Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama arada eşlik et bana farklı kelimelerle Ki dans etsin cümleler dilimde Sebep lazım her dizeye Her dize emek ister Her dize çetrefilli bir yalnızlık..
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Cani bir seri katilin bile başa çıkamadığı durumlar varmış demek! #birkatilingüncesi polisiye gerilim türünde akıcı bir novella. Byıonğsu Gim adında bir seri katil işlediği cinayetleri anlatıyor ama günün birinde kendi kazdığı kuyuya kendisi düşüyor. Demansla birlikte gelen unutmalar ve gerçekle hayali ayırt edememe durumu kurguya o kadar iyi oturtulmuş ki anlatım çok gerçekçi olmuş. Gelişmekte olan olayların çözüldüğü sanılsa da yazarın yaptığı ters köşeler kurguyu farklı yönlere sürüklüyor. Alzheimer hastası yaşlı seri katilin günlük planlarını unutmamak için tuttuğu güncesi yanında sesli kayıt da tutması güzel fikir. (İlerisi için aklımda olsun, belki lazım olabilir. Bu arada kadınların ilk unuttuğu şey yemek yapmak oluyormuş.) B. Gim, Nietzsche hayranı, kültürlü, zeki ve zekice yaptığı ironileriyle de sempatik bir seri katil. Kızı Inhi’yi (?!) bir seri katilin elinden alzheimerın pençesine düşmeden önce kurtarmaya çalışırken okuruna da bazı durumlarda katil olup olamayacağını sorgulatmayı başarıyor. #kimyoungha Kore’nin tüm edebiyat ödüllerine layık görülen bir yazarmış ve diğer hikayeleri de bu kitap kadar çarpıcıymış. O vakit dilimize kazandırılacak diğer kitaplarını da okuyabilmeyi diliyorum.
Bir Katilin Güncesi
Bir Katilin GüncesiKim Young-Ha · Timaş Yayınları · 20213,758 okunma
Reklam
Köycülük
Kerpiç temeller üstüne mermer binalar kurulamaz. Yurdumuzun ve milletimizin büyümesi ve yükselmesi, köylerimizin büyümesine, artmasına ve yükselmesine bağlıdır. Bunu hepimiz biliyoruz; fakat herhangi bir işin başında iken bu bildiklerimizi tatbik etmiyoruz. Bizde köycülüğe resmî teşkilât haricinde ilk olarak merhum Türk Ocağı başlamıştır. Ocaklar
..Buradaki gayeyi görmek lâzım. O da bu topraklardan Türk ve Müslüman adını tamamen silmektir. Bir toplumu tarihten silmenin tek bir yolu vardır. Bunu Romalılar 2 bin yıl önce uygulamış. Bir milletin kafasını kesmek yerine kültürel soykırıma uğratır, kendine hamal yaparsın. O ülkenin insanlarına dilini unutturursun. Bu arada, özelleştirme, küreselleşme deyip bütün'malına mülküne el koyarsın, ondan sonra hamallık, bulaşıkçılık yaptırırsın; daha üst tabakası da acentalık yapar. Türkiye'ye biçilen kaftan budur. Eğer bir sene fazla okutacaksan mesleği ne olursa olsun matematik okut, bilgisayar okut. O zaman dünyanın önüne geçeriz. Matematikle, insan düşünmeyi öğrenir. Ne dediğini anlamayan insanlar yerine kafası çalışan insanlar yetişir.
Güneşin ortasına uçmak çok da gerekli değil ama dünya üzerinde, arada sırada güneşin aydınlattığı ve insanın biraz ısınabileceği sade, küçük bir köşeye sığınmak lazım.
