- Uluslararası bilim dünyasına kendini kabul ettirmiş, fakat Türkiye' yi düşünen bir bilim adamı olarak ne diyorsunuz? - Haysiyetli her ülkede olduğu gibi, bu kadar köklü bir tarihe, bu kadar sağlam bir dile sahip olan Türk ulusu da, kendi diline, kendi kültürüne, ülkesinin, halkının çıkarlarına sahip çıkmalıdır. Bugün bir çok ülkede kabul edilmiştir ki, bir dış kuvvetin, bir ülkenin doğrudan doğruya bir eğitimine el atması, kültürel antropoloji, sosyoloji, halk içinde anketler, nüfus kontrolü araştırmaları gibi araştırmalar yapması, o ülkenin içişlerine müdahale demektir. Kesinlikle bu yasaklanmalıdır. Yabancı dil amaç değil araçtır.
Sayfa 195
Zaten uzun yıllardır bilimden gitgide kopan halk, artık bilimin ilerleyişine hiç yetişemez bir hale gelmiştir.Antik Yunan dönemine baktığımızda,felsefe ile bilimin birbirinden ayrılmaz bir bütün oldukları görülmektedir.Felsefe,yüzyıllar boyunca sadece kendi gelişimini sürdürmekle kalmamış,bilimsel düşünüşün halka erişebilmesi ve halk içerisinde yayılabilmesi için de önemli bir arayüz görevi görmüştür.Felsefenin bir alt dalı olarak doğan bilim,günümüzde çok hızlı gelişmektedir ve durum, filozofların bilimi kavrayıp değerlendirme imkanlarını ciddi miktarda kısıtlamaktadır.Uç düzeyde yapılan bilimsel araştırmaları bırakın halkın ve filozofların takip etmesini,belli bir bilim dalında görev alan akademisyenlerin bile yakından takip etmesi güç bir hâl almıştır.
Reklam
Georgi Dimitrov: Sizi Halk Adına Yaşama Mahkum Ediyorum!
Dünya tarihinde, yargılayanları, savunmasıyla yargılanan konumuna düşüren az sayıda örnek var. Bunlardan biri de Bulgar komünist lider Georgi Dimitrov’un (1882-1949) Leipzig savunması (1933). Dimitrov, 1933’te Reichstag Yangını’ndan sorumlu tutulan komünistler arasındadır. Alman parlamento (Reichstag) binası yakılmış; ancak kimin yaktığı
Eğer ki ortada bir yalan makinesi söz konusu ise, bu makinenin saçtığı yalanları temizlemek, yerine bilimsel gerçekleri yerleştirmek ve mümkünse makineyi kökten kapatmak şarttır. Çünkü vurdumduymaz bir şekilde yolumuza devam etmek, söz konusu yalanların toplum içinde birikerek içinden çıkılmaz bir ağa dönüşmesine neden olur. İşte Türkiye’nin (ve diğer birçok ülkenin) başındaki bela da budur: Bilim karşıtları, müthiş bir organizasyonla evrim gibi konularda halk arasına yalanlar saçarken; bilim insanları, bilim savunucuları, bilim anlatıcılarının aynı organizasyon ve bilinçten yoksun olmasıdır. Elbette, bir bilim insanının kendi araştırmaları sayesinde insanlığa kattıkları paha biçilemez ve bu emekler, son derece sınırlı zaman dilimlerinde yapılıyor. Ne var ki bilim popülerleştiricileri ve anlatıcıları, bu zamansızlıktan doğan boşluğu doldurmalı, organize olmalı, halkı bilinçlendirmeli ve bilimle ilgili yalanlara en ufak bir geçit vermemeli, nefes aldırmamalıdır.
Sayfa 293 - Ginko BilimKitabı okudu
_Tüm özü düşünmekten başka bir şey olmayan ve var olmak için herhangi bir yere gereksinimi bulunmayan, herhangi maddesel bir şeye bağımlı olamayan bir töz olduğumu anladım. _Tanrı ben olsaydım tanrının varlığına inanabilirdim. _Zihinde hiçbir şey yoktur ki daha önce duyularda olmuş olmasın. _Yanılmış olabilirim, altın ve elmas diye aldığım
_Maske takarak yaşıyoruz ve maskenin içindeki gerçek beni unutup, ideal benliği gerçek sanıyoruz. Gerçek benliğimizle çatışma sonucu hastalanıyoruz. _Ortaçağda felsefesinde Tanrı, insanı kurgulayarak yaratır ve insan, tanrıya ulaşmak için uğraşır. Bu kurgu dünyası bir sınavdır. Ortaçağ ilkel insanı bu yüzden bir maske takar. Rönesans özgür
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.