PISA araştırmasının gösterdiği bazı gerçekler var. Mesela bizim çocuklarımız başka ülkelerin çocuklarından daha fazla ders çalışıyorlar. Buna karşılık başarıları onlardan çok geride kalıyor. Bunun bir nedeni bir sonraki aşamadaki sınavı esas alıp ona göre çalışmaları olabilir.
Yani öğrenmek, analizde kullanmak amaçlı çalışmak yerine sadece ezberliyorlar. Öyle olunca akıl yürütmeye dayalı soruları çözemiyorlar.
En başarılı çocuklar hoşgörü ve özgürlüğün en yaygın olduğu Ege ve Marmara'dan ve Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ile Anadolu Fen Liseleri'nden çıkıyor. Demek ki model olarak bu bölgeleri ve bu okulları esas alıp sistemleri ona göre biçimlendirmemiz gerekiyor.
Eğitim sistemimizde öğrenme eksikliği kadar öğretememe sorunu olduğu anlaşılıyor. Öğretmenlerimizi yetiştirmek için gereken çabayı göstermediğimiz çok basit bir karşılaştırmayla ortaya çıkıyor.
Bu gerçekler karşısında biz ne yapıyoruz? Fen liselerini arttıracak yerde İmam Hatip liselerini arttırıyoruz, okullara Analitik gözlemleme yeteneğini geliştirecek laboratuvarlar kuracak yerde mescit açıyoruz, öğretmenlerimizi gelişim programlarına gönderecek yerde siyasal toplantılara yolluyoruz.
Böyle devam edersek buluş yapan kuşaklar yetiştiremeyiz. Buluş yapan kuşaklar yetiştiremezsek buluş yapanların taşeronu olmaya devam ederiz. Öyle olunca da orta gelir tuzağından çıkamayız.
Ben kendi Sosyolojik okuma geçmişimi ikiye ayırıyorum: Bauman öncesi ve Bauman sonrası...
Bauman öncesi dönemde akademik kavramlar arasına sıkışmış, gündelik deneyimlerle sosyolojinin savunduğu görüşleri bir türlü birleştiremiyordum. Sorunun benden kaynaklı olduğunu düşünüyor ve bir yetersizlik duygusuna kapılıyordum. Sosyoloji disiplinine özel
Hesse etkinliğinden önce Hesse’yi yakından tanımak istedim. Kitaptan öğrendiklerimi notlar alarak yazmaya çalıştım. Mış, miş’li rivayet zamanıyla kullanmak istemedim yazının okunabilirliğini daha da karmaşıklandırmamak adına. Anlayabildiğim kadarı ile özet şeklinde aktarmalı bir yazı oldu . Değinmediğim bir çok şeyle birlikte genel olarak böyle
Geldik bir parçanın daha sonuna :) Hayatımda ilk defa bu denli hacimli bir kitap okudum, daha önce lise yıllarında ilk hacimli olarak okuduğu Stendhal'ın Parma Manastırı idi. Eser salt Hukuk üzerine gitmediği gibi inanılmaz bir konu varyasyonu var. Öyle ki bu kitabı Multidisiplinler açısında; Tarih, Felsefe, Sosyoloji, Coğrafya, Hukuk, Siyasal