bir şekilde çevrede dolanıyor, bu "bodrum yılları"nda sefahatin bütün karanlık yollarından geçiyordu, ama bütün hazlardan duyduğu tiksinti, her mutlulukta suçluluk duyguları ve hiddetten sürekli sıktığı dudakları ile her zaman tek başına. Para sıkıntısı yüzünden, sadece hayatından en yüksek zihinsel verimi almıştır: Şimdi ise bedeninin boş kabuğunu öylece bir kenara atıverir.
Sayfa 94
Anası bacısı güzelse akıllı delikanlı, akranı olmayan heriflerin övgülerine inanmayacak, hediyelerini hele hiç almayacak...
Sayfa 25 - Ketebe Yayınları
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.