Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
6 Mayıs 1961'de günlük yürüyüşlerini yapamayacak kadar güçsüz olan Jung, köy yollarında yaptığı bir araba gezisiyle çok sevdiği kırlara veda etti. 3 ayrı düğün alayı, arabanın ilerlemesini durdurdu. Jung bu eşzamanlılığın yaklaşmakta olan ölümle evliliğinin ilanı olduğunu düşündü.
Sayfa 287Kitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Reklam
Ah, ne ağır, ne sıkıntılı ve ne kadar kaba idi bu düğün! Mutlaka, Avrupa'da, bir cenaze alayı bundan daha ferahlıdır.
Ne Şark'a ne Garb'a ne falana, feşmekâna bağlıyım; bize bağlıyım. Hayata, yani ölmeyen bir şeye bağlıyım. Ölümün eşiğindeyiz. Fakat sokağa çıkıp halkın içine karışınca ölüm peşimi bırakıyor sanıyorum. Kesif yaşanmış hayatın içinde fani ömür siliniyor, başka bir şey oluyor. Bilmem anlatabildim mi? Bir cami, bir kahve, bir pazar yeri, köprü başı, bir düğün alayı, hele, her cinsinden musiki beni ölümden kurtarıyor gibi geliyor bana...
Sayfa 100
Çünkü öyle istedi, Yas yerine neşe....Düğün alayı gibi bir cenaze...
Sayfa 369 - Aziz-KonyaKitabı okudu
Osmanlılar anıt yapmışlar, fakat şehircilik yapmamışlardı. İstanbul so- kaklarının, en zengin saltanat devrinde dahi, bir düğün alayı geçemeyecek darlıkta olduğu için padişah fermanı ile cumbaların yıktırıldığını tarihlerde okuruz. Kanuni devrinde İstanbul'a gelen bir elçi, burası sokağa çıkabilecek bir şehir olmadığı için bütün vaktini evinde geçirdiğini yazar. Bizim dostumuz, ordularımızın zaferine dua ederek İstanbul'da oturan bir genç Macar, Tarab- ya'dan Boğaziçi'ne baktığı vakit, burası bir başka milletin elinde olsa cennete döneceğini söyler.
Sayfa 417 - Pozitif Yayınevi, İkinci Baskı: Temmuz 2023
Reklam
Bir utanç perdesi, yaşamaktan Acısı topuklara vuran bir yutkunma Bir gelecek vaadi canımızda halkalanan Gövdemizde onurlu bir yalnızlık Al yeşil bir tevazu kalbimizde Ölülerimizden bir düğün alayı Öldüreni anlamaya varan bir ceza Ağzımızda şiirlerden bir gönül Bir yaşama gücü yaramızdan: "Biz kırıldık, daha da kırılırız Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza"
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Benim de öyle bir çiçekli tacım vardı, ben hayattayim o öldü.
Fakat hayat mucizeleri sevse de, gerçek mucizeler konusunda cimri davranır: O tarihlerde Lyon'da her gün yaşanan bir durumdu bu. Hükümlü alayı bir köprüden geçirilip Brotteaux'nun balçık tarlalarına götürüldü, orada onları on iki Peloton birliği bekliyordu. Her bir hükümlüye üç tüfek namlusu doğrultulmuştu. Hükümlüler yan yana siraya dizildiler: Tek bir salvo atışıyla hepsi yere indirildi. Sonrasında askerler bedenlerinden henüz kanlar akan ölüleri Rhône Irmağı'na attılar; ırmağın hızlı akıntısı kimsenin tanımadığı bu insanların yüzlerini ve yazgılarını bir anda yuttu. Sadece çiçeklerden yapılmış tacı sulara gömülen gelinin başından kolayca ayrıldı, dalgaların üzerinde bir süre anlamsız ve tuhaf bir halde sürüklendi. Sonunda o da kayboldu, onunla birlikte ölümün dudaklarından kurtulmuş ve hatırlanmaya değer aşk gecesinin hatırası da sonsuzluğun içinde kaybolup gitti.
İçimden gidenler oldu. Gidiyorlar, kâh bir düğün halayı, kâh bir cenaze alayı güle güle, öle öle gidiyorlar.
163 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.