Göremedikleri şeylerden sözediyordun
bu yüzden gülüyorlardı
Oysa akıntıya kürek çekmek
o karanlık nehirde;
bilinmeyen o yolda ilerlemek
körü körüne ve inatla
zeytin ağaçlarının köklerince
kök salmış sözcükleri aramak
—aldırma, gülsünler bırak,
ve özlemek öteki dünyanın yerleşmesini
bugünün boğucu yalnızlığına
bu düzensiz şimdiki zamana
—aldırma.
Denizin meltemi ve sabahın çiği
kimse istemeden de vardırlar
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu
Zeka, cesaret ve iyi niyetin birleştiği noktaya erişmek istiyorum. Bir şeyden korkacaksam, parasızlıktan değil, kendi gerçeğimi bulamamaktan korkmak istiyorum. Parça başı doğrularla avunmak yerine, bütünü kucaklamak istiyorum. Ağzımdan çıkan her sözün, her kelimenin doğru olmasını istiyorum. Ayağı yere basmayan bir malumat istifçisi, bir akademisyen olmak istemiyorum. Kişiliğimin temelini içtenlik oluştursun istiyorum. Gevezelik etmektense yapmayı, yaptığımla söylediğimin bir olmasını istiyorum. Kusuru başkasında aramaktansa kendimde aramak istiyorum. Eğer bir şeyden sıkılacaksam, ünlü olmamaktan değil, yeteneksiz olmaktan sıkılmak istiyorum. Ölümümden sonra adımın anılmayacağını bilmek hoşuma gitmiyor. Alçakgönüllü ama yapıcı olmak istiyorum. Az ve öz konuşmak istiyorum. En zorlu kazanımlarımın tanıksız kalmasına üzülmemek istiyorum. Davranışlarım, bütün ulusun/ulusların gelecek kuşaklarına örnek olacakmışçasına yaşamak, ağzımdan çıkan her kelime dünyayı etkileyecekmişçesine özenle konuşmak istiyorum. Bana yapılmasını istemediğim şeyleri başkasına yapmak istemiyorum. Ama karşılıklılık istiyorum. Kötülüğü iyilikle karşılamak istemiyorum. Çünkü o zaman iyiye vereceğim bir şey kalmıyor. İyiliği iyilik, kötülüğü adalet karşılasın istiyorum. Bayağılığı değil yüceliği ululamak istiyorum. Herkese karşı nazik olmak, herkesin hatırını saymak, sadık ama kimsenin yardakçısı olmamak istiyorum. Hepsinden öte, hayatın her anını ciddiyetle, saygıyla karşılamak istiyorum.
ortasına bırakıldığım bir ülke... eylül ülkesi...
mistikler gibi geçilen belirsiz geceler...
bir alg rüzgârı... denizaltı karanlığında
ışık ve siyah... deniz ağaçlarında güzel bir mai
aramak... okyanusların siyah güneşi...
bir yosun müziği... mani... melankoli...
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Şeriat girdabınabuna kapılarak öylesine bir kadın düşmanlığı bağnazlığına yollanmışız ki, gerek kişiler ve gerek toplum olarak akılsızlıklarımızın tüm sorumluluğunu kadının kötülüğünde aramak ve felaketlerimizin acısını ondan çıkarmak yollarını seçmişizdir. Bunu adeta uluslar bir tabiat haline sokmuşuzdur.
Nefs muhasebesi" denilen şeyin esası, önce kendi "hal ve gidiş"ine bakmak, kabahati evvela kendinde ve kendi fiilinde aramak değilse nedir ve karşımızda emperyalizm, etrafımızda düşman var diye bizler için hiç mi bir şey ifade etmiyor?