Bireysel Kredi Notu'nun icadı
1956 yılında 2 eski askeri bilim insanı San Raphael, californiya'da bir şirket kurdu. Bu adamlar yeni bir disiplin olan harekat araştırmaları alanında eğitilmişti. Bu alanda algoritmaların ve veri analizinin gücü, savaşın ortaya çıkardığı ustalık isteyen hesaplama problemlerini ( bombaların hedef alınması ve uçaksavar bataryalarının otomasyonu gibi) çözmek için devreye sokulmuştu ( bu kompleks bir işte ve harekat araştırmaları savaşın ardından modern hesaplamalı ekonomi ve oyun teorisi için zemin hazırlamış oldu) aldıkları disiplinle şekillenmiş olan bu adamlar bilimsel metotların işlevsel donanımlara dönüştürüldüğü pratik çözümler geliştirmeye kendilerini adamıştı. Ísimleri William R.Fair ve Earl J. Isaac kurdukları şirketin adı Fair , Isaac & Company
Bugün bu şirketin adı FICO beni yok borsasında sermaye piyasası 1,5 milyon dolar olarak listede yer alıyor ve Amerikan iktisadi hayatın oluşturduğu düzeneğin ana parçalarından birini sunuyor ; FICO notu
Sayfa 117Kitabı okuyor
Oyun teorisi matematiğinin geliştirilmesi için iki yüzyıl daha beklemek gerekmekle birlikte, ana fikri kolayca şöyle ifade edebiliriz: Daha az masrafla onlardan istediklerinizi satın alıp kendi mallarınızın bir bölümünü de onlara satmanız mümkünken, neden para harcayıp kan dökerek bir ülkeye saldırıp zenginliklerini talan edesiniz? Abbé de Saint Pierre (1713), Montesquieu (1748), Adam Smith (1776), George Washington (1788) ve Immanuel Kant (1795), uluslar arasında maddi çıkar bağları oluşturduğu, böylece onları birbirlerinin esenliğine değer vermeye teşvik ettiği için serbest ticareti göklere çıkaran yazarların yalnızca bir bölümüydü. Kant'ın sözleriyle, "Ticaret ruhu er geç herkesi ele geçirir ve savaşla yan yana yaşayamaz.... Bunun sonucunda devletler, pek de ahlaki güdülerle olmasa bile, soylu barış davasını desteklemek zorunda kalırlar."
Sayfa 191Kitabı okudu
Adına ne derseniz deyin ( oyun teorisi, post modernizm veya memetik) tarihin dinamikleri insanların iyiliğini ve mutluluğunu arttırmaya dönük değildir.
Sayfa 245Kitabı okudu
Oyun teorisi belirsizliğe yeni bir anlam getirir. Önceki teoriler belirsizliği yaşamın bir gerçeği olarak kabul etmiş ve kaynaklarını belirlemek için fazla bir şey yapmamıştı. Oyun teorisi belirsizliğin gerçek kaynağının başkalarının niyetlerinde yattığını söyler
Sayfa 94Kitabı okudu
E. O. Wilson'ın Sosyobiyoloji: Yeni Sentez ve Richard Dawkins'in Gen Bencildir gibi biyolojik determinist kitaplarındaki bütünleşmiş indirgemeci dünya görüşü, ontolojik olarak genin bireyden, bireyin toplumdan öncelikli olduğunu ifade ederken açıkça moleküler biyolojinin merkez dogmasına dayanmış ve yine açıkça 1960-70'lerin gitgide karmaşıklaşan kapitalist toplumlarını yönetmek için geliştirilen bir dizi ekonomik kavramı ödünç almıştır: Fayda-maliyet analizi, yatırım fırsat maliyeti, oyun teorisi, sistem mühendisliği ve iletişim vb. kavramlar, arsızca doğal alana transfer edilmiştir.
Sayfa 88 - Yordam Kitap, 2013.Kitabı okudu
"Dildeki kelimeler satranç taşları gibidir. Belli kurallarla oynanan satranç oyundaki hareket imkânları gibi dilde de sonsuz sayıda hareket imkânı vardır. Bu nedenle Wittgenstein'ın bu görüşüne Oyun Teorisi adı verilmiştir."
