Eğer Jung haklıysa, tıpkı hepimizin vücutlarında aynı tür kalpler ve ciğerler olduğu gibi hepimizin ruhlarında da aynı tür ejderhalar varsa, bu bir paradoks değildir. Bundan çıkan şu: Nasıl vücutlarımızda yeni bir organ icat edemezsek, kimse de düşünerek bir arketip icat edemez. Ancak bu bir kayıp değil kazanç. Üzerinde yalnızca akıl yoluyla değil, estetik, içgüdüsel ve duygusal olarak da buluşabileceğimiz dev bir ortak alan olduğuna göre, bu, iletişim kurabileceğimiz anlamına geliyor; yabancılaşmanın insanlığın nihai durumu olmadığı anlamına geliyor.
Bilimkurguda Mit ve ArketipKitabı okudu
Belirsiz durumlarda bir şey yapma dürtüsünü hissederiz; herhangi bir şey –bir işe yarasa da yaramasa da... Sonrasında herhangi bir şey düzelmese bile kendimizi daha iyi hissederiz. Genellikle tam tersi olur. Özetle, fazlasıyla çabuk ve sık harekete geçme eğilimdeyizdir. Bu sebepten durum belirsiz olduğunda durumu daha iyi değerlendirebilene dek bir şey yapmayın, hiçbir şey yapmayın. Kendinizi zapt edin. “İnsanlığın en büyük talihsizliği odasında sakin sakin duramamasıdır” diye yazmıştı Blaise Pascal. Bunu evinin çalışma odasında yazdı.
Reklam
159 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
İnsanlığın Dirilişi kitabını okuyup, kitaptan tam mânâsı ile istifâde edebilmek için okuyucunun belli bir entelektüel birikime sahip olması gerekir diye düşünüyorum. Sezai Karakoç bu kitapta şairliğinin ötesindeki yüzünü yani asrımızın mütefekkirlerinden biri olduğunu çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Durum tespiti yapmak kolaydır ve insanlar genelde bunu yaparlar. Karakoç bunu yapmıyor, durum tespiti yapıp, bırakmıyor. Bilakis çözüm önerilerini de sunuyor. Birinci bölümde bunalımın kaynağını bize gösterirken, ikinci bölümde hâli hazırdaki mevcut durumu serdediyor. Üçüncü bölümde ise çözümü sunuyor... Ne diyor üstat? "Bunalımla değil ruhların delinmesi, yarılması, çatlaması ile karşı karşıyayız." durumun vehametini gayet beliğ bir biçimde ifade ediyor burada ve bence bu tespitinin üzerine inşa ediyor düşüncesini. Aslında kitapta, "nasıl Diriliş İnsanı oluruz?" sorusunun cevabını bulacağız en sonunda. Karakoç, tüm görüşlerine rasyonel bir temellendirme yapıyor. Ve görüyoruz ki kendisi muhteşem bir bilgi-birikime sahip. Temellendirmelerini yaparken, kullandığı argümanlar bu durumu zaten hissettiriyor. Diriliş kavramı çok güzel, insanın ruhuna işliyor. Sezai Karakoç da böyle hissetmiş olmalı ki, bu kavramı kullanmış. Dikkat buyurun; Müslümanların ya da Türklerin dirilişi dememiş; insanlığın dirilişi demiş... Bahsettiği sancıyı tüm insanlık çekiyor çünkü. Karakoç cihan-ı şumül düşünüyor. Ne diyelim? Tüm insanlığın derdi ile dertlenmek ne güzel meşreptir. Ne mutlu Karakoç gibi insanlara... Hepsinin mekânı cennet olsun.
İnsanlığın Dirilişi
İnsanlığın DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20236,8bin okunma
Özetle, fazlasıyla çabuk ve sık harekete geçme eğilimdeyizdir. Bu sebepten durum belirsiz olduğunda durumu daha iyi değerlendirebilene dek bir şey yapmayın, hiçbir şey yapmayın. Kendinizi zapt edin. “İnsanlığın en büyük talihsizliği odasında sakin sakin duramamasıdır” diye yazmıştı Blaise Pascal. Bunu evinin çalışma odasında yazdı.
Eğer tüm insanlığın korkunç dediği her şeyin sebebi, bütün ülkelerdeki sağlam iradeli bir avuç insan; o zaman bir başka bir avuç insan da bu durumu tersine çevirebilir. Bir kişi bile bu gücü reddettiğinde güç sahibi olan kişi ölmüş sayılır.
637 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
TİNSEL GELİŞİM BASAMAKLARI
Dinleyin, emekle ulaşın Tanrı'ya; her şeyin özü bunda... Ya onu bulacaksınız, ya da zavallı bir küf parçacığı gibi yok olup gideceksiniz... Emekle ulaşın ona!¹ Diriliş'te Tolstoy, Nehlüdov'la, Maslova'yla ve diğer yan karakterle, yaşamı boyunca yaşadığı Tanrı sanrısını, kiliseye karşı koyuşunu, toplumsal yapıyı ve adalet sistemini eleştirişini
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,6bin okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.