Bir parıltı derin bir ışığı açığa çıkarır; alay parıltıları saçan bir bakıştan birdenbire sevecenlik akar: itiraf ateşinin üzerine dökülen gözyaşı. İmgelemin kesin eylemi işte budur: canavarı çocuk yapar!
"Da Vinci Şifresi" kitabında Silas karakteri, Vatikan'a hizmet ettiği söylenen Opus Dei tarikatının bir keşişidir ve aynı zamanda Jacques Sauniére’in katilidir. Albino olan Silas, gençliğinden beri reddedilme ve dehşetle karşılaşmasından motivasyonunu alır. Piskopos Aringarosa’nın etrafına katılarak dini bulur ve kendini Opus
“Hep bu kitabı yazmak istedim, bu kitabı yazabilmek için çalıştım, bu kitabı yazabilmek için dua ettim.”
John Steinbeck
Bu kitabı ablam hediye etti ve hayatımda yaşadığım en büyük aydınlanmalardan birinin sebebi oldu.
Anatomik olarak kitaba baktığımda atmosfer olarak 18.yy sonu ve 19.yy başı Amerika tarihi seçilmiş. Kızılderililerle savaşılan zamanlardan 1. Dünya Savaşına kadar uzanıyor hikaye. Amerikaya göçen ailelerin Salinas Vadisin'de kurdukları her biri birbirinden farklı hayatlar ve bu hayatların ustaca birleştirilmesi ile ortaya böyle harika bir roman çıkmış. Ayrıca Steinbeck'ten otobiyografik izler de taşıyor.
Kitapta konu olarak iyi karakterin ailesi ile yaşadığı çekişmeler, kötü karaktere aşık olması sonucu başına gelenler ve çocuklarının, hamurlarındaki kötü duygulara karşı gelmek için yaşadıkları bunalımlar çok akıcı bir şekilde anlatılmış.
Eleştirmenler modern bir "Habil ile Kabil hikayesi" olarak adlandırmışlar. Kitabın bir bölümünde Habil ile Kabil hikayesi yani iyi ile kötünün en kadim hikayesi derinlemesine parçalanıp analiz edilerek, insanlığın en büyük çekişmelerinden birine ışık tutmuş ki aydınlanmayı yaşadığım nokta da burası oldu zaten.
Tanrının Kabil'in hediyesini kabul etmemesi ile kabil'in "reddedilmiş çocuk" konumuna gelmesi günümüz psikanalizi açısından bakıldığında Kabil'in davranışlarını açıklamada aşırı uyumluydu.
Başımı kaldırdığımda uzun bir süre odamın tavanını izleyip dış dünyaya geçmek istemediğim ve uzun zamandır bu duyguya hasret kaldığımı farkettiğim bir kitap oldu benim için.
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20176,4bin okunma
Ateşin Psikianalizi- Gaston Bachelard
Çeviren: Aytaç Yiğit
Prometheus ateşi tanrılardan çalmış, ilahi olanı insanileştirmiştir veya insanı ateşle ilahlaştırmıştır. Ateş hâlâ babadan (tanrılardan) çalınmaktadır. Çocuk çaldığı ateş karşısında büyülenir ve insan ateş karşısında hayalin derinliklerine iner ve yaratır, yaratılır.
" ... ruhsal üretimin asıl kuvveti iradeden daha çok, hayati atılımdan daha çok imgelem'dir. Ruhsal açıdan bizi hayalimiz yaratır. Hayalimiz yaratır ve sınırlar, çünkü ruhumuzun son sınırlarını çizen hayaldir. İmgelem dorukta bir alev gibi çalışır ve hayal önceden dönüştürülmüş biçimleri dönüştürürken, Tristan Tzara'nın da gördüğü gibi, değiştirici enerjilerin sırrını rüyanın bir yaşantı denemesi olduğu dadaist bölgede, eğretileme, eğretilemesinin bölgesinde aramak gerekir."
Alev karşısındaki saygının gerçek temeli şudur: Çocuk elini ateşe yaklaştırırsa, babası parmaklarının üstüne cetveli indirir. Ateş daha yakmadan vurur.
-Hanna’yı seviyor musun?
-Tabii ki, çok seviyorum.
-Hanna’nın dünyaya gelmemesini mi, yoksa gelmesini mi isterdin?
-Dünyaya gelmemesi daha iyi olurdu.
-Neden?
-En azından böyle bağırmazdı, bağırmasına dayanamıyorum.
-Sen kendin de bağırıyorsun.
-Hanna da bağırıyor ama.
-Bağırmasına neden dayanamıyorsun?
-Çünkü çok sesli bağırıyor.
-Hiç de bağırmıyor.
-Çıplak poposuna vurunca bağırıyor.
-Vurdun mu hiç?
-Annem poposuna vurunca bağırıyor.
-Vurmasını istemiyorsun.
-Hayır…Neden, çünkü bağırarak patırtı yapıyor.
-Onun dünyaya gelmemiş olmasını istediğine göre onu sevmiyorsundur.
Hans(onaylar gibi): “Hı hı.”
-Bu yüzden, annen onu yıkarken, elini çekerse suya düşeceğini aklından geçirdin…
Hans(devamını getiriyor): “Ve öldüğünü.”
Ben: “O zaman annen yalnızca senin olurdu. Ama uslu bir çocuk böyle bir şey istemez ki.”
-‘Düşünebilir ama.’
-Bu iyi bir şey değil ama.
-Düşünürse, bu yine iyi bir şey, Profesör’e yazılabilir böylece. [Aferin küçük Hans! Bir yetişkinin bile psikanalizi bundan iyi anlamasını umamam.]
Çocuk Psikanalizi;çocuk analizindeki devrimci tavrıyla artık alanında bir klasik olarak kabul görür. Klein'ın kendi tasarladığı özel teknikleri metin içinde ayrıntılı bir şekilde sunması esere ayrıca öncülük ve özgünlük katar. Psikanaliz uğraşını çocukluğun erken dönemlerine kadar götüren Klein, sadece çocukların tedavisine katkı yapmakla kalmaz, ayrıca çocukluğun kişiliğin gelişimindeki etkisine ve yetişkinlerde görülen nevroz ve psikozlara dair yeni perspektifler açar.
Yaratıcı yazar ile oyun oynayan çocuk benzerdir. O, düşsel, dış gerçeklikten ayrı olarak duygularını ifade ettiği bir dünya yaratır. Çocuk büyüdüğünde oynamayı bırakır ya da bırakmak zorunda kalır ve fantazi kurar.
Bu fırsatla size şunu kesinlikle söyleyeyim ki, mitoloji ve masal dünyası ancak ve ancak çocuk cinselliğimi kavramakla anlaşılabilir. Bu, ruhçözümsel (psikanalitik) araştırmaların bize sağladığı bir yan kazançtır.
Benlik bedenselse, benlik-olmayan da öyledir…Benlik-olmayan, farklı özelliklere sahip farklı bir benliktir ve ben onu "birleştirici benlik" (sync- retic ego) olarak adlandırmayı öneriyorum (Bleger, 1967)