Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nisa suresi
وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّ۪ي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذ۪ينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً Yoksa kabahatleri yapıp yapıp da tâ her birine ölüm gelince işte ben şimdi tevbe ettim diyen kimselere tevbe yok, kâfir
Gülmek çok iyi şeydir. Ne yazık ki pek sık da gülmez insanlar. Onun için bir adam size güzel bir şaka yapmak fırsatını buldu mu, aldırmayın, bırakın dilediği gibi şaka etsin. Bir adam başkasını bol bol güldürebiliyorsa bilin ki, sandığınızdan çok daha fazla bir şeyler olabilir o adamda.
Sayfa 74 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Işık Sarca'nın güncesinden... 22.02.2010 Bugün burada onuncu günüm. İnsanlar ruh gibi, insanlar cansız gibi. Yan odamda bir kadın kalıyor, boynunda kendini astığı için iplerin izi var. Karşımdaki odada bir kadın felçli, kendini vurmaya çalışmış. Çaprazında olan odadaki adam kendisini
Bir önerim olacak. Bence sokaklara umumi tuvalet yerine umumi hücreler yapılmalı. İsteyen içine girmeli ve kendini kapatabilmeli. Tuvalet kabinlerindeki gibi kilittte kırmızı bir işaret olunca içlerinin dolu olduğu anlaşılır. Sonra da başka insanlar o yalnız kalmak isteyen kişiye destek olmak için kapıdaki delikten içeri yemek ya da su gibi şeyler bırakır. Ne güzel olur değil mi? Bence harika olur!
Mademki insanlar birbirine acı veriyordu, o zaman en güzel şey hayata meydan okumak ve mutlak bir yalnızlığı seçmekti.
Doğan Kitap
Biz cenneti de gördük cehennemi de... Daha dün gibi aklımda çocukluğum. Yediğimiz ekmek de içtiğimiz su da tertemizdi. Havada gül kokusu vardı o zamanlar. Ne zaman ki bizi terk etti peygamberleri başka olsa da o güzel insanlar... Ne zaman ki çocuklar süngülendi ve ben kör olası gözlerimle gördüm, Ne zaman ki sürüldük o Diyar-ı Jar ülkesinde dilini bilmediğim bu yaban ellere... İşte o zaman başladı bizim için cehennem. Şimdi bu yanası İstanbul’da beton duvarlar arasında kimse duymaz sesimi. Bazen çıkıyorum şu Kartal’ın tepesine, Ay’la konuşuyorum. Ne yapayım ki? Soruyorum ona: Ey Asme! Nereye gidiyor bu dünya? (1938’de 14 yaşında Dersim’den Elazığ’a bir yatılı okula götürülen, 1997’de hayatını kaybeden Dünya Ana’nın mezar taşındaki sözler.)
Reklam
Mademki insanlar birbirine acı veriyordu, o zaman en güzel şey hayata meydan okumak ve mutlak bir yalnızlığı seçmekti.
"Merkezimiz olması gerektiği gibi içimizde kalsaydı, biz nereye adım atsak dünyanın merkezi orası olurdu. En güzel parti çağrılmadığımız partiymiş gibi hissetmezdik. Çağrılmadığımız partiye çağrıldığımızda bu sefer o parti değil de çağrılmadığımız bir başka partş daha güzel, daha önemli hale gelmezdi. Karşı Pencere filminde olduğu gibi, karşıdan baktığımız oda daha çekici gelmezdi bize. O odada gerçekten bulunduğumuzda da bu sefer yine karşıda olan öteki odanın yani bir başka odanın daha cazip olmasına şaşırmazdık. Bir yerlerde hayatın merkezi varmış da insanlar orada çok eğleniyorlarmış, çok önemli bir şeyler öğreniyorlarmış ya da yapıyorlarmış da biz o merkezi hep kaçırıyormuşuz gibi hissetmezdik."
Sayfa 109
Ben geceyi ikiye bölerim hep,insanlar cama balkona çıktıklarında izleyecekleri iki seçenek vardır.Ya gece'yi yani karanlığı izleyeceklerdir ya da ay'ı yani aydınlığı izleyeceklerdir.Gece denen şey ikiye ayrılır.Biri gecedir, evet.Ama diğeri aydır.Biri karanlıktır.Biri aydınlık. Bu yüzden madem aşık olmuşum, ben geceyi ikimize paylaştırmayı isterdim.Karanlığı sevmeyen birine aşık olabileceğimi sanmıyorum.Karanlık aydınlıktan çok daha güzel.Sırf o karanlığı sevsin diye aydınlığı almaya razı olurdum.Duvarına bir ay resmi çizerim, sonra aklıma gelen ilk şarkı sözünü yazardım,ay benim,gece senin..Sonra da ışıkları kapatır çıkardım. Çünkü ay ancak karanlıkta görülebilir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.