Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Maura Isles, tıp konferansı için Wyoming’e gider ve orada eski arkadaşı ile karşılaşır. Özel hayatında yaşanan olumsuz olaylar yüzünden morali bozuk olan Maura, arkadaşı ve onun arkadaşları ile bir kayak merkezine gider fakat yoğun kar yağışı yüzünden araba kimsenin geçmediği bir yerde mahsur kalır. Arabadan biraz uzaklaşınca bulundukları tepenin aşağısında bir yerleşim yeri bulurlar. Ne tuhaftır ki bu evlerin camları dondurucu soğuğa rağmen açıktır, kapılar kilitli değildir, evcil hayvanlar donarak ölmüştür, arabalar hala garajdadır, yemekler hâla masanın üstündedir. İnsanlar neden alelacele evlerini terk etmiştir peki? Maura ve arkadaşlarının kaybolması üzerine polisler harekete geçer fakat kayda değer hiçbir şey bulamazlar. Arabanın içindeki yanmış cesetleri görünceye kadar...
Sanırım okuduğum en gerilimli kitaptı. 100.sayfadan sonra gerilim ve korku başlıyor resmen diken üstünde okudum kitabı. Arlo’nun başına gelenleri okuduğum sırada şöyle bir gözlerimi kapattım ve empati yaptım. Kesinlikle berbat. Sadece tek bir yakınmam var ki keşke doug, kızı ve arkadaşlarının son durumunu açık açık yazsaydı yazar. Orda bir kopukluk oldu bende kitabı okuyan varsa eğer son durumlarını yazarsa sevinirim. Rizzoli ve Isles serisinin her kitabını severim ama bence bu kitap gerilim yönünden diğer kitapların çok üstünde. Kesinlikle ve kesinlikle okuyun ve okutun...
Yûsuf ile Züleyha
Sözlerin en güzeli Kuran-ı Kerim'de "ahsenül kasas" olarak adlandırılan; Taşlıcalı Yahyaların, Şeyyad Hamzaların, Hamdullah Hamdilerin mesnevilerine konu olan bu meşhur aşk hikayesini bir kez de Nazan Bekiroğlu'nun kaleminden okuduk. Uğruna binlerce beyit yazılan bu aşk yolculuğuna ne kadar yorum yapsam yetersiz ve nâkısalı
Kont Dracula
spoiler içerir
... bu yerde o kadar tuhaf bir şey var ki, huzursuz hissetmekten kendimi alamıyorum. Güvenle burayı terk etmeyi diliyorum ya da hiç gelmemiş olmayı.
Şato gerçek bir hapishane, bense bir tutsağım.
Fatih Sultan Mehmet döneminde esirleri kazığa oturtarak öldürdüğü için "Kazıklı Voyvoda" diye anılan Eflak Prensi III. Vlad
Magda Szabo okuduğum bu ikinci kitabında da beni büyüledi. Yazar bu defa karşımıza çıkardığı Emerenc karakteriyle okuyucuyu müthiş bir duygu ve düşünceler seline sürüklüyor.
Yine Budapeşte'deyiz ve yine bir sokağın insanları . Ve bu sokaktaki insanlardan en önemlisi de Emerenc adlı yaşlı bir kadın. Her şey, bu sokaktaki bir evde eşiyle birlikte
"Güzelliği yakalayınca onunla birlikte yaşamak kadar sevinçli şey yoktur."
Ah! Triyandafilis yaktın beni...
Gitme diyorlar sana ama benim sana gitme diyecek yüzüm yok Triyandafilis. Git! Çünkü bu dünya masumiyetin gölgesini bile çöp kutularına atacak canavarlarla dolu. Senin canını yakan işte onlar. Senin, Suzan'ın, Fahrunisa'nın,
Anne Sexton 1928 yılında doğmuş, ailesinin mental rahatsızlıkları arasında büyümüş ve ileri ki yıllarda kız kardeşi intihar etmiştir. Sexton, Boston Üniversitesinde şiir sanatı üzerine eğitim görmüştür. 20li yaşlarının ortalarında başlayan ağır bunalımlarla baş etmek zorunda kalmıştır.
1959 yılında yine kendisi gibi yazar, şair olan Sylvia Plath
Stefan Zweig’ın kalemini çok severim ve bu kitabı da favorilerim arasına girdi. Açıkçası, kitabın ismi beni kendisine çekmedi ilk başlarda çünkü “Korku, ana duygulardan birisi işte, ne olabilir ki, nasıl olur da korku gibi bir duyguyu bana geçirebilir? Üstelik bu kadar ince bir kitap ile!” diye düşünüp, okumayı bile ertelediğim oldu.
Tüm okuyucularının bildiği gibi Zweig, kadının zihnine dayalı hikayeler yazmaktan hoşlanır ve bu da bir diğeri. Şaşırtıcı bir şekilde dünyayı farklı kadınlardan, farklı yaşamlardan ve farklı korkulardan tanımlamada her zaman iyidir. Bu hikayede gerginliği, korkuyu, tutkuyu, stresi ve tansiyonunu hissedebilirsiniz. Hikayedeki kadın karakter bir eş, anne, heyecan arayan bir kadındı. Aradığı heyecanı bulduğunda hayal ettiği kadar iyi değildi. Bir sürü sır ve “kilitli olmayan” kapılar onu bekliyordu.
Sayfaları hızlıca okuyup, diğer bir sayfaya geçtiğimde neler olacağını daha çok merak etmeye başlamıştım. Kitap okurken böylesi duygulara kapılmayı seviyorum ve bu hissi bana yaşattı gerçekten.
Son olarak, kitabın sonundaki erkek karakterin kadın karaktere yaptığı konuşma beni tatmin etmedi. Açıkçası daha farklı bir şey bekliyordum içten içe. Ama yine de yeterli düzeyde şaşırtmaya yetti.
Mükemmel Bir Politik Polisiye Daha... :))
Sürükleyici bir İtalyan polisiye romanıdır. Wolfgang Schorlau ve Claudio Caiolo'nun işbirliğiyle oluşturulan bu iki yazarlı kitap, İtalyan polisiye edebiyatının keyifli bir örneğidir..
Yazarlar, polisiye unsurları ustalıkla işleyerek okuyuculara hem gerilimli bir hikaye sunuyor hem de sosyal ve politik eleştirilere, kirli ilişkiler,
"Böyle bir kadın ölmekten utanmaz."
Anne Sexton gizdökümcü şairlerden bir tanesi ve 20. yy’da, feminist hareketin yükselişe geçtiği, kadın şair ve yazarların erkek takma isimleri ile değil, kendi isimleriyle eserlerini yayımlamaya başladıkları, kadınların birçok haklarını elde ettikleri ve aynı zamanda da “kadın” kimliğinin karmaşaya büründüğü bir yüzyılda, bir kadın.
Hal böyle
Açık Yaralar ve Dikiş İzleri, Siyah Kuğu'daki bazı kilitli kapıların anahtarı. Ama bu kitapta da kilitli kapılar var. Anahtarı muhtemelen Geceyarısı Resitali'inde olacaktır. Size tavsiyem her cümleyi özenle okuyun. Çünkü her cümle zannımca bizi o kilitli kapıları açmak için gerekli olan anahtara götürecek. Kitabı çok sevdim. Wattpad'den çıkma diye direk yargılamanızı önermiyorum. Farkında değilsiniz ama bu çok farklı bir kitap. Fantastik kısmını ilk kitapta az gördük fakat Beyza'nın 2. kitapta daha çok yer vereceğine adım kadar eminim. Hadi kalın selametle.