"Ecdat böyle yapardı" derken dikkat edelim. Bizim "ecdat" diye kastettiğimiz Osmanlı ise, ondan kopuşumuz neredeyse 100 yıl oldu. Bu arada sadece kelimeler, kavramlar değil anlamlar da alabildiğine yozlaştı, yoksullaştı. Bu uçurumu aşıp Osmanlı'ya bağlansak bile her şeyi güllük gülistanlık bir Osmanlı bulmayız. Zira Osmanlı son 200 senesinde Batılılaşma ile kendi kendini inkâra yönelmişti. Dolayısıyla Osmanlı'nın son asrında sahih ve sâlim pek çok âlim ve ârif olmasına rağmen; sapık, inkârcı, hain, münâfik da az değildi. O yüzden "Ecdat böyle yapardı, böyle söylerdi" demekle sahih geleneğe bağlanamıyoruz. Önce sormak lâzım: "Hangi ecdat? Hangi zaman? Hangi ölçü?" Ecdada bakarken ölçüleri doğru koyalım. Doğru ölçü, Allah ve Rasûl'ünün rızâsıdır. Bu da muğlak değildir. Kur'ân ve Sünnet ortadadır, apaçıktır. Ama ölçüyü bilmeden ölçemeyiz. Bugün okumuş yazmış dindarlar Batı'daki birçok şeyi bilirler ama kendi imân ölçülerini pek bilmezler. Önce akidemizi tashih edelim. Ecdadın Rabbânî âlimlerine ve âriflerine saygı ile yaklaşalım. Haddimizi bilelim. Ecdadın yaptıklarına ve eserlerine bakıp, doğruları alıp, ölçülere uymayan yönlerini terk edelim. Evet, ecdat çok kıymetli ama ecdatçılık hiç öyle değil. -Savaş Barkçin / Yön ve Yol 110
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
İçinde bir şeyler hayır diyorsa, sen de hayır demeli-sin. Biliyorsun, ben senin hayatını, özgür bir insan olmanı, mesleğini seviyorum. Fakat bugün bana 'Benim öbür tarafa gitmem ve silahımla hak aramam lazım,' dersen ve ben bunu gerçekten yapmak zorunda olduğuna inanırsam, o zaman sana 'Git!' derim. Fakat bir yalan uğruna, kendin bile inanmadığın bir şey için, sadece güçsüz ve korkak olduğun için, arada kaynayıp kurtulurum umuduyla gideceksen, o zaman seni hor görürüm, evet seni hor görürüm. İnsanlık adına gideceksen, inandığın bir şey uğruna gideceksen seni tutmam. Fakat canavarlar içinde bir canavar, köleler içinde bir köle olmak için gitmek istiyorsan, karşında olurum. İnsan bir amaç uğruna kendinden vazgeçebilir, fakat başkalarının çılgınca fikirleri uğruna değil. Bırak vatan için ona inananlar ölsünler...
312 syf.
8/10 puan verdi
·
74 günde okudu
''Yaşadığım İstanbul'' kitabı ile tanıştığım Selim İleri'ye sahaflardan görüp aldığım ''İstanbul Mayıs'ta Bir Akşamdı'' ile devam ediyorum. Kitaptan birçok konu hakkında farklı bilgiler edindim. Yani verimli bir okuma sürecinden çıktığımı söyleyebilirim. Kitap 'bence' okuması zor ya da
İstanbul Mayısta Bir Akşamdı
İstanbul Mayısta Bir AkşamdıSelim İleri · Everest Yayınları · 201433 okunma
Çiko Nuri'den çüke sürülmeyecek bilgiler :D
İki hafta sonra Çiko Nuri'yle oyun salonunda yerleri süpürürken ona soracaktım: "Nuri usta, karılık vazifesi nasıl yapılır?" Ondan sonraki bir hafta boyunca, cinsellik hakkındaki her şeyi en çarpık şekliyle öğrenecektim. Aleti büyük olanları kerhaneye almazlar ve bu tür adamlar hayatları boyunca abazan gezer, hiçbir kadın, hatta kendi karıları bile onlarla yatağa girmezmiş. Bazı insanlar, ruhu kadın olduğu için ibneliğe meylediyor. Kadının önündeki yarıkla erkeğin dalgasının santimi santimine birbirine uyması lazım, yoksa o iş olmaz. İşi ne kadar hızlı yaparsan o kadar makbule geçer. Kadınlar o işten nefret eder, denk getirirsen zorlayacaksın, yoksa niye versinler ki? Çok büyük acı çekerler. Allah öyle yaratmış. Erkek zevk alır, kadın acı çeker. Kadının en hassas noktası dizinin tam arkasıdır, orayı okşarsan teslim olur, bunu da bildikleri için orayı elletmezler. Dalgayı yıkarsan çabuk yıpranır, otuzuna varmadan iğdiş olursun, su değdirmeyeceksin, arada bir ispirtoyla sileceksin. Bir kadının gözüne bir dakika kesintisiz bakabilirsen kesin aşık olur, artık ona her şeyi yapabilirsin. Filmlerdeki o öpüşme sahnelerinde manken kullanılıyor. Bunlar gibi sayısız efsaneyi dinlerken, aslında Çiko Nuri'nin de bu işlerden anlamadığını sezmiştim.
Sayfa 65
Arada dalıp gitmek lazım...
"Hayal dünyasına dalıp gitmişti."
Sayfa 76 - April YayıncılıkKitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.