Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Açık teizmde tasavvur edildiği kadarıyla Tanrı hem kâdir-i mutlaktır, yani O, yapması mantıksal olarak mümkün olan her fiili yapabilir, hem de âlim-i mutlaktır, çünkü bizatihi bilinebilir olan her şeyi bilir.
Bazı kişiler ne olduğunu anlamak için her şeyi koklamanızdan hoşlanmayacaktır. Ve, Tanrı bilir, ayaklarınızı havaya dikip sırtüstü yatmanızdan da hoşlanmayacaktır. Kötü kız. Kötü Kurt. Kötü köpek. Doğru mu? Yanlış. Devam edin. Tadını çıkarın.
Sayfa 50 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
Kralların krallıkları kimi zaman dağlarla, nehirlerle, kimi zaman da adetlerdeki bir değişimle ya da dilin bir deği­şime uğramasıyla sınırlıdır. Benim krallığım ise dünya kadar büyüktür çünkü ben ne İtalyan ne Fransız ne Hint ne Ameri­kalı ne de İspanyol'um: Ben dünya vatandaşıyım. Hiçbir ülke benim kendi sınırları içinde doğduğumu
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık
Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin KitapKitabı okudu
Reklam
- O olaydan sonra okulda bütün çocuklar "hamam lifi" diye takılmaya başladılar ona. Okul çocukları pek gaddar olur: Ayrı ayrıyken birer melektirler, ama bir araya geldiler mi, hele okuldayken bir felakettirler! Alaya alınınca bizim İlyuşa'nın soyluluk damarı kabardı. Öyle göze batar özellikleri yoktur, zayıf yaratılışlıdır, her şeye boyun eğmesi, babasına edilen hakarete ses çıkarmaması gerekirdi, ama herkese karşı babasını savunmayı aldı göze. Babasını, gerçeği savunuyor. Ağabeyinizin elini öperken, "Babamı bağışlayın, babacığımı bağışlayın," diye bağırırken yüreğinin nasıl sızladığını bir Tanrı bilir bir de ben. Çocuklarımız -yani sizin değil elbette- ezilmiş ama soylu yoksulların çocukları, hayatı daha on yaşında öğrenirler. Varlıklılar nereden bilecekler: Ömürleri boyunca gerçeği bu denli çıplak göremezler. Ama benim İlyuşa'm alanda ağabeyinizin elini öperken her şeyi, bütün gerçeği bir anda öğreniverdi. Yüreğine saplandı bu gerçek, bir daha da çıkmaz.
Sayfa 292 - İletişim Yayınları
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Jobs'ın ebeveyni sofu olmasalar da onun dindar olarak yetişmesini istiyorlardı , bu yüzden genellikle Pazarları onu Luther kilisesine götürüyorlardı. Jobs on üç yaşındayken bu son buldu. Aile Life okuyordu ve derginin Temmuz 1968 sayısında Biafra'da açlık çeken iki çocuğun afallatıcı fotoğrafı yayınlandı. Jobs fotoğrafı Pazar okuluna götürüp kilise papazının karşısına dikildi. "Parmağımı kaldırsam, Tanrı hangisinin kaldıracağımı benden önce bilir mi ? Papaz "Evet , Tanrı her şeyi bilir" diye yanıtladı. Bunun üzerine Jobs Life'ın kapağını çıkardı ve "Peki Tanrı bunu , bu çocuklara ne olacağını biliyor mu ?" diye sordu. "Steve anlamadığını biliyorum ama evet , Tanrı bunu biliyor." Jobs böyle bir Tanrı'ya tapmak istemediğini söyledi ve bir daha kiliseye gitmedi. Ancak Zen Budizmi'ni yıllarca inceledi ve uyguladı. Yıllar sonra ruhani tarafı üstüne düşünürken, dinin aktarılan dogmalardan çok spiritüel deneyimlerde odaklanmasını daha iyi bulduğunu söyledi. "Hristiyanlık İsa gibi yaşamaktan ve dünyayı İsa'nın gözünden görmekten çok imanda odaklanınca cazibesini yitiriyor ," dedi bana. "Bence farklı dinler aynı eve açılan farklı kapılar. Bazen ev var diye düşünüyorum , bazense yok diye. Büyük sır bu."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.