Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘’Tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlı oldum; pergelin diğer ayağı gibi başka diyarları gezmeye özendim. Her yüksek eyvandan bir köşe her viran tekkeden bir kırıntı belleyip İstanbul’a döndüm.’’ Mimar Sinan
Tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlı oldum; pergelin diğer ayağı gibi başka diyarları gezmeye özendim. Her yüksek eyvandan bir köşe her viran tekkeden bir kırıntı belleyip İstanbul'a döndüm.
Reklam
Çöp tenekelerinden kırıntı toplayan beli bükük, ayağı yalın, bedeni çıplak, soluk yüzlü, ürkek bakışlı binlerce yaşlının insan olduğunu söylemeye kim cesaret edebilir? Kim çıkıp da bu zavallıların insan haklarından faydalandıklarını iddia edebilir? Bu zavallılar, mutlu azınlığın villalarında köpeklerine yedirdikleri şeyleri rüyalarında dahi göremiyorlar.
Muazzam
Bizim kültürümüz hiçbir şeyden çekmemektedir, kibirli koltuk miskinlerinden ve kırıntı insanlıkların aşırı bolluğundan çektiği kadar...
“…Şiddete dair en ufak bir kırıntı onu yaşamdan soğutur, tutunacak bir sevgi öğesi arar şiddetin içinde bile. Çünkü bilir ki o bir damla sevgiyi bulamazsa, ölecek. Umudu ölecek önce. ‘Umudun ölümü, beyin fişinin çekilmesi gibidir’ der hep Özgür. ‘Umudun ölürse, her gün kendini fiziksel ölüme hazırlarsın, bahaneler yaratırsın. Zira sevginin, merhametin veya umudun yokluğundaki karanlıkla yüzleşemez insan. Katiline sen katilsin diyemez…’
... etrafı iyice tarayan serçe, yiyebileceği bir kırıntı olmadığını idrak edip römorkun üzerinden havalanıp uzaklaştı. Havalanırken kanatlarından çıkan ses Kenan'ın dikkatini çekmişti. Gıptayla baktı ardından; ne kadar da şanslıydı. Yeryüzünün tüm sıkıntılarını, küçücük kanatlarıyla savurup gitmişti hayvancağız; kendisi, sıkışmışlığıyla kalmıştı.
Reklam
Tanrı' nın var olduğunu gösteren delillerin peşinde değildi, adam bunu hiç sorgulamamıştı. Ne kadar güçlü olduğuna dair delillerin peşinde de değildi. Tanrı' nın kudretini herkes kabul ediyordu. Adamın tek arzusu Tanrı' nın dikkatini çekebilmekti. Değerli veya değersiz olduğunun söylenmesi değil, Tanrı tarafından yaratılan ve yok edilen yaşam formlarından biri olarak fark edilmek. Kıyıda köşede kalmış bir kırıntı olmadığını, mucizenin bir parçası olduğunu bilmek.
Sayfa 97 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Kendi sofrasından düşen kırıntıları yiyor; bir süre için öbürlerinden daha tok hissediyor kendini, ama sofradan nasıl yenilir bunu unutuyor; ancak artık geride yenecek kırıntı da kalmıyor.
Hani bi' kırıntı umudumuz vardı ya güvercinlerden çaldığımız; Tüm güvenimiz oydu işte…
"Kentin ruhunu almışlar. Müziği, rengi, şiiri çalmışlar sokaklardan. Kişiliksiz, siluetten ibaret duvarlarda ne bir sevda şiiri ne sevgiliye atıf ne de devrimcilerden kırıntı bırakmışlar. Geriye soğuk, boş, ruhsuz sokaklar kalmış."
Sayfa 24 - Alfa KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.