Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arsız polenlerin fısıltısı; yaşlılar baharda ölür Yorgunsun adamım nabzın külüstür bir saat Kalbin "tek" diyor tek yol inat ve ısrar Belleğin tozlu genzini yakıyor ve hayat Yeni kamburlar ediniyor kendine Zamansa bir küfür gibi kararıyor adamım
"Kader denen yolu kılavuzlu yürümek gibi. Bir şehir beliriyor uzakta üzerindeki sis ile. O sisi delen birkaç yapı. Anladım ki nerede olursan ol kayıpsın. Bir daha başında ya da bir mezar taşında. Anladım ki tutarsız tüm sözlerim. Anladım ki haklılığın bile yalan. Yalanla avutan bir bebek gibiyim. Karnım aç, bir yerlerimde sancı var. Ama ben ağzımdaki yalancılık ile susuyorum. Ağlamıyorum. Kimseyi uykusundan etmiyor, yeni doğmuş çığlığım. Ağzımdan düşünce yalan, uykunun en ölü yerinde başlıyor bir kargaşa, bağışlarımla. Hep aynı kaderin, tek kişilik seyircisi sahnesinde ağlayarak bir taburede sergileneniyorum. Bıktım artık, bıktım bu devinimden. Özümü kaybettiğim yalan. Bir Özüm olmadı bu çoraklıkta. Yalan her şey. Acısız bir ölümün icadını bekliyor yılgın bir adam."
Reklam
"Aşık olmuştum, kendimi yüreğimin ölçüsüz ölçüsüne bırakacaktım."
Sayfa 25 - YKYKitabı okuyor
"Aklım karmakarışıktı; aklım hep karışır ama sonra birisi yardım eder..."
Sayfa 22 - YKYKitabı okuyor
"İçine düştüğüm bu yeni alemdeki dayanılmaz yalnızlık duygusundan kurtulabilmek için kendime benzeyen ötekileri bulmam gerekiyordu."
Sayfa 19 - YKYKitabı okuyor
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Mahir İz Hoca'nın hatıraları çok zengin, kimler kimler yok ki... Bir ortaokul talebesiydim, Bütun Dünya diye bir dergi çıkardı. Siz anlatırken aklıma orada okuduğum bir hikâyeden ne denli etkilendiğim geldi. Iki hasta yatıyorlar bir koğuşta, ikisi de yatalak. Bir tanesi kapının hemen kenarında yatıyor, ilaçları da başlarında duruyor. Yatağın kenarında olan sokağa bakarak her gün sabahtan akşama yeni bir hikâye anlatıyor. "Şu geçenlerde de gelen sarı saçlı kız yine geldi, biletçi bakkala selam verdi, kasap şuna kızdı, diye durmadan hikâye anlatıyor. Bir sürü hikâyeyle günleri dolduruyorlar, her biri üstüne yorum yapıyorlar. Bir gün bir gece, kapı kenarında yatan hastanın aklına şöyle bir hınzırlık geliyor: "Hep o seyrediyor, ben de seyredeyim, o bana anlatacağına, ben yaşayıp göreyim her gün olanı biteni. Ben kapının ağzında bir şey göremeden, onun sürekli tattığı seyir lezzetinden bihaber ömrümü tüketiyorum." Eliyle diğer hastanın ilaçlarını birbirine katıp karıştırıyor. O gece hasta, doğru ilacı alamadığı için vefat ediyor. Boşalan yatağa da katili alıyorlar. Büyük bir hevesle yatağına yerleşen adam, camdan aşağıya bakıyor ki kapkara bir duvardan ibaret tüm manzara. Aslında tüm bu hikâyeler, o hastanın hayal dünyasının birer ürünüymüş.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Hayat böyle.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Hayat, hayal edebilmek ve bazı şeyleri görebilmek demek. Herkes aynı şeylere baksa da, kimi eşyayı satıhta görse de, kimi derinlemesine görüyor. Manayı görebilmek, mühim olan eşyanın ardındaki manayı görebilmek ...
Reklam
Dil, bize kimden armağan düşünmeliyiz bunu...Dil bize,ateşi yeni soğumuş bir gezegende her nasılsa hayat bulmuş, yeri kayıp ilk insanlardan armağan, ve onlar güneşe, aya bakıp çok korkuyorlardı...
Sayfa 152Kitabı okudu
Bildiğim dünya yok artık; öldü , bitti, temizlendi. Beni ben yapan her şey de beraberinde yok olup gitti. Yeni bir hayat aşısı almakta olan bir cesedim ben. Berrak ve parlağım, yeni keşiflerle kudurmuşum, fakat özüm hâlâ ağır, hâlâ kirli.
"Hayat önümüze birçok engel çıkarır. Ama biz genelde o şekilde düşünsek de engeller sadece negatif değildir. Engeller bizim daha güçlü olmamızı sağlar. Sadece birçok sorunu çözüp birçok krizi atlatmış olan kişi yeni meydan okumaları sakin ve emin bir şekilde karşılar ve onları kolayca atlatır."
Sayfa 198Kitabı okudu
Gazi
“ Gördüğüm fotoğraflara göre biraz şişman, biraz yorgun, biraz hatları kalınlaşmış bir vücutla karşılaşacağımı zannederken, kapıdan bir ışık dalgası halinde giren yoğunlaştırılmış kuvvet ve hayat belirmesiyle gözlerim kamaştı: gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün, mavi sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre… yüzde, alında, ellerde bir sağlık ve bahar rengi… Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar… Bütün Zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, genç ve taze bir metabolizma. Altı yüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çevresi, eski ilahlarınki gibi, iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde, köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir alemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı başı, bir yanardağ zirvesi gibi taşıdığı ateşe kayıtsız, mavi gök altında, sessiz ve gülümseyerek duruyor. Kendi yarattığı şimşekli bulutlardan, fırtınalardan ve etrafına döktü feyizli çağlayanlardan tek üzgün olmayan, meğer onun genç başı imiş!”
Reklam
Sen varken çok şey düşer zihnime, Korkarım kalbim dayanmaz diye.
O büyük Aşk ki bu kadınla yaşar, Beni de böyle gözyaşına boğar.
Mezardır artık muradım, Tüm zalimliğiyle sevdiğimi, Benden ayırdığından beri.
ecce deus fortior me, qui veniens dominabitur michi. işte benden kudretli bir ilah, gelecek ve bana hükmedecek.
Sevdiğim gidince yeni dünyasına, Şu hayatımın nasıl bir hal aldığını, Becerip de tarif edecek dil bulunmaz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.