Bir ilk kitaba göre gayet güzel bir polisiye roman.
Tarihle iç içe olan polisiye romanları her zaman sevmişimdir. Bu da onlardan biri oldu.
Her ne kadar kitabın içindeki Emniyet mensubu karakterlerin birbirleri ve MİT personeli ile olan muhabbetleri gerçekçi gelmese de güzel bir konusu ve kurgusu olan bir kitap.
Yazarın bu yolda devam ederse bizi bir çok güzel polisiye ile buluşturacağını tahmin etmek pek de zor bir şey değil.
Bu arada Labirent Yayınları'na da bu tür romanları yayınladığı için ayrıca teşekkür etmek lazım.
Tevafuk kelimesi başka tesadüf başka. Mühim bir fark var arada. Tevafukta gelişigüzel gibi duran parçalar aslında bir bütünün tamamlayıcısıdır. Açık bir kitap kabul edeceksin şu koskoca kainatı. Okurunu bekleyen bir kitap gibi. Her gününü ayrı ayrı okumak lazım. Ne geçmişe ne geleceğe odaklanacaksın. Aslolan şu andır. Sayfa sayfa gideceksin.
"günlerden Pazar, yağmur yağıyor. Kalorifer çok yeni daha evimizde, ne Memet Ali yakmaya alışmış, ne biz yanına gidip ısınmaya.
Ablamla orta odadayız, tek ablam, ağzı var dili yok ablam; konuştuğunu hiç hatırlamıyorum.
Ben gözbebeğiyim yine de, erkek çocuk; büyük övünç belgesi gibi duvara asası geliyor herkesin beni, görür görmez" diye
Tüm kitapları ile kendini bile asla taklit etmeyen hatta her kitabının konusu bambaşka olan hepsinde de Betsellere giren, Crichton' ın yine diğer tüm romanları gibi muhteşem bir romanıdır Av. Crichton' ın tüm kitapları gibi bilim kurgu öğeleri üst seviyelerde ve verilen bilgiler ile okurken sanki acaba gerçekmi düşündürerek kendini okutan bir roman. Bazı sayfaları gerçekten de çok sevimliydi romanın özellikle Jack' in alışverişteki bebek bezi satırları çok zevkli ve Jack' in çocuklarının kavga satırları da hem çok eğlenceli hemde çok sevimliydi. Av tüm Crichton romanları gibi düşünmeden alınıp okunabilcek harika bir roman şiddetle tavsiye ederim. Bu arada başka bir tavsiyemde Crichton' ın 1967 ve 1969 orjinal yayın tarihi ile ülkemizdede 1971 ve 1974 yıllarında yayımlanan "İki Beyinli Adam" ve "Uzay Mikrobu" adlı şaheserlerini bulabilirseniz alıp okumanzı tavsiye ederim. Özellikle Uzay Mikrobu harikanın da harikası bir romandır ama bayağı bir sahaf sahaf gezmeniz lazım.
AvMichael Crichton · Altın Kitaplar · 200429 okunma
İNSANLAR NEDEN BAĞIRARAK KONUŞUR!
İslâm alimlerinden biri talebeleriyle Basra kıyısında gezinirken deniz kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Talebelerine dönüp:
"İnsanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?" diye sormuş.
Talebelerden biri:
"Çünkü sükûnetimizi kaybederiz" deyince mübarek
Bu kitap Samsun’da geçiyor! Öncelikle bunu söylemem lazım. Ancak Ayfer Tunç, neredeyse civardaki bütün şehirlerin ismini zikretse de bir defa bile Samsun adını kullanmıyor. Lakin röportajında söylüyor Samsun olduğunu. Zaten bölgenin tek ‘Deliler Hastanesi’ ile Saat Kulesi gibi ayrıştırıcı mekanların yanında, yazıldığı dönemde tek büyükşehir
Özellikle bayanların kendileri ile özdeşleştirecekleri bir kitap. Hem çocuk yaparım, hem kariyer derdinde koşturan kadının bu tempoda kendini kaybetmesini anlatıyor. Ama bu arada eşi karakterini üstlenen Murat 'ı da takdir etmek lazım. Özellikle lohusa sendromunu atlatmakta oldukça anlayışlıydı.
Bayan HiçbiriAybike Ertürk · Destek Yayınları · 2015105 okunma
İlk Öğretmen, Aytmatov’un 1961 yılında yayımlanmış bir hikayesidir. Birinçi Muğallim adıyla neşredilmiştir. Aytmatov anılarında “Devrimin ilk yıllarında Kırgız köylerinde Duyşen gibi pek çok yetersiz ancak idealist öğretmenin var olduğunu” söyler. Duyşen karakterine ilham veren kişi ise Aytmatov’un bir arkadaşı olan Seydali Bekmambetov’dur.
Öncelikle Dan Brown kalitesinde bir roman bekliyorsanız bu kitap size göre değil arkadaşlar... Maalesef ben o moda girerek okudum kitabı ve hayal kırıklığına uğradım. Keşke takip ettiğim kitap bloglarında bir yorumları tarasaydım dedirtti bana... Kitapta oldukça eksiklikler var. Baş karakterimiz Thomas maşallah nasıl bir adamsa kadınlara olan