Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hatırlamak istemediği yaşam parçalarını yok saymak için bir kaçış yolu muydu unutmak?
Sayfa 324Kitabı okudu
"Yeryüzünde bir kaçış umudu var. O da ölüm, ölüm! Fakat burada ölüm de yok. Bizler mahkumuz; duyuyor musun? Kör bir iradeye mahkumuz. Günlerce, aylarca, yıllarca bir köşede burada ölüm de yok. Bizler mahkumuz; duyuyor musun? Kör bir iradeye mahkumuz. Günlerce, aylarca, yıllarca bir köşede büzüşüp kaldığın, yazın uzun günlerinde, sonbaharın yağmurlu ve kasvetli günlerinde, dolu, güneş, kar, tipi altında kendi cesedinin parça parça çözüldüğünü, akbabaların senin cesedin için dolaştıklarını görürsen, o zaman hatırlarsın sözlerimi."
Reklam
"İpucu başından beri oradaydı; oyunun başından itibaren. Hamlet şöyle der; Görünen mi dediniz? Olan deyiniz sayın bayan. Görünen yok benim için, olan var. Şunu bir düşünün. Danimarka çürüyüp kokuşmuş. Herkesin Hamletin babası için yas tutması gerekiyor. Annesi özellikle yasta olması gereken kişi. Hamlet'in kral olması gerek. Bunun yerine
"İnsanın şu hayatta satmadığı ne vardır? Kaçış yok evlat, her nefes yeni bir nefes almak için satılır. Kim bilebilir ki son kaç nefestir geriye kalan?"
Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde. Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok.
352 syf.
8/10 puan verdi
"Gittin...Bir yemin kaldı aramızda ; yarısı senin yarısı benim …" Keskinli bir bey oğluyla Rum kızının aşkını anlatır bu kitap. Öylesine narin , acıklı ki hikayeleri her harfte içim acıyor. Keskinli bir bey oğlu Tacettin.Yakışıklı , boylu boslu , gücü kuvveti yerinde.O zamanlar Keskin de , Kırşehir in bir ilçesi , Rumlarla Türkler aynı
Hasret
HasretCanan Tan · Doğan Kitap · 20197,3bin okunma
Reklam
"Hakikaten buradaki hayat,asıl kapının dışında bir hayattı. Ve onu yaşayanlar, o şekilde, yani hiç içeriye girmeyi düşünmeden, yahut da bir ayakları daima eşikte, yaşıyorlardı. Hiçbir mesele yoktu ki eninde sonunda bir kaçış, bir kurtulma vesilesi olmasın! Neden kaçarlardı, niçin kaçarlardı? Hiçbir mukavemetleri yok muydu? Yoksa hakikaten herşeye yabancı, her şeye kayıtsız mıydılar? Hayır, burada her şey biraz afyon, biraz uyku ilacıydı."
Neşemizi artıran, hayatımızı renklendiren bu özel günlerde çocukluğumuzda geçirdiğimiz bayramlara özlem duyar ve yeniden çocuk olmak isteriz. Büyüdükçe çocukluğun getirdiği saflık ve masumiyeti kaybeder, önyargılar edinir, ayrımcılığı, ırksal, dinsel ve toplumsal hoşgörüsüzlüğü öğrenir, sevginin gücünden uzaklaşırız. Bu yüzden bayram, büyükler için acı veren gerçeklerden kaçış olarak yaşanırken sadece çocuklar tarafından coşkuyla kutlanır. Gelin 1000kitap Ailesi olarak bu bayramı kalplerimizi yumuşatarak, önyargılarımızı kırarak, sevgi, dostluk, barış, birlik ve beraberlik içinde geçirelim. Bayramın tadını sevdiklerimiz ve 1000kitap ile çıkaralım. Sevginin mutlak gücüne olan inancımızın ve kitaplara olan güvenimizin artacağı, çocukça coşkular ile dolu güzel bir bayram olsun. “Sevgi enerjisi, Evren’in tutkalıdır ve yok edilemez.” Sevgiyle kalın…
sanırım herkes sizin gibi düşündüğü için icat etmişler bu giyotin denilen aleti. Oysa ben o sırada ne düşünüyordum biliyor musunuz: ya daha kötüyse böylesi?Yani ölümün çabukluğu daha fazla acı veriyorsa? Gülünç bulabilirsiniz bu düşüncemi, vahşice de bulabilirsiniz, ama işte . . . şöyle etraflıca düşünecek olursanız insanın aklına böyle
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.