Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sanırsam Nâzım Hikmet bu hapisten sonra birkaç yıl ancak dışarıda kalabildi. Onu gene hapse attılar. Bu sefer hapislik öyle üç beş yıl değil, yirmi yıldı. Nâzım Hikmet ilk hapisanesinden çok şey almıştı. Bu sefer onu Orta Anadolu hapisanelerine sürdüler. Bu sefer halk ilişkileri iyicene yoğunlaştı. İnsan manzaraları çoğaldı, genişledi, koca bir memleket oldu. Nâzım Hikmet, Anadolu halkının kültürüyle aşılanıyordu. Gittikçe de dille, anlatım biçimleriyle zenginleşiyordu. İşte hapisanelerde Nâzım Hikmetin büyük bir macerası böyle başladı. Anadolu halkının zengin dilini, zengin anlatım biçimlerini özümsedi. Böylece de zengin bir şiir dili, zengin şiir biçimleri yarattı. Yenilikçi ulusal edebiyatımızın yaratıcısı oldu. Daha önceleri Puşkin, büyük Rus şiirine, büyük Rus romanına tıpkı Nâzım Hikmet gibi bir yol açmıştı. Puşkin bozkırın zengin Rus destan, masal, türkü dilinden, zengin anlatım biçimlerinden kendi özgün şiirini yaratmış, büyük Rus edebiyatına bir yol açıcı olmuştu. Arkadaşı Gogol de de romanda onun şiirde yaptığını yapmış, özümlediği Rus halk dilinden zengin bir roman dili, biçimi yaratmıştı. Rusyaya da Batı romanı, bizim gibi çok geç girmişti. Yalnız, Puşkinin dehası gerçek yaratım yolunu bulmuş, halkın binlerce yıl destanlarla, masallarla, türkülerle, ağıtlarla zenginleştirdiği biçimleri, dili kendine kaynak yapmıştı. Roman yeniydi ya, anlatım biçimleri Rus dilinde yeni değildi. Gogolün arkasından Tolstoylar, Dostoyevskiler, Çehovlar, Gorkiler daha bir sürü şair, yazar geldi. Ve bunlar dünya edebiyatını zenginleştirdiler. Yani yerelden evrensele gittiler.
Ebdullah Goran
Goran, şiirinde kadın ve erkek arasındaki ilişkiye de yeni bir bakış kazandırmıştır, yeni bir tarzla doğayı, şiiri ve yaradılışı yorumlamıştır. Şiirinde tüm bu olguların ülke, gençlik, ilericilik ve özgürlükle bağını kurar. Şiirin bu tarzda yenileşmesinin ilk kez Goran tarafından gerçekleştirildiği açıktır. Goran, dizelerinde sanatsal başarıyı yakalayan ilk Kürt şairlerden biridir.
Sayfa 58 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yaratılış Destanı
Yaratılış destanı dünyanın nasıl yaratıldığını, insan ırklarının nasıl meydana geldiğini ve şeytanın nasıl bir kötülük unsuru olduğunu, Türkler'in düşüncesine göre izah etmektedir. Destan şöyledir: Daha hiçbir şey yokken 'Tanrı Kara Han' la 'su' vardı. Kara Handan başka gören, sudan başka görünen yoktu. Kara Han yalnızlıktan sıkılıp ne
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen" Şeyh Galib'in bu beyitini tercüme edecek olursak "Kendine iyi bak çünkü alemin özüsün sen, varlıkların göz bebeği olan insanoğlusun sen" manası çıkmaktadır.Bu şiirde geçen"zübde-i alem" kelimesi "alemin özü" gibi bir anlama çıkmaktadır. Bu bölümde Şeyh Galib'in bir şiirini ele almamız ise tesadüf değildir. Şeyh Galib, Divan edebiyatı içerisinde insanın yaratılışı üzerine çok düşünmüş şairlerimizden birisidir. İnsan tüm kainatın özüdür, zira her şey onun emrine verilmek için yaratılmış, onun hizmetine sunulmuştur. Ey İnsan! Sen alemin gözbebeği, kainatın özü ve yaratılmışların en şereflisisin. Sarsıl! Ruhuna ve en önemlisi yüreğine yönel. Çünkü yürek seni yanıltmaz. Ve en zoru başar. En zoru şüphesiz insanken insan kalabilmektir.
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Dostoyevski-Karamazov Kardeşler-Budala
Vermeer'in bazı resimlerini gördüğünüzü söylemiştiniz; her resminin, aynı dünyaya ait birer parça olduğunu fark etmişsinizdir; nasıl bir dehayla yaratılmış olursa olsun, gördüğümüz hep aynı masa, aynı halı, aynı kadın, aynı yeni ve benzersiz güzelliktir; konuların benzerliği açısından başka eserlerle ilişki kurmaya çalışmayıp, rengin yarattığı
Sayfa 367Kitabı okudu
133 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.