Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ASIL ENGELLİ KİM? Asıl engelli olan Anlayışı kıt olandır Empati kurmayandır Sevgiyi merhameti unutandır Bunlara acımalı Bunları kazanmalı
Kuzey Gazze'den yerel kaynaklar: İşgal askerleri Cebaliye'de pusuya düşürüldü Pusu sıkı bir şekilde yapılan aşamalı bir operasyondur. -Önce askerler 3 aşamada çekilerek ayrıştırıldı, daha sonra askerlerin girişi öngörülerek önceden hazırlanan pusuya göre sırayla hedef alındı. - En büyük sayı bir binaya doğru çekildi, ardından bina askerlerle birlikte havaya uçuruldu. - Bütün askerler pusudaydı, ölü ve yaralı sayısı çok olduğu söyleniyor..
Reklam
suskunluk kilidini vurdum dudaklarıma bir tanıdık gelsin de açsın diye içimdeki çocuğun kalbi yaralı cefâ çekmekten okşayın başını vefanın eliyle
Sevgim sana yetmedi mi Yoksa fazlamı geldi küçük kabine Sevgim seni mutlu etti mi Yoksa korkuttu mu yaralı yüreğini Sevgim unutturdubmu acılarını Yoksa yeni yaralar mi açtı ruhuna Sevgim bitti mi sandın Yoksa anladın mı sonunda beni de
Ya topla yaralı kırlangıçları Ya da bu vefasız şarkıyı bitir..
Cenaze namazı kılmak sanki bana farz-ı ayn. Cesetlerle dolu, yanan bir uçağın yaralı pilotu gibiyim.
Reklam
Yaralı bir nidayız yaşadığımız bu dünyada.
Benim artık ruhum yaralı
Bir duru sözle gönül alana Bir kuru dalla çiçekle gelene Gitti gidiyor yaralı yüreğim Gitti gidiyor kanadından tut A benim gözleri görmeyenim A benim kadrimi bilmeyenim A benim hasreti dinmeyenim Beni elinle ellere gönderme Ah anam garip anam... Ne sarayda ne handa Bir zalim ocağında sevdam ağlıyor Ne gam ölsem uğrunda Beni zehir zemberek diller dağlıyor
Sayfa 196 - Sevdam ağlıyor-1994Kitabı okudu
Öptür yaranı hayalindeki sevgiliye. "Öp ama geçmesin" de. Kimi yaralar kapanır "izi" kalır; kimi yaralar kapanır "sızı" kalır.
Reklam
''Her acı, yüreğimi ikiye böler patron,'' dedi. ''Ama o kırk yaralı yürek hemen kaynar ve yara görünmez; kaynamış yaralarla doluyum ben; onun için dayanıyorum.''
Sayfa 306 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Çünkü az insan çok huzurdur; çokluk çöplüktür…
İnsan bir süre yalnızlığı ceza gibi algılıyor; yetişkinlerin yan odada sohbet edip eğlenirken karanlık bir odada tek başına bırakılmış bir çocuk gibi. Fakat günün birinde sen de yetişkin oluyorsun ve yalnızlığın, hakiki, bilinçli tek başınalığın bir ceza, yaralı, hastalıklı bir kendini çekme, bir münzevilik değil, tek onurlu durum olduğunu fark ediyorsun. İşte o zaman yalnızlığa katlanmak da o kadar zor olmuyor. Daha temiz havada yaşamak gibi bir şey.
"Her şey yaralı bir zamana akarken, kim söyleyebilir çıraların beyhude söndüğünü. bu son düğümün herkese atıldığını, herkese yağdığını bu son yağmurun. ateşin üşüdüğünü, suyun acıdığını… rastladım bir akşamüstü herkese, herkes nasıl yalnız!..” ( Metin Kaygalak)
The End
Öte yandan, dinsel söylemin radikalleşmesi İslam'ı çok tehlikeli maceralara doğru itmiştir. Din adamları, akla hayale gelebilecek bütün çarpıklıkların açgözlü tüketicilerine dönüşmüşlerdir. Azgın Marksistler'den inceldiği yerden koparma mantığını, sınıf hıncını, özellikle de anti-emperyalist söylemi; nostaljiklerin romantik karşı-kültüründen kimlikçi ve geçmişçi sloganları öğrenmektedirler; kendi kafalarından da, onlarca yıllık sekülarizasyon süresince dinsel muhayyilede bastırılmış olan ve duygusal olarak yüklü bütün taşıyıcı fikirleri çıkarmaktadırlar. Bunun sonucu da, ülke tarihinde benzeri yaşanmamış bir arkaik patlamadır.
Sayfa 202
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.