Gezi
İki arkadaş yürüyorduk İki ayrı fikrin temsilcisi gibi Ona doğa ne kadar güzel dedim Ağaçlardan hiçbir şey gözükmüyor dedi Ağaçları doğanın bir parçası saymayan zihniyetti Ağaçları kestiler
Sosyal ağların önemini kavrıyoruz, fakat bu ağların içinde olmamız, çoğu zaman içeriklerini gözden kaçırmamıza neden olabiliyor. Bu durum, şempanzeler için yeni bir tırmanma düzeneği inşa ederken mensubu bulunduğum primat uzmanları grubumun da başına geldi. Oysa ki, bunu en iyi bilenlerin başında bizim olmamız gerekir. Fiziksel çevreye çok fazla
Sayfa 29 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
Yok onlar direk gezi parkı düzenliyor...
Sabırla dinle sana ulaşan sözleri, sesleri. Kedi miyavlaması mıdır, kuş cıvıltısı mıdır, insan sesi midir? Eğer insan ise kadın mıdır, erkek midir; yaşlı mıdır, genç midir, cahil midir, okumuş mudur, çiğ midir, olgun mudur, bak nasıl çatallanıyor sorun, dal-budak salıyor. Sonra şüphe et birazcık, ya bu meret bir bant kaydı ise, ya montaj, dublaj yapılmış ise, ya bir ajitasyon, düpedüz provakasyon ise... Dokundum dediğin ceset bir insan mıdır, bir manken midir, sıcak mıdır, soğuk mudur, asıl mıdır, yedek midir, güzel midir, çirkin midir, soylu mudur, soysuz mudur, suçlu mudur, suçsuz mudur, bizden midir, onlardan mıdır, iyice düşün, hatırlamaya çalış, yanılmış olmayasın, insan niyetine bağrımıza bastığımız kaç mahlûk tosbağa çıkar bilirsin. Bilirsin, bazılarına dokunmaya hiç gelmez, ısırıverirler. Oysa ısıracak köpek dişini göstermez denilmiştir.
Sayfa 22 - Dergâh Y.Kitabı okudu
Lao Tzu’nun severek anlattığı hikâye
Kralın bile kıskandığı kadar beyaz, muhteşem bir atı olan çok fakir bir ihtiyar varmış. Kralın bu ihtiyara at karşılığı teklif etmediği zenginlik, şan, şöhret kalmamış lakin ihtiyar hiçbir zaman bu teklifleri kabul etmezmiş. “Bu at, bir at değil benim için... Bir dost... İnsan dostunu satar mı?” dermiş hep. Bir gün uyandığında atın yok olduğunu
Sayfa 82 - Destek YayıneviKitabı okudu
Bir şehrin ruhunu insanların attığı adımlar söyler en güzel ...
Sayfa 75 - 3 Ekim 2006 Salı
Sedef'in evvelce de bahsettiği Amerika'da doktora yapma konusu Alper'e hem cazip hem ürkütücü geliyordu. Boğaziçi'ne başvururken kabul alacağına dair hiç umudu olmadığından, şimdi orada öğrenci olmayı başarınca kendini yeterince gerçekleştirmiş hissediyor, Amerika'nın olanakları güzel hayaller kurdursa da bu hayallerin hakikat duvarı ile çarpışıp tuzla buz olacağına inanıyordu. Hangi gerçeklik hayali kırmazdı ki? Bir yandan gitgide boğucu bir hal alan politik atmosferin, hükümetin yaşam tarzına müdahale girişimlerinin onlar gibileri belirli mahallelere sıkışmaya hatta ülkeyi terk etmeye mecbur kıldığını kabul ediyor, lakin bir yandan da bu kaçışların çözüm olmadığını düşünüyordu. Ne yapacağına karar vermenin zorluğu ile yüzleştikçe de konformist bir yaklaşımla aslında hayatının yolunda olduğunu, ülkenin de bu günleri atlatacağını kuruyordu. "Biraz daha dayanırsak... Böyle gitmez..." diye düşünüyor, hatta iktidar değiştiğinde, tarih derslerinde bolca işittiği, okuduğu 2. Meşrutiyet, Cumhuriyet'in ilanı, 68 ya da bizzat şahit olduğu Gezi gibi özgürlük ve liberalizm deşarjlanna doyacağını hayal ediyordu. Gidenler de koşarak geri dönecekti o zaman.
Sayfa 186 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Reklam
Julia'nın yumuşak, güzel tenine dayanamayarak elini onun belinde gezdirirken, Julia cazibeli bir ser- zenişle uykusunda mırıldandı. Clay'in lanet elinin kendi bilinci vardı sanki, parmakları karnının deri- sinde dolandıktan sonra göbek deliğinin altına indi. Julia uykusunda döndü, ya da belki de poposunu ona yaklaştırırken uyanmaya
Sayfa 208
Hatice Gül yazdı... EFELYA'YI BEN DE OKUDUM... Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim. "Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
"Evet, ülkemi terk etmem gerekiyordu. Kaçmam gerekiyordu. Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için bu yolculukta da heyecan verici bir yan yok değildi. Yalnız edebi kitaplardan bildiğim kıtaya gidiyordum. Çoktandır görmek istediğim o kıta; Avrupa! Masallardan biliyordum ki her gezi, her gidiş, her yolculuk güzel bir şiir gibi dalgalanır yürekte ve güzel, yeni şeyler keşfetme imkanı sunar. Hem masallarda şöyle denmiyor muydu: “Bütün iyi, süslü, güzel şeyler yolculuklarda olgunlaşır.” Ülkemi terk ettiğim için üzülüyordum. Ama yolculuğun heyecan ve merakının, özgürlük ve yeni güzellikler bulmamı sağlayacağına inanıyordum."
Sayfa 11 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
...Ahmet amca biraz durakladıktan sonra önümdeki yarısına kadar içilmiş bardağı işaret etti. "Bu dağların güzel güzel otları ve bolca kekiği vardır; havası temizdir. Allah vergisi. Kuzunun eti, bunlarla bir güzel tatlanır."
372 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.