Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
304 syf.
·
Puan vermedi
Kadının,kadın erkek ilişkisinin,aşkın, cinselliği arzulayıp yahut yaşayan karakterlerin olduğu Seviye Talip, Son Eseri,Handan yazarın diğer romanlarıdır.Bireye yönelir.Yaşanan ya da yaşanamayan aşklar,tutkular vardır.Kalp Ağrısı da yazarın bu tarzda yazdığı romanlarındandır ve bu tarzda yazdığı romanların sonuncusudur.Bu romandan sonra
Kalp Ağrısı
Kalp AğrısıHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20232,283 okunma
358 syf.
5/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Baz ve Kevok'un hikayesi
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
'un okuduğum ilk kitabı. Giriş olarak iyi. Kitap 18 bölümden oluşuyor. Ölüm ile başlıyor ve ölüm ile bitiyor. Kitabın baş kahramanı Baz ve uğruna bütün hayatını feda Kevok'un kısa bir süreliğine birleşmelerinden sonra ölüm ile sonuçlanan bir aşk hikayesini anlatıyor. Tâbi bu aşkın oluşumu sırasında cereyan eden birçok olay oluyor. Evlerinden,yaşadığı yerlerden,köyünden kavulmuş insanların hayatlarına da bir perde aralıyor yazar. Kitaplarda en sevdiğim şey betimlemedir. Yazar bu işi o kadar iyi yapıyor ki inanın mesela dereyi mi anlatıyor o derenin sesini duyabiliyorum. Romanın başka bir yüzü de -benimde anlam veremediğim- kadınların cinsel bir objeymiş gibi lanse edilmesi. "Kadınla beraber oldular." Demek yerine "kadının şuyu böyle buyu böyle şeye çağırıyor vs." Yani kadının ziynetlerini çok açık bir dille yazıya döküyor yazar. Bazen olay ne anlayamıyor insan. Kitapta kadın lafı geçtimi yazar çok uzatıyor.Hatta yazar ilk 100/120 sayfaya yakın Baz'ın kadınlarını anlatıyor. Şimdi bazıları diyecek "hayatın gerçeklerini büyük bir çıplaklıkla anlatmak lazım" ben bu görüşü reddediyorum. Yazar toplumunu yansıtmalı toplumu için yazmalı. Sırf birilerinin yanında yer almak veya dikkat çekmek için etik değerlerinden uzaklaşmamalı. Bu abes bir iştir. Tâbi bu kendi yorumum. Harici bir kavgada var roman da Büyük Ülke ve Dağların Ülkesi kavgası haklılık payını yazar okuyucuya bırakıyor. Ve bu kavgaya verilen,yetim öksüz şahin bakışlı komutan Baz'ın hayatı. Bu hayatın bu kavganın ne kadar kolay harcanabileceğini geç bir zamanda öğrenmesi ve ölüm. Hayırlı okumalar.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi KaranlıkMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20209,5bin okunma
Reklam
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Demet Aşkın yazdı... EFELYA & ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ YA DA FERHAT İLE ELİF... "vakit çiy demi adını fısıldıyor gecenin dudakları neredesin..." Yazar ve şair Mehmet Binboğa'nın ilk romanı olan Efelya'yı bir gecede bitirmiştim. Efelya'da hikâye; Erzurum- Eskişehir, Italya
144 syf.
·
Puan vermedi
ilk defa diğer okuduğum kitaplarına göre farklı bir hayat hikayesini ele almış . Babası tarafından dini eğitimden uzak , her istediği yapılan bir kız olarak yetişen Buse, Enes adındaki dinine bağlı genç bir hocaya aşık olur . Bu olaylar başörtü yasağının olduğu , dini faaliyetlerin yasaklandığı bir dönemde gerçekleştiği için Enes hocanın yaşadığı
Kapına Geldim
Kapına GeldimHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 2020267 okunma
276 syf.
