Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilinmeyen Kelimeler
Sarf: Dilbilgisi Nahiv: Cümle bilgisi Kullanımı: Babam ilk zamalarda Emsile ve Avamil gibi Arapça sarf ve nahiv kitaplarından gayrı, sonraları mektep kitaplarının dışında kitap okumanın aleyhinde idi.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
-
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Özleştiemecilik ya da Tasfiyecilik: Türk Esperantosu
Özleştiemecilik, dilimizden Arap, Acem köklerinden gelmiş bütün sözcükleri çıkararak, bunların yerine Türk kökünden doğmuş eski sözcükleriyle ya da Türkçe köklerden yeni eklerle yapılacak yeni Türk sözcüklerini koymak demekti. Bu kuramın edimli uygulamasını göstermek üzere yayımlanan kimi makaleler ve mektuplar, sağbeğenisi olan okuyucuları tiksindirmeye başladı. Halk diline geçmiş olan Arapça ve Farsça sözcükleri, Türkçeden çıkarmak, bu dili en canlı sözcüklerden, din, ahlak, felsefe terimlerinden yoksun bırakacaktı. Türkçe köklerden yeni yapılan sözcükler, dilbilgisi kurallarını karıştıracağından başka, halk için yabancı sözcüklerden daha yabancı, daha bilinmeyen olacaktı. Bu yüzden bu akım, dilimizi yalınlığa, açıklığa doğru götürecek yerde karışıklığa ve karanlığa doğru götürüyordu. Bundan başka doğal sözcükleri atarak, onların yerine yapay sözcükler koymaya çalıştığı için, gerçek bir dil yerine, yapay bir "Türk Esperantosu" oluşturuyordu. Yurdun gereksinimi ise, böyle yapma esperantoya değil, bildiği ve anladığı, alışılmış, yapay olmayan sözcüklerin bileşkesi bir anlaşma aracına idi...
Sayfa 8 - İnkılapKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet
Kelime Arapça gibi görünür ki bu tanım dilbilgisi itibariyle doğrudur ama Türkçede icat edilen bir kavram (neologos) ve kelime olduğunu belirtmek gerekir. Cumhurun Arapçada, “la gente”, “die Leute”, “people” gibi bir anlamı vardır. Onun “cumhuriyet” olarak kullanımı Osmanlıya aittir. Res publica Venedik Cumhuriyeti için “Venedik Cumhuru”, Polonya Cumhuriyeti için de “Lehistan Cumhuru” denirdi. Cumhur kelimesinin bir rejim, bir sınıflama olarak icadı Türklerindir.
Sayfa 282Kitabı okudu
.... Ama, İkdâm gazetesi çevresinde toplanan bu Türkçülerden özellikle Fuad Râif Bey’in, Türkçe’yi yalınlaştırma konusunda yanlış bir görüşü izlemesi, Türkçülük akımının değerden düşmesine yol açtı; bu yanlış görüş, “tasfiyecilik” düşüncesiydi. Tasfiyecilik, dilimizden Arap, Acem köklerinden gelmiş bütün sözcükleri çıkararak, bunların yerine Türkçe köklerden türemiş eski sözcükleri ya da Türkçe kökten yeni edatlarla yapılacak yeni Türkçe sözcükleri yerleştirmekten başka bir şey değildi. Bu kuramın uygulamasını göstermek üzere yayımlanan kimi makaleler ve mektuplar, zevk sahibi olan okurları tiksindirmeye başladı. Halk diline geçmiş olan Arapça ve Farsça sözcükleri Türkçe’den çıkarmak, bu dili en canlı sözcüklerinden, dinsel, ahlâksal, felsefî terimlerinden yoksun kılacaktı. Türkçe köklerden yeni yapılan sözcükler, dilbilgisi kurallarını alt üst edeceğinden başka, halk için yabancı sözcüklerden daha yabancı, daha bilinmezdi. Bundan dolayı, bu akım dilimizi yalınlığa, açıklığa doğru götürecek yerde, anlaşılmazlık ve karanlığa doğru götürüyordu. Bundan başka, doğal sözcükleri atarak, onların yerine yapay bir Türk Esperantosu[45] oluşturuyordu. Ülkenin ihtiyâcı ise böyle bir yapma Esperanto’ya değil, bildiği ve anladığı, alışılmış (olan) ve yapay olmayan sözcüklerin bileşiminden (oluşmuş) bir anlaşma aracına idi. İşte bundan dolayı, İkdâm’daki tasfiyecilik akımından, yarar yerine zarar (ve) ziyan doğdu.
260 syf.
8/10 puan verdi
TRAJİK BAŞARI
Geoffrey Lewis, on iki ana başlık altında topladığı Trajik Başarı- Türk Dil Reformu adlı eserinde dilimizin geçmişten günümüze süregelen sorunlarına kısa kısa değinerek daha geniş bir çerçevede Türk Dil Reformu/ Türk Dil Devrimi’ni okuruna açıklamaya çalışmıştır. Yazarın hem iyi bir dil bilimci olması hem de Türk olmaması, anlatmış olduğu konulara
Trajik Başarı : Türk Dil Reformu
Trajik Başarı : Türk Dil ReformuGeoffrey Lewis · Paradigma · 200778 okunma
"'Bi'l hakk' dediğimizde başta yer alan 'be' harfine Arapça dilbilgisi açısından baktığımızda 'mef'ulün bihi' yahut 'hal' olarak kabul edilebilir. Dilimize çevirecek olursak, 'Birine akıl veriyorsanız, verdiğiniz öğütte dürüst olun' demektir. Tavsiyenizde samimi olun; sözleriniz iğneleyici olmasın. Bana bir faydası dokunacağı için sana tavsiyede bulunmuyorum. Halledilmesi gereken işlerimden birini çözmeye faydası olur umuduyla da sana akıl vermiyorum. Sadece seni önemsediğim için yapıyorum bunu. Niyetim saf, berrak, çok içten bir şekilde konuşuyorum seninle; bunu bilmen isterim."
Reklam
"HADÎSLERİ HEVÂYA ARZETMEK!.. -1"
“Kur’ân’a gitmek”, “Kur’ân’dan ilham almak” , “Kur’ân’ı yeniden anlamak” … Bunlar gibi dışı süslü ama içi boş söylemleri son yıllarda sıkça duyar olduk, lakin bugüne dek bu söylemler ile eylemlerin birbirine denk düştüğünü görebilmek ne mümkün. Modern zamanlarda, bazı kimseler “Kur’ân’ın Ruhu” , “Kur’ân’ın süzgeci” gibi sloganlarla ve farklı
"HADÎSLERİ HEVÂYA ARZETMEK!.. -2"
Meşhur Fransız Müsteşriklerinden biri olan Louis Massignon “Oryantalizm” adlı kitabında diyor ki; "Onların her şeylerini tahrib ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık: hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için olgun hâle geldiler."[Oryantalizm,8] İçinde bulunduğumuz modern zamanlar, hakk ile
Şemsettin Sami Fraseri
Sabah gazetesi 1875 yılında bir Rum yayımcısı olan Papadopulos tarafından kurulmuş, 1922 yılına kadar aralıksız devam etmişti. Gazete, Sultan II. Abdülhamid devrinin ikinci yarısında 12.000 tiraja ulaşmıştı60. Gazetenin yayın müdürlüğü önce Şemseddin Sami’ye verilmiş, Şemseddin Sami ayrıldıktan sonra da gazete ile yakından meşgul
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.