Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir...
"Duvarlarının görünmeyen bölümleri, görünenlere oranla daha iyi yıkanmış, daha iyi boyanmış bu beyaz, temiz ve gözalıcı evde mutlu bir ölümlü oturuyordu."
Reklam
"Bir o elleri bomboş kalmış ve farkına bile varmadan her yıl gücünün kuvvetinin bir kısmı gözle görünmeyen bir menfezden çıkıp gitmişti. Birkaç mutsuz hatıra, bir iki rezillik ve boşuna çırpınmadan başka bir şey kalmamıştı geriye. Sadece kendi leşini o delikten bu deliğe sürüklemişti ve şimdi daha güzel günler beklentisinde değildi. "
Yaralarımız ışığın girdiği yerdir... der Mevlana
Sayfa 37
Aşk bazen de fedakarlık değil midir? O mutlu olsun diye kendini harap etmek değil midir aşk?
Sayfa 34
Ama geçmişimizi olduğu gibi bugüne taşırsak bugünü ve geleceği yaşama şansımız kalır mı?
Reklam
“Onca yıl boyunca çevremde görünmeyen ancak oldukça hissedilir biçimde daralan öyle bir çember vardı ki bir yerlerde hakkında başka bir karar verildigini kabul etmem güç olmuştu, geçidin önünde hep kapalı durumda tutulan bariyer kalkıyor, son zamanlara kadar çalmayı bile cesaret edemediğimiz kapı kendiliğinden açılıyordu, artık istediğim zaman içeri girebilecektim.
Arzuladıklarınızı size veren, insanlar değil. Böyle yanlış bir inanca kapılırsanız, dış dünyayı ve insanları kaynak olarak görür ve yokluğu yaşarsınız. Evren, Yüce Akıl, Tanrı, Sonsuz Zeka, ya da başka türlü nasıl tanımlıyorsanız tanımlayın gerçek kaynak görünmeyen alandadır. Herhangi bir şey elde ettiğiniz her zaman, bunu çekim yasası aracılığıyla ve Evrensel Arzla uyum içinde, onlarla aynı frekansta olarak kendinize çektiğinizi unutmayın.
Öğretmen ayakta duruyor, gösterme sopasının ucunu haritada görünmeyen bir noktada tutuyordu. Öğrencilerin hiçbiri bakmadı o noktaya. Oysa oradan bir makineli tüfek daha ateş açmış, onu biçmiş, yamaçtan aşağı ağır ağır yuvarlamıştı. Öğretmenin akan kanı, mavi-yeşil-kahverengi haritanın üzerine yayılıyordu. Hiçbiri görmüyordu bunu.
Kan ve ihtişamın ironisi.. Yokoluş bilinci, hiç oluş bilinci, piç oluş bilinci.. İşte bunlar bilinçsizliğin hoşgörüsünün sanatıdır. Birdenbire yaratıyoruz ve birdenbire nereden geldikleri anlaşılamayan atlılar korkunç naralarıyla ve kahkahalarıyla, tesadüfleri ve uzaylarıyla ellerindeki palaları boşlukta duran ve görünmeyen yaratıklara savurarak kıra girerler. Bir soykırımın, katliamın senfonisidir bu..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.