5/10 puan verdi
Birbirini seven bütün Ayşe ve Kemal’ler
Günaydınlar sevgili kitap severler Bugün sizlerle #aşktutkuvebiröğretmen kitabından bahsedeceğim. Benim babaannemin adı Ayşe’ydi. Dedemin adı da Kemal. Birbirlerini büyük bir aşkla severlerdi. Bu kitapta da sevdalılarımızın adı Ayşe ile Kemal. Bu aşk öyküsüne daha ilk baştan vurulmamın nedeni de Ayşe ile Kemal’dir Sevgili yazarımızın imzalı yolladığı bu ilk kitabını büyük merakla okudum. İlk eser için oldukça akıcı bir anlatım ve kuvvetli bir hikaye ile edebiyat dünyasına giriş yapmış. Sonraki eserlerini de okumayı çok isterim. Kitabımıza gelecek olursak; Kemal öğretmen 1970’lerde tarih öğretmeni olarak Kemalpaşa’ya atanır. Otobüsten indiği anda gördüğü güzeller güzeli Ayşe’ye sevdalanır. Aşık olduğu kız, öğrencilerinden birinin ablası çıkar. Ama Ayşe nişanlıdır. Ayşe de Kemal’e karşı boş değildir. İki sevdalı sonunda kaçmaya karar verir. Aşkın önünde kim durabilir? Bu kaçış bir aşk zaferine çıkacak mı? Sonunda aşk kazanacak mı? Tüm bu soruların cevabı kitabımızda saklı. Öğretmen Kemal’in aşkını ve bir dönemi okuduğumuz kitapta bazı yerlerde uzun cümleler okuma adına beni zorladı. Ama o Anadolu havası içimi sıcacık yaptı. Bir de kitabın kahramanı Kemal’in kadınlar hakkındaki söylemleri beni rahatsız etti. Bir eğitmen olarak bence yakışıksız kalmış. Kitapta olmasa daha iyi olurmuş. Yöre şivelerinin kullanımı, tatlı bir hava katmış kitaba, ben sevdim. Yazarımızın kalemine sağlık. Keyifli okumalar dilerim.
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Yılmaz Arıbaş
Yılmaz Arıbaş
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tutku Aşk ve Bir ÖğretmenYılmaz Arıbaş · Sokak Kitapları Yayınları · 202129 okunma
Reklam
188 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Romanın kahramanı Santiago, hayatını And Dağları’nda keçi çobanlığı yaparak kazanıyor. Ancak, hayatındaki gerçek amacını ve değerlerini keşfetmek için yola çıkması gerekiyor. Santiago'nun hikayesi, gerçek hayatta herkesin karşılaştığı zorluklar ve engellerle dolu. Ancak, bu zorluklar onun hayatını ve kendisini keşfetmesine yardımcı oluyor. Santiago, yolculuğu boyunca kendisini, hayatı ve evreni anlamaya çalışıyor. Santiago'nun yolculuğu, herkesin hayatındaki amacını ve değerini bulması için ilham veriyor. Romanın felsefi fikirleri ve duygusal derinliği, okuyucuları derinden etkiliyor ve birçok kişinin hayatında bir dönüm noktası oluyor. Coelho, okuyucularına, içsel huzur, mutluluk ve tatminin, gerçek hayatta en önemli şeyler olduğunu hatırlatıyor. “Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz anda ibarettir ve sadece budur.“ "Biraz şikayet edecek olursam, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar." “Hiçbir şey söyleme, insan sevdiği için sever. Aşk’ın hiçbir gerekçesi yoktur. “
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207bin okunma
·
Puan vermedi
Merhabalar Bugün sizlere @hamdiakyol_ kaleminden @kapiyayinlari yayınlarından yayınlanan #günyıldızı serinin ikinci kitabını ile geldim. “Sevdiğini daha yüce bir sevgi için kendini feda etmek gerekir bazen!“ Kurt Gölgesi kitabından tanıdığımız Rüstem ile Yıldız Baba ile görevlerini tamamlayıp Bulgaristan’dan Türkiye’ye dönüş yaptılar. Bu
Gün Yıldızı
Gün YıldızıHamdi Akyol · Kapı Yayınları · 036 okunma
88 syf.
