Baktın ki ormanda mutluluğa kavuştun, dön gel ve öğret bana mutluluk neymiş. Düş kırıklığına mı uğradın, yine dön gel , yine seninle birlikte Tanrılara sungurlar sunalım.
Sayfa 21 - can yayınlarıKitabı okudu
Ulan nerenin ağası? ... Bu ağalık da bizim bu temeline tükürdüğüm Sungurlu toprağında sudan ucuz ... insafı elden bıraktın mı, öz oğlunu kazıkladın mı, komşunun namuslu karısını baştan çıkardın mı oldun ağa ... Benim babamın ağalığı da öteki ağalar gibi hergele ağalığı...
Reklam
Hitit İmparatorluğu’nun Siyasal Tarihi
Hint Avrupa kökenli bir dil konuşan Hititlerin Anadolu’ya MÖ üçüncü binyılın sonunda ya da ikinci binyıl başlarında göç ettikleri varsayılır. Anadolu’da ilk güçlü merkezi yönetimi kurmuş olan Hitit İmparatorluğu, MÖ 1650-1200 yıllarında hüküm sürmüştür. Yoğun olarak Orta Anadolu’da Kızılırmak kavsine yerleşen Hititlerin başkenti Çorum’un
1966'da Ötüken'de yayımlanan "Bozdoğanla Sarı Yılan" aslında 25 yıl önce yazılmış ve o tarihte Bozkurt dergisinde çıkmıştır; fakat dergi, bu sayıda kapatılmıştır. Ötüken dergisinde yeniden yayımlanan hikâyenin sonunda "15 Haziran 1941, Maltepe" kaydı vardır. "Bozdoğanla Sarı Yılan" sembolik bir hikâyedir.
Baharın Gelmeside Yakınken
Yürüyordum. Caddede. Yalnız sayılmazdım. Hayalhanem yanı başımdaydı. Zaman kâinata damla damla yağarak içine işliyordu. Bir an varlıkların tebessüm ettiğini hissettim. Ağaçların dallarında uç veren, yenilenen hayattı. Bahar caddenin alnına konmak için kozasından çıkmayı bekleyen bir kelebek gibiydi. Gürültüden kaçıp gitmesinden korktum. Dikkatimi
Sayfa 117 - Timaş Yayınları 2.baskı
Nazım Akkurt Baktım Zübeyr ağabey iki tane çay getirdi. Dedi: “Bunun biri Nazım’ın, biri de Sungur’un.” Ben de Sungur’u tam tanımıyorum. Daha yeni görüyoruz. Oradaki kardeşler bundan bir mana çıkardılar. “Biz onbir kişiyiz. Niye iki tane çay geldi. Biri Nazım’a, biri Sungur’a. Bunun özelliği nedir?” diye konuşmaya başladılar. Bayram ağabey dedi ki: “Nazım, sen Üstadın yakını imişsin, onun için de seni içerde zorluyordu.” Sungur Ağabey: “Bayram yanlışsın. Nazım Kardeş Üstadın mahiyetini, makamını bilmiyor da ondan.” Hakikaten ben şimdi olsa Üstadın yanına gidemem. O zamana kadar da Üstadın makamını, şahsiyetini tam bilmiyordum. Üstad’da kendini bilmeyenleri severmiş. Aynı anda Üstad da geldi yanımıza. Biz hep beraber ayağa kalktık. “Oturun” dedi. “Biliyor musun Sungur? Bu Nazım senin gibidir. Ben bunu şarka göndermişim. Bu da şarkta Sungurdur.” Ben Sungur necidir? Şark nicedir? Katiyen bir şey bilmiyorum. Orada kardeşler bize iltifat ettiler. Ben Üstadımızın “Nazım Sungur gibisin” demesini ben şöyle anladım: Sungur Öğretmen, ben de öğretmenlik yaptım. O evli, ben de; onun bir çocuğu var, benim de; o kelimeleri boğarak konuşur, ben de; o her şeyi her yerde unutur, ben de; o Karabüklü, ben Karaköse’li
Nesil Yayınları 1.baskı
86 öğeden 101 ile 86 arasındakiler gösteriliyor.