Gülbahar bir korku, bir üzüntü içinde çenesini dizlerinin üstüne koymuş büzüldükçe büzülüyordu. Bir topak kalmıştı. Dışarda bir fırtına başladı, geldi geçti. Bir ayaz çıktı, sonra da hava hemen yumuşadı. Gece yarıyı geçti, öyle karşı karşıya oturmuşlar, gözlerini yanan ateşe dikmişler, öyle duruyorlardı.
Ne o konuşmaya başlayabiliyor, ne de o.