Eski şarkılar konuştu önce
Affedilmeyi dilediler tüm suçlamalardan
Yarın olmamış, hiç yaşanmamış gibi
Küçük kıyafetleriyle dokunulmazlık istediler
Yeterince çektimemişler gibi insanlara
Birlikte ama yalnız kalanlar girdi sonra söze
Beni bu kadar seven bir adama
Bu kadar seven bir kadına beni
Rastlamadım demek istediler, diyemediler
Aşk bulacak
Hayvan Hükümranlığı, Fransız yazar Jean-Baptiste Del Amo’nun Türkçede yayımlanmış ilk kitabı. Hükümranlık, egemenlik anlamına gelen bir kelime. Bu romanda hükümran olan gerçekten hayvanlar mı, yoksa insanlar mı asıl soru bu. Başta insan hükümranlığı söz konusuyken romanın sonlarına doğru durum sanki tam tersine dönüyor. Romanın çok çarpıcı, sert
✍️1984 ve Hayvan Çiftliği gibi iki kült romanın yanında dünya edebiyatına pek çok eser bırakan, distopya türünün en önemli temsilcilerinden George Orwell’ın (25 Haziran 1903 – 21 Ocak 1950) hayatındaki bazı dönüm noktalarına kısaca göz atalım… 🔎
1- George Orwell, gerçek adıyla Eric Arthur Blair, 25 Haziran 1903'te İngiliz sömürgesi
''... 'Sen de bana neden diye sorabilirsin,' diye tekrarladı Park.
'Öyle mi?' Eleanor burnunu çekti.
'Öyle.'
'Pekala.' Bakışlarını pikabın döner tablasına çevirdi ve boyalı, akrilik kapaktaki yansımasına baktı. Şişman yüzlü bir hayaleti andırıyordu. Gözlerini kapadı.
'Benden neden hoşlanıyorsun?'
...
Eleanor ondan kendisine bile açıklayamadığı bir şeyi açıklamasını istemişti.
'Senden hoşlanmıyorum,' dedi. 'Sana ihtiyacım var.' ''
Yazarın Sadako ve Kâğıttan Bin Turna Kuşu adlı eserini önceden okumuştum. Bu eserini de merak edip aldım.. Çocuklara umudu fısıldadığı için bu kitabı da değerli buldum.
Not: Kitabın özeti yer almaktadır. Lütfen kitabı okumayanlar devam etmesin.
1945 yılında Japonya'nın Nagazaki şehrine atom bombası atıldığında Mieko'nun hayatı da altüst olur.
Hat yapmayı çok seven Mieko, elinden yaralanmıştır. Artık elleri fırçayı kavrayamaz.
Mieko bu olaydan sonra içine kapanır.
Beşinci hazinesini yitirdiğini düşünmektedir.
Beşinci hazinesi öğretmeninin söylediği "kalbindeki güzelliktir." Diğer dört hazinesi ise mürekkep taşı, mürekkep çubuğu, fırça ve pirinç kağıdı rulosudur.
Ailesi Mieko'yu büyükannesi ve büyükbabasının yanına gönderdiğinde Mieko'nun kalbi de elleri gibi yaralıdır. Savaş travmasının etkisi altındadır.
Okulun ilk günü arkadaşları elleriyle alay eder. Mieko'nun içsel çatışmalarına dışsal çatışmalar da eklenince okula bir süre ara verir.
Yoşi adındaki bir kızın arkadaşlığı sayesinde hem okula geri döner hem de yaşama.
Ayrıca yavaş yavaş iyileşen elleri de cesaretlenir ve
Mieko okuldaki hat sanatı yarışmasına katılmaya karar verir. Onun adımlar atmasını sağlayan arkadaşlıktır. Hepimizin yaşama daha güçlü tutunması için iyi insanların varlığına ve desteğine gereksinimi var.
Umarım insanın karşısına insan çıkar.
İyi okumalar.
Rüya gibiydi.Sanki onun hikayesini yazmak için doğmuştum, der Coerr.
Katlanmış turnalar her yerdedir, Sadako'nun Hiroşima Barış Parkındaki heykelinin dibinden ise hiç eksik olmazlar.
İnsanlığın icat ettiği ve kullandığı en yıkıcı silah: Atom bombası.
Albert Einstein II. Dünya Savaşı henüz başlamadan önce atomun parçalanmasının çok ciddi sorunlar doğuracak büyük ve yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu konusunda tüm insanlığı uyarmıştı.
Ama insanlık
Albert Einstein'ın bu uyarısına kulak asmadı.
7 Aralık 1941. II. Dünya Savaşı henüz devam
Friedrich (Christian) Aly (Ali) (13 Nisan 1692)
Şimdiye dek bahsi geçen çok sayıdaki yaşam hikâyesi arasında, belki de en tanınmış olanlarından birisi, General Barfus tarafından Budin’den 1686’da ganimet olarak getirilen, Sophie Charlotte'nin özel oda hizmetlisi olan ve vaftizle birlikte Friedrich Christian Aly adını alan savaş esiridir. Esir
12 yaşındaki küçük Sadako okulun en hızlı kızıdır. Öyle ki birçok yarış kazanmıştır. Günün birinde yine bu yarışlardan sonra başı döner ve bayılır. Gözlerini hastanede açan Sadako lösemi hastası olduğunu öğrenir. Onun için hayatta yapacağı tek şey vardır artık. 1000 adet turna yapmak.
Umudun asla yitirilmemesini anlatan bu kısa kitap gerçekten harika.
Kitabı bir günde okudum bitirdim. Bende değişik duygular oluşturdu. Özellikle her kötülükten bir iyilik bulmaya çalışma oyunu hayli düşündürdü beni. Aslında Pollyanna bu konuda haksız sayılmazdı. Çünkü üzerine düşününce gerçekten de başa gelen her fenalığı sadeleştirip kendimize yararlı hale getirebilirdik. Böylece vara yoğa üzülmez pek çok kötü