Bu gibi anlarda gözyaşı ne kadar çabuk başkalarına geçer. Anasını gördü Perihan da ağlamaya başladı.
Kürt halkı, 1. Dünya Savaşı'ndan önce (h. 1332/m. 1914) üç kısma ayrılmış bulunuyordu. Kürtlerin-toprakları; Osmanlı, Iran ve Rus hükümetleri tarafından paylaşılmıştı. Hicri 28 Recep 1339/m.16 Mart 1921 yılında Türklerle Ruslar arasında "Brest-Litowsk" kentinde imzalanan anlaşma gereğince Kafkas Kürtleri'nin büyük bir kısmı, Türk bölgesine göç etti. Aynı şekilde, Musul Kürtleri'nin büyük bir kısmı da Irak hükümetinin egemenlik alanı içinde kaldı ve Musul sorununun nihai çözümüne kadar durumları askıda bırakıldı. I. Dünya Savaşı'nın ardından meydana gelen gelişmeler ve değişiklikler sonucu, Kürt ulusunun siyasal ve coğrafi konumunda da büyük değişiklikler ve gelişmeler görüldü.
Sayfa 37
Reklam
Öncelikle saâdet hânesine dâhil olduğu günden itibaren Âişe Validemiz , eskilerden kalan Câhiliyye alışkanlıklarının toplum içinden temizlenip atılmasında işin merkezinde bulunuyordu. Allah Resûlü'ne (sallallahu aleyhi ve sellem) olan yakınlığı,Kur'an kültürüne olan vukûfiyeti, hem cinslerinin meseleleri ile yakından ilgilenen sevecen tavrı ve Resulallah'a zeyce olduktan sonra da araya mesafe koymayıp bu halini devam ettirmesi, diğer kadınlar açısından büyük bir avantaj anlamına geliyordu. Bilindiği gibi ,bilhassa o günün telakkilerinde kadın konusu en hassas noktayı oluşturuyordu.Kadın ezilip horlanıyor, insan yerine bile konulmuyordu .İslamı tercih etmiş olmalarına rağmen bazı insanlar da eskiye ait bu alışkanlık devam ediyor ,toplum içinde yanlışlıklar tekrarlanıyordu.Ne Kendi iradelerinin hakkını verebiliyorlar ne de iradelerine bir değer veriliyordu. Bir yönüyle adeta onlar esaretten daha kötü bir durumla karşı karşıya idiler. Şimdi ise onların Allah Resulü nezdinde müessir bir temsilcileri vardı...
Sayfa 77 - IşıkKitabı okudu
İnsanın kendisini ulaştığı şeyle dayanışma içinde hissetmesi nasıl olabilir? Acılarımızı inceltip, bir bahçeyle ilgilenir gibi ilgilenebiliriz onlarla; fakat kepdimizi askıya almadan hangi yolla serbestleşebiliriz onlara karşı?
Ordu çökmüştü, uyuşturulmuştu. Bir posa haline getirilmişti. Dağlar, yollar eşkıya elindeydi. Hazine tamtakırdı. Devlet resmen iflâs etmişti. İçeride azınlıklar, ayrı birer millet gibi yaşarlardı. Kapitülasyonlar devletin malî, iktisadi, hatta adlî istiklâlini zincirlemişti. Ne yol, ne sanayi, ne de malî kredi cihazları vardı. Devlet içeride halsiz, iktidarsız olduğu kadar dışarıya karşı da itibarsızdı. Vasıtası, teçhizatsız ve parasız ordu birlikleri Rumeli’de, Doğu Anadolu’da, Suriye’de, Yemen’de ve daha nice sapa yerlerde eşkıya kovalamak, çetelerle çarpışmak ve isyanları bastırmak için, hem de tamamen verimsiz mücadeleler içinde eriyip gidiyorlardı.
Sayfa 58 - Remzi Kitabevi, 18. BaskıKitabı okudu
"Yalnızca içinde bulunduğun anı yaşamaya çalış. Eskiyi anımsamak, bizden daha yaşlılara özgüdür," diyordu sevdiğim adam bana.
Reklam
1.000 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.