(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
Tarih kocaman bir hoşaf soğutucusu, bir Nuhun gemisidir.
Onun içine bir kez girdin mi, seni bir daha kimse çıkaramaz.
Flaubert hangi çiçekten bal alacağını iyi bildiginden Aşk Egitimi'ni
yazarken kişilerini gerçek tarihin içine oturtmak için büyük
çabalar göstermiştir. En küçük ayrıntılara bile dikkat eder. Romanın
başkişisi Fredenc'i, 1848
Çok çalışan, humma kurbanı da olan misyonerler inatla,
bazen de umutsuzca görevlerine sarılıyor ve muhteşem bir ruh
hasatına yol açarak özel bir tezahürün, bir dinsel ateş sağanağının
gelmesini bekliyorlardı. Ama Yamyam Fiji inatla direniyordu.
Kıvırcık saçlı yamyamlar, insan bedeni bolluğu devam ettikçe,
tencerelerinden vazgeçmekte
Ya Başka Bir Oyun İsterse?
Meşhur Veli Efendizade Mehmet Emin Efendi'nin ettafındakilerle yapmadığı tuhaflık kalmazmış. Temmuzun en sıcak bir gününde yalısında, dalkavuklarına "Haydi, kış oyunu oynayalım!" diye tutturmuş. Pencereler, kapılar kapatılmış. Kalın kürkler giyilmiş. Mangallar yaktırılmış. Tandırlar kurulmuş. Ihlamurlar, salepler kaynatılmış. Herkesin canı sıkılıyormuş. Hazır bulunanların hepsi kan ter içinde bunalırlarken, bu dalkavuklardan biri ağlarmış. Ötekiler ona" Biraz daha sabret. Bu oyun elbette yakında biter" demişler. O, " Ben geçmişe ağlamıyorum!" demiş, "Ya kışın, kar yağarken onun hatırina gelip de yaz oyunu oynayalım derse, o zaman bizim halimiz ne olacak diye ağlıyorum!"