"...Ve değirmen dönerdi. Bir vantilatör gibi. Onun ümit dolu sesi ile uyuyakalırdım bu sedirde. Bilirim ki çiçekler, ağaçlar, renkler, şekiller şimdi, dışarda, kararsızlık içindedirler. Heyecanla gününü beklemektedirler. Bilirdim ki ben uyurken büyük bir şeyler olacak. Değirmen eski şekilleri, düzenleri..."
"...simetrileri."
"... gecenin içinden rüzgarı ile söküp götürecek. Ve onun süpürüp açtığı boşluğa sabah bambaşka, apayrı, yepyeni bir görünüş getirecek..."
"Tıpkı perde arasında dekor değişir gibi."
"Tanyeri ağarınca, heyecandan gözlerimi açamazdım. Şuurum uyanık, gözlerim kapalı, bir müddet daha umardım, umardım, umardım. Bir de gözümü açıp bakardım ki..."
"...tarhlar yine öyle sınırlı, cetvelle çizilmiş gibi."
(...)
"Ve çekilmez hayat yeni baştan başlardı."
"Ve değirmen dönerdi."
"Bir vantilatör gibi."
"Hayır boşa dönen aptal bir tekerlek gibi. O zaman değirmene de kızardım."
Bir çift ilişkisinde kadın erkeğe bir şey verdiği, böylece ona olan sevgisini gösterdiğinde kendisi de
kadına bir şey verene dek erkek baskı altına girer. Ama o da kadını sevdiği için kadının verdiğinden
biraz fazlasını ona verir. Şimdi de kadın baskı altındadır; erkeği sevdiğinden ona biraz daha fazlasını
verir. Böylece olumlu verme ve alma ciroları, bununla da mutlulukları artar, aralarındaki bağ
güçlenir. Ama erkek kadına sadece onun kendisine verdiği kadarını verirse telafi ve alış veriş baskısı
sona erer.
Kişi bir şeye karar verdiğinde genelde başka bir şeyden vazgeçmek zorundadır. Kararını verdiği
gerçekleşendir. Bıraktığı ise olan ve gerçekleştirilen karşısında yokluk gibi hareket eder.