7/10 puan verdi
Hayatı yaşamaya dair sezgileri olmayan biri Aziz Bey. Uzaklardaki bi kadının “gel” demesinin içtenlikli bir “gel” olup olmadığını anlayamadı, göklere çıkarıldığı meyhanede artık havanın başka yönden estiğini bilemedi. Hayatı yaşamak da bir yetenektir ya, Aziz Bey tatlı canım isterse öyle yaşarım diye diretti. Kaybetmenin, hayal kırıklıklarının kahramanı Aziz Bey. Bunu kendisinin kocaman yaşamında yalnızca bir kez , şu söz ile fark etti : “beni sevdiğine pişman oldu mu?” Oysa artık, tüm hayatı boyunca ona aşık olmasına beklemiş “Vuslat” gitmişti. Yalnızlık insanın aklını başına getirir diye biliriz… Bu sefer yanıldık. Yaşamın akışına , aşkın sıcaklığına, dostluğun iyileştirici haline direnen bir adama biz üzülebildik mi? Bilmiyorum. Empati kuramadığım nadir karakterlerden Aziz Bey. Böyleleri de var diye hatırlamak için.
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,4bin okunma
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hepimiz palyaço değil miyiz
Böll’ün bu romanının kahramanı bir palyaço, bir pantomimcidir. Marie adında genç bir kızı sever. Birlikte evlerini ve yaşadıkları kenti terk ederler. Genç adam aralarındaki bağı resmî ve dini nikâhla perçinlemeyi gereksiz bulur. Fakat genç kız Katolik’tir ve “cemaatin” baskısından kurtulamayıp Katolik bir erkekle evlenir. Sevgilisi kendisini terk ettiğinde palyaço yıkılır, sanatı biter. Palyaçonun Marie’yle yaşadıklarını anlatması, yitirdiklerini tekrar kazanmak için giriştiği ümitsiz bir çabadır. Palyaço bütün acılarını, arzularını ve umutlarını donuk beyaz makyajlı yüzünün arkasına gizler. Hareketleri ve sözleriyle acı gerçekleri söyler; günlük hayatın acımasızlıklarını, boş kurallarını, insani olmayan yanlarını herkes bilsin ister. Böll de palyaçonun maskesi ardında en sarsıcı gerçekleri dile getirir. Katoliklere ve bütün Hıristiyanlara karşıdır. Aşkın gerçekleri ile Katolik toplumun ahlak anlayışı arasındaki çelişkiyi çarpıcı bir biçimde ortaya koyar. Bizlerde zaten toplumun bize biçtiği rolleri oynayan palyaço değil miyiz özgünlüğü orijinalliği öteleyerek robotlaşan standartlaşan ve en önemlisi kendi olamayan insanlara dönmüyor muyuz. O zaman sahte kimliklerimizle herkese sahte mutluluklar
Palyaço
PalyaçoHeinrich Böll · Can Yayınları · 20191,511 okunma
Yaşam boyu kaleme aldığı yazıların çoğu gibi, aşkla ilgiliydi piyes. Ve yaşamında ne olmuşsa, yazılarında da o olmuştu: Aşk yürümemişti. Aşk kibarlık yaratabiliyor ya da yaratamıyor, kendini beğenmişlik duygusunu tatmin ediyor ya da etmiyor, cildi temizliyor ya da temizleyemiyordu; ama şu kesindi: Mutluluğa götürmüyordu aşk; hep bir duygu ya da niyet eşitsizliği söz konusuydu. Aşkın doğası buydu. Hiç kuşku yok ki, en derin heyecanlara yol açması, onu baharın ıhlamur çiçekleri kadar taze kılması ve işkence çarkına gerilmiş bir hain gibi acı çektirmesi anlamında "yürümüştü" aşk. Ona, beklentilerin insanı yutan çılgınlığını, başarısızlığın perişanlığını, pişmanlıkların sızlanmalarını ve anıların budalaca hoşnutluğunu öğretmişti. Aşkı iyi tanıyordu. Kendini de iyi tanıyordu. Otuz yıl önce, kahramanı Rakitin'in ağzından aşk konusunda vardığı sonuçları okur kitlesine şöyle aktarmıştı: "Bence Aleksey Nikolayeviç, mutlu olsun mutsuz olsun her aşk, kendinizi ona tümüyle verdiğinizde, gerçek bir felakettir."
