yayınevine edebiyata okumaya meraklı kızlar, delikanlılar geliyor, sohbet ediyoruz, lise bitirme çağında olanlara, ÖSSyi kazanmak için dersaneye devam edenlere soruyorum:
hangi okulda okumak istiyorsun? hedefin ne? meslek olarak neyi seviyorsun?
bir kırılma, bir büzülme, bir tedirginlik, ellerini koyacak bir yer arıyorlar
bilmem, bakalım...
bu muğlak cevap canımı sıkıyor, hele bir sınavı kazanalım gerisi önemli değil manasına geliyor, yazık,
yazık, bu kararsızlık ve umutsuzluk çok üzüyor beni, sanki bu ülkede kimse işini, eşini, arkadaşını sevmiyor,
tıpkı yerini sevmeyen buhurumeryem gibi
biri almış onu (benim gibi) getirip hiç olmayacak bir yere koymuş,
garibim çiçek ne yapacak orada, nasıl dayanacak,
kimse ne olacağını bilmiyor bu ülkede, yarın diye bir şey yok sanki,
neden bu çocukların sevdalandığı bir iş, bir meslek, bir sanat, bir hedef olmasın? neden bu genç yaşta serseri mayın gibi oradan oraya sürüklensinler?
neden genç ömürleri sevmedikleri bir işi yapmakla tükensin?