Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
424 syf.
8/10 puan verdi
İngiliz/İsveç yazarların kendi ülkelerinde geçen olayları konu alan eserlerini genelde sevmem. Diyeceksiniz niye? Alışmışız bir kere Amerikan dizilerindeki o iletişim temellerinin bizdeki benzerliğine, bunu bu türlerde yakalamam zor olduğundan sevmemem.Ama Ejderha dövmeli kız ve Son 10 saniye adlı kitap bu düşüncemi sarsan yazar/eserlerden oldu. Olayların kurgusunu ve işlenişini oldukça beğendim. Cinayetlerdeki vahşet, bunun ardındaki komplolar, iki apayrı kanattan olayların akarak bir noktada kesişmesi iyi kaleme alınmıştı. Kahramanın kadın dedektif/polis olduğu romanlarda bu tiplemenin biraz asi, azıcık yaralı, bolca öfkeli ve mümkünse diplerde yüzüp çaktırmayan olanını severim.Buradada kadın kahramanımız böyle bir tiplemeydi işte. Adı gibi son on saniyeye kadar " hah işte herşey boşa gitti gördün mü" diye söylenip durduran bir heyecan vardı. Yazarın başka eserini okumamış olmama ve bunu da sadece Oku Oku'da kargoyu bedavaya getirmek için almama rağmen yılbaşı sürprizi gibi bir kitap oldu benim için.
Son 10 Saniye
Son 10 SaniyeSimon Kernick · Olimpos Yayınları · 20121,234 okunma
Başımdan geçenleri benden daha ilginç buluyor. İçimdeki derin ve köklü karanlığın farkında değil. Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden insanları dinlemek onları anlamak için yeterli değil.
Reklam
Yalnızdım, kendi dünyama hapsolmuştum, diğerleriyle iletişim kuramıyordum; varlığımı onların varlığından ayıran, beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki.
''Birbirimizi anlayamayacağımız korkusuyla, sözcükleri gereğinden çok fazla kullanıyoruz. Konuşmamanın , iletişim kurmayı reddetme anlamına çekilmesinden, kabalık olarak görülmesinden korkuyoruz. Ayrıca çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır.''
Sayfa 35 - İletişim Yayınları
272 syf.
4/10 puan verdi
Handan - cok güzel bir Ayse Kulin serisinin berbat sonu bence... Kitabi sonuna kadar okumanin nedeni sadece ilk üc kitabini cok begenmis olmam ve aslinda sonunu merak etmemdir, ama maalesef sonu bile hüsran. Ilk basta Handan karakterinin bir hayal kisiyle iletisim kurmasi romanin bütün gercekligini kaybettiriyor. Daha sonra ise Gezi olaylarini bu kadar ele almasi ve bunu kitabin ana konularindan birtanesi haline getirmesi uymamis bu seriye. Neden bu seriye eklendi bu siyasi olay ve neden bu sekilde görüsünü bildirdi anlamis degilim, keske ayri bir kitapda ele alsaydi bu konuyu diyebiliyorum sadece... Kitabin güzel doruk noktalari maalesef cok kisa kacip birden bitiriyor, özellikle sonunda olan asil doruk nokta bicak gibi kesiliyor ve bir sene sonrasina gidip farkli bi sekilde bitiyor kitap... Yazarin kalemini cok begeniyorm ve bazi duygusal konulara - doruk noktalara degindi, özellikle iki farki zamanlarda yasayan iki benzer karakteri karsilastirmasi bu güzel konuya deginmesi (ama bence bunu hayal ürünüyle yapmamaliydi) bi sekilde okunacak hale getirmis kitabi.
Handan
HandanAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20147,2bin okunma
Zihinsel telepati; evet, insanlar aslında bu yöntemle iletişim kurmalıydılar. Telepatiyle konuşabildikleri zaman, değişik diller ve alfabeler gibi engeller söz konusu olmaz. Ne var ki ben biraz düşününce bizim dünyamızda bunun asla işlemeyeceğine karar verdim, çünkü bizler için şirketten çalmak, vergi kaçırmak, her türlü dalevereyi çevirmek sıradan olaylar halindedir. Bu dünyanın insanları asla "açık zihinli" olmaya yanaşmazlar. Saklanacak o kadar çok hile, o kadar çok kırgınlık vardır ki!
Reklam
705 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünya edebiyatında özellikle de Rus Edebiyatı'nda 19. Yüzyıl içinde "topluma uyum şağlayamayan kişi" örneklerinde şüphesiz en baş örnekler Raskolnikov ve Oblomov'dur. İki karakter de ustaca yazıldığından ötürü okurun psikolojisini değiştirmede kendi psikolojilerini okura yaşatmada da 1 numaradır diye düşünüyorum. Şuç ve Ceza hakkında ise herhangi bir yorum yapmak yersiz diye düşünüyorum sonuçta Dostoyevski ve Şuç ve Ceza. Bu zamana kadar herkes gibi bende Dünya Klasikleri okumanın anlaşılması zor olduğunu sayfalarca ağır tasvirler ile sıkılmamanın imkansız olduğunu düşünür okumaya yanaşmazdım ama her şey kötü beceriksiz çevirmenler yüzündenmiş ki onu anladım, başta İletişim Yayınları (Can Yayınları' da dahil) olmak üzere yaptıkları kaliteli tam metin çevirileri ve baskıları ile okunmayı sonuna kadar hak ediyorlar özellikle de ben dahil herkesin sürekli okuduğu piyasada kaynayan çerez niyetine okunan gerilim romanlarından sonra.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,5bin okunma
484 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zülfü Livaneli'nin Serenad'ı yakın tarihimizle ilgili birçok fikir verdi bana...Kurgu ve gerçek tarihi birleştirmesi çok güzeldi..Kitaptaki çalışan,bekar anne ve oğlu arasındaki soğuk iletişim ,çocuğuna hep hazır ve özentisiz yemekler yedirmesi beni çok üzdü..Gerçekten böyle çok aile var...Kadının iş yerinde haksızlığa uğraması da üzücü...Profesörün aşkı süperdi... Tavsiye ederim.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,2bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Edebiyat tarihine kısa ve zevkli bir gezintinin yanı sıra, yeni yetmelerin canlı dünyasına da yolculuk fırsatı sunan trajikomik bir hikaye. Bir eğitmenin nasıl olması gerektiğini anlatması açısından eğitici olan eseri, tüm öğretmenlerimize önermeyi borç bilirim. Ergenliğin güçlüğünü unutmuş yetişkinler dünyasında, erkek egemen toplumun gençleriyle başarılı bir iletişim kurmayı başaran bir öğretmenin sıra dışı hikayesi...
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Nokta Yayınları · 200326,4bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.