Sayfa 63 - Altın KitapKitabı okuyor
Oyun Teorisi
Oyun teorisi, bir karar biriminin kazançlarının diğerlerinin kararlarına bağlı olduğu, karşılıklı olacak şekilde stratejik karar alma anını inceleyen uygulamalı bir matematik dalıdır özünde. Rekabetin matematiğidir. Karar alıcı, karşı tarafın rasyonel olduğu varsayımıyla gelecekteki hamlelerini tahmin etmeye çalışır. Buna göre de kendi kararlarını oluşturmaya çalışır.
Sayfa 292Kitabı okudu
Mənim də tanışım Pascal olsaydı nələri kəşf etmişdi Allah bilir)))
Oyuncunun 100 oyun oynadığını varsaydılar; 100 atışın 48' inde 6 gelmeme olasılığı daha yüksekken, 52'sinde 6 gelme olasılığı daha yüksekti. Böylece olasılıklar kasadan yanaydı; 52'ye 48. İşte olasılık teorisi de böyle doğdu.
Fransız bir asilzade dört zarla 6 atmamaya
çalışmanın akıllıca bir kumar olub olmadığını bilmek istediği için .
İnsanlar, hayatta iyi şeylerin kendilerine gelmesini beklemeye meyillilerdir. Tabii bekleyerek fırsatları kaçırırlar. Genelde, dilediğiniz şey kucağınıza düşmez; yakınınızda bir yere düşer ve sizin bunu fark etmeniz, onu istemeniz ve elde etmek için zaman ve emek sarf etmeniz gerekir. Bu evrenin zalimliğinden değildir. Bu evrenin akıllı olduğundandır. Onun kendine öz bir kedi-iplik teorisi vardır ve bizim, kucağımıza düşen şeyleri takdir etmeyeceğimizi bilir.
Çocuklarla çokça vakit geçiren herkes onların durup dururken kendi kendileriyle sohbet et meye başladıklarını ve adeta bir başkasıyla konuşuyormuş gibi bu sohbeti sürdürdüklerini bilir. Bu sadece bir oyun ya da hayal gücü alıştırması değildir; nöral ve duygusal büyümenin bir göstergesidir.
Bu davranışın sıradan bir gelişim aşaması olduğunu düşünen dönemin önde gelen düşünürlerinin aksine Vygotsky, kendimizi kontrol etmeyi öğrenirken dilin son derece önemli bir rol oynadığını görmüştü, bu teorisi daha sonra verilerle de ortaya konacaktı. Vygotsky duygularımızı yönetmeyi bizi büyüten kişilerle (çoğunlukla ebeveynimizle) ilişkimiz esnasında öğrendiğimize inanıyordu. Üzerimizde otorite sahibi olan bu kişiler bize sözlü talimatlar verirler ve biz de bu talimatları kendi kendimize yüksek sesle, çoğu zaman tıpkı o kişilerin söylediği biçimde tekrarlarız. Başlangıçta bunu yüksek sesle yaparız. Zamanla bu mesajı içselleştiririz ve sessiz iç konuşmamızın bir parçası haline gelir. Daha sonra, gelişimimizin ileriki aşamalarında kendimizi kontrol etmek için kendi sözcüklerimizi kullanırız ve bu hayatımız boyunca böyle sürer. Hepimizin bildiği gibi, her zaman anne babamızın bizden istediği şekilde davranmayız -sözel akışımız zamanla davranışımızı yaratıcı bir şekilde yönlendiren, kendine özgü benzersiz bir şekil alır- ama erken gelişim çağındaki bu deneyimler üzerimizde önemli bir etki bırakır.
Vygotsky'nin bakış açısı iç sesimizi kendimizi kontrol etmek için nasıl kullandığımızı açıklamakla kalmaz, yetiştirilişimizin iç sohbetlerimizi nasıl "akort ettiğini" de anlamamızı sağlar.
Sayfa 12 - Domingo
