Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Han'ım! Dünyada bilenen harp tarihi içindeki meşhur kumandanlar arasında Halid b. Velid en baştaki yeri almaktadır. Zira o, dehşetli kıvılcımlar saçan adaletli kılıcının kahrıyla İran Sasani devletini neredeyse tarihten silmiş; Bizans ise elini eteğini Filistin, Suriye, güney Anadolu, Mısır ve Kuzey Afrika'dan çekmişti." "Biz bunlara tam olarak ne ad koyacağız, zafer ve fetih mi diyeceğiz?" "Bunlar sadece bir toprak ve içi boş zaferler kazanmak değildi elbette; onlardaki yüksek mâna şudur: İran, Rum, Kıpti, Berberi, Hind, Sind ve Türk kavimlerinin de hidayetlerine yol açan kılıçların en meşhuru Halid'inkiydi. Zaferler ise, o kılıçların önlerine çıkan küfür setlerinin yıkılması, Mecusi ateşinin ebediyen sönmesiydi."
Sayfa 262Kitabı okudu
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!” Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi,
Reklam
Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hasan, H. Hatice'nin oğlu Hind ibni Ebu Hale'ye: "Dayıcığım! Bana dedemi anlat!" dedi. Resûl- Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'i cok iyi anlatmasıyla ünlü Hind radıyallahu anh onu söyle anlattı: Peygamber Efendimizirice yapılı ve heybetliydi. Yüzü ayın on dördü gibi parlardı. Uzuna yakın orta boylu,
Kadınlar konusunda Allah'in emir ve yasaklarına saygılı davranın... Mali durumunuza göre ve örfe olacak şekilde yiyecek ve giyecekleri onların sizin üzerinizdeki haklarıdır. Evin geçiminin kocanın yükümlülüğünde bulunduğunu ifade eden daha açık bir örnek şudur: Ebû Süfyan'ın karısı Hind Hz. Peygamber'e gelerek: Ya Rasulallah! Ebû Süfyan cimri bir adamdır. Kendime ve aileme yetecek ölçüde onun malından almamda bir günah var mı? diye sorduğunda Hz. Peygamber: Ailenin toplumdaki standardına uygun olan ölçüye (ma'rif) bağlı kalman kaydıyla almanda bir sakınca yok, buyurdu. Hadisin farklı rivayetlerinde Hind, kocası Ebû Süfyan'dan habersiz kendisine ve çocuklarına yetecek miktarla sınırlı olmak kaydıyla onun malından aldığını da belirtmektedir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Yakılan Kadınlar. "(Nasıl bir mantıktır Yarabbim)"
Hind uygarlığında kadın müstakil bir varlık olarak görülmez; ancak babası, eşi ya da oğluyla birlikte "insan” kabul edilirdi. Eşi ölen bir kadının hayatı hükmen bitmiş sayılırdı. Cenaze günü bir odun yığını üzerine çıkarılarak yakılırdı kadın. Hint uygarlığının bu aybı XVII. (17.) asra kadar devam etti.. ***
"... şurası da bir gerçektir ki Türkler olmadan bir dünya tarihini yazmak da mümkün değildir. Çünkü Çin, Hind ve İran gibi yerleşik, yazıya sahip eski halkların tarihini yazarken; Türklerin kökeni olan kavimler sık sık söz konusu uygarlıkların siyasi tarihine girmekte ve kendilerinden söz ettirmektedir. Öyle ki Kuzeyli Hun komşularının kim olduğunu ve tarihi maceralarını tespit etmeden, Çinlilerin tarihini resmetmek ve tanımlamak mümkün değildir."
Sayfa 13 - Kronik Kitap, Türkiye Tarihi Dizisi:40, 3. Baskı, Aralık 2022
Reklam
O Derece ki
Basit Hind kulübelerinde bile Sultan II. Abdülhamid’in resmi asıldığı görülmüş ve Osmanlı hâkimiyetine geçmemiş olan yerlerde bile hutbede O’nun adı ihtiramla yâd ed­ ilir olmuştur.
Sayfa 167 - Sebil Yayınları
şurası da bir gerçektir ki Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak da mümkün değildir. Çünkü Çin, Hind ve Iran gibi yerleşik, yazıya sahip eski halkların tarihini ya- zarken; Türklerin kökeni olan kavimler sık sık söz konusu uygarlıkların siyasi tarihine girmekte ve kendilerinden söz ettirmektedirler.
Onca baskıya rağmen, "Ben Burdayım" diyen canım Kürtçem...
Bir Hind-Avrupa dili olan Kürt dili; Farsça ile yakın akraba, diğer komşuları Türkçe ve Arapçayla hiçbir ilişkisi yoktur. Üç lehçe ile konuşulup, bugün üç ayrı alfabe ile yazılmaktadır...
Güzel betimleme :)
Türkmenlerinki gibi dar çekik bu gözler, olağanüstü ve mestedici parıltıyla canlı, hem ürkütücü, hem çekiciydiler. Hiç kimsenin göremeyeceği korkulu manzara ve sırları seyreder gibiydiler. Çıkık yanaklar, yüksek alın, ince ve bitişik kaşlar, dolgun hafif aralık dudaklar, o dudaklar ki uzun ve tutkulu bir öpüşle yeni öpülmüş, ama susuzlukları giderilmemiştir. Siyah saçları çözük dağınık, solgun yüzüne dökülüyor, birkaç zülüf şakaklarında kıvrılıyordu. Uzuvlarının letafeti, hareketlerindeki esîrî özentisizlik, hepsi, onun uçacak gibi, kırılacak gibi olduğunu gösteriyordu. Hind tapınaklarında bir rakkasenin hareketleri ancak böyle ahenkli olabilirdi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.