Ölmüş birine doğum günü metni yazmanın zorluğu daha en başta kendini gösteriyor. Hele bu kişi Sylvia iken benim için daha zor. Bu yüzden hiçbir zaman yazmadım ama bu sene yazmak istiyorum.
Sylvia çoğunluk tarafından ne yazarlığı ne şairliğiyle, sadece intiharı ile tanınıyor. Sanırım onun hakkında en çok içerlediğim nokta bu. Burada özellikle Lady
- Evet on dört milyon çiçeği tek tek dolaşır ve nektarlarını alırlar. Tabiki bunu tek bir arı yapmaz. Bir bal arısı günde yaklaşık olarak 1500-2000 çiçeği ziyaret eder. 1 bal arısı, hayatı boyunca bir çay kaşığının sadece on ikide biri kadar bal toplayarak peteğe katkıda bulunur "Benim topladığım baldan ne olacakmış" ümitsizliğine girmeden, Rabbi tarafından kendisine verilen görev için omru boyunca çalışır. Bir de arıların bal peteklerine dikkat ederseniz hepsi altıgen şeklindedir. Arılar milyonlarca yıldır bal peteklerini hep altıgen şeklinde yaparlar Altıgen ne demek? 6 köşesi de birbirine eşit bir şekil demek Peki arılar peteklerine milyonlarca altigen göz yaparken bir tanesinde bile milim sapmaz mı? Sapmaz. Çünkü Rabbimiz arılara görevlerini öğretti ve anlattı. Kimi sevdiği ve düşünduğu için bu görevi anlattı? Tabiki seni sevdiği için, beni sevdiği için, kullarını çok sevdiği için...
Kalemine aşina olduğum bir yazarın nispeten farklı tarzda bir kitabı. Nispeten diyorum çünkü genel olarak kitaplarında asıl anlatmak istediği mevzu hep aynı; Allah'a iyi bir kul olabilmek.
Çocukların ve gençlerin çok rahatça anlayabileceği açıklık ve netlikte Nahl Süresi'nin tamamının tefsiri, kitabın konusu. Yedi günlük bir süreçte, 4 tane ortaokul çağındaki öğrenciyle beraber ders ortamında öyle güzel anlatılmış ki.
Belki mealindan hiç okumadığımız için, belki sadece arapçasından okuduğumuz için, okurken zihnimizde canlanmayan bir çok ince ayrıntı dikkatlere sunulmuş.
Mesela arıların bal yaparkenki serüveni, yıldızların var olma gerekleri, tabiatta var olan ama alışılageldiğimiz için bizlerin dikkatinden kaçmış bir sürü harika ötesi nimetleri okuyarak tekrar tefekkür sebebimiz olması gerektiği vurgulanmış.
Sadece kitabımız Kur'anın ayetlerini değil kevni ayetleri