Yeniden sabah oldu. Doğa da insanlar da yavaş yavaş uyandı. Hepsinin aklında beyaz sayfalar... Ve hırçın kızıl. Bu sefer de kendini bize gösterdi. Belki de yeni umutları hissettiği için...
Sayfa 46 - Ebrunur VuralKitabı okudu
Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut!?..
VERMEYİNCE MABUT Rivayet olunur ki, Sultan II. Mahmut, tebdil gezdiği bir ramazan gününde, Üsküdar'da mücerret bir kunduracının, boş örse çekiç vurarak her hamlede "Tıkandı da tıkandı" dediğine şahit olmuş. Merak saikiyle içeri girip bunun sebebini sormuş. Adamcık anlatmış: — Bir gece rüyamda gördüm. Çeşmeler vardı.
Reklam
... "Hadi beni evimize götür küçük kızıl." Ev. Bu kelimenin ne anlama geldiğini biliyordum artık. Her zaman bir eve doğmazsınız. Ama şanslıysanız kendi yolunuzda yürürken bir tane bulursunuz. Orası uyum sağladığınız ve kabul gördüğünüz yerdir. İnsanların size yardım ettiği ve sizin de onlara yardım ettiğiniz yer. Hatalarınıza rağmen sevgilerinin hiç tükenmediği yer. Erezyonların asla heyelanlar doğurmadığı yere ev denirdi. Bu sefer kapıdan Shazam'la birlikte geçtik.
Sayfa 570 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
“...Otobüs geliyor, hepimiz biniyoruz. Mürettebat hemen havayı koklamaya başlıyor. Açık, az bulutlu. Telsizci, “Hava açık olacak galiba” diyor. “Hem bizim için hem de onlar için iyi.” Otobüs tarlalar arasından ilerliyor. Pilotlardan biri, “İnşallah Kızıl Sakal gribe tutulmuş yatıyordur” diyor. “Geçen sefer gözlerinin bakışını beğenmedim.” (Kızıl Sakal bir düşman pilotu; öyle yaklaşıyor ki insana, yüzü bile görülebiliyor.)”
Sylvia Plath
Yeniden yaptım. Her on yılda bir Başarıyorum - Bir çeşit gezgin tansıktır tenim Bir Nazi abajuru gibi parlak, Sağ ayağım
Zencilerin köleliği üzerine
Bizlerin sahip olduğu zencileri köleleştirme hakkını savunacak olsaydım, şunları söylerdim: Amerika'daki halkları imha eden Avrupa halkları, bunca toprağı ekime hazırlamak için Afrika' daki halkları köleleştirmek zorunda kaldı. Şeker veren bitkiyi yetiştirme görevi kölelere verilmeseydi, şeker aşırı pahalı olacaktı. Sözü edilen insanlar, tepeden tırnağa simsiyahtı ve burunları o kadar basıktı ki, onlara acımak hemen hemen imkansızdı. Son derece bilge olan Tanrı'nın simsiyah bir vücudun içine bir ruh, hele ki iyi bir ruh koyduğu düşünülemez. İnsanlığın özünü oluşturan şeyin renk olduğunu düşünmek o kadar doğal bir şeydir ki, harem ağalarına sahip Asya halkları siyahileri son derece aşağılayıcı bir şekilde bizimle olan benzerliklerinden mahrum etmektedir. Saç rengine bakıp deri rengine dair hüküm verilebilir. Dünyanın en iyi filozofları olan Mısırlılar için bu o kadar önemli bir şeydi ki, ellerine geçen bütün kızıl saçWarı öldürtüyorlardı. Zencilerin sağduyu sahibi olmadığının bir başka kanıtı da, cam bir kolyeye altın bir kolyeden daha çok değer vermeleridir. Oysa altın, medeni milletlerde ne kadar mühim bir madendir. Zencilerin insan olduğunu varsaymamız imkansızdır. Zira onları insan sayarsak, bu sefer bizim Hristiyan olmadığımıza inanma ya başlarlar. Dar kafalı insanlar, Afrikalılara yapılan adaletsizliği fazla abartıyor. Zira bu adaletsizlik o denli feci 'olsa, kendi aralarında onca gereksiz sözleşme yapan Avrupalı prenslerin aklına merhamet duyguları lehine genel bir sözleşme yapmak gelmez miydi?
Sayfa 311Kitabı okudu
Reklam
197 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.