520 syf.
·
Puan vermedi
Orhan Pamuk'un "Masumiyet Müzesi" adlı kitabı, modern Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Bu roman, bir aşk hikayesi etrafında şekillenen derin bir karakter çalışması sunar. İstanbul'un karmaşık yapısını, tarihsel derinliğini ve insan psikolojisinin karmaşıklığını ustalıkla işleyen Pamuk, okuyucuları farklı bir dünya yolculuğuna çıkarır. Kitap, Orhan Bey'in hayatını ve duygusal iniş çıkışlarını anlatan bir otobiyografi niteliği taşır. Romanın kahramanı Kemal'in, aşkıyla birlikte yaşadığı duygusal sancılar, aşk acısı ve toplumsal beklentilerle çatışması, eserin temel temasını oluşturur. Pamuk, aşkın yanı sıra aidiyet, kimlik arayışı ve geçmişle hesaplaşma gibi evrensel konuları da ustalıkla işler. Yazarın anlatımı akıcı ve sürükleyicidir. Okuyucuyu İstanbul'un sokaklarına, karakterlerin zihin dünyalarına ve Türkiye'nin tarihî dokusuna sürükler. Anlatılanlar sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal değişimlerin ve bireyin içsel yolculuğunun bir yansımasıdır. "Masumiyet Müzesi", Orhan Pamuk'un edebi ustalığını ve derinlikli anlatımını en iyi şekilde sergilediği eserlerden biridir. Kitap, okuyucuya hem duygusal hem de düşünsel bir deneyim sunar. İstanbul'un büyüleyici atmosferi, karakterlerin derinlikli portreleri ve zamanın izlerini taşıyan mekanlar, kitabı unutulmaz kılar. Bu nedenle, edebiyat tutkunlarının kesinlikle keşfetmesi gereken bir başyapıttır.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,3bin okunma
Hemen her sabah gazeteyi açınca okuduğumuz klişe havadislerden biri: " Filan mahallede, filanın kızı, şu yaşta filan hanım, sevdiği gençle, şu veya bu sebepten evlenemediği için, eline geçirdiği bir şişe tentürdiyotu içmiş, veyahut kendinj civar bir bostanın kuyusuna atmış. Zamanında yetişilemediğinden vs.. Aşkın zedelediği bin türlü talihsizler içinde en çok bu hiçe giden kurbanlara acımalı. Zira bu zavallılar bilmiyorlar ki birbiriyle evlenmemesi lazım gelenler varsa onlarda yalnız sevişenlerdir. Üstadım Gourmont'un dediği gibi aşk ile evliliği karıştırmamalı. Aşk yabani bir hayvandır . Kanunlar dışında, isyan ve ihtilal dağlarında yaşar. Ancak gece, karanlıklar basınca, gizli yollardan şehre girer ve bahçelerin tarhını, ağaçlı caddelerin kanepelerini alt üst eder. Ibadethanelerde her gün lanetlenen aşktır. Hükümetler, polis ve jandarmayı ona karşı silahlandırır. Halbuki evlilik, bir şehir müessesesi, bir emniyet tertibatıdır. At cambazhanelerinde musiki çalan ve fokstrot oynayan, dişi sökülmüş, tırnakları eğelenmiş, zararsız arslan, orman canavarına göre ne ise, aşka kıyasla da evlilik odur. Aşk geçici, evlilik ise daimidir. Evliliği aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür . En eski edebiyattan en yenisine kadar, her dilde, şiir konusu zevce değil sevgilidir, hayaller ve semboller, hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı zevce ve konusu evlilik olan hikayeden daha tatsız ne olabilir?
1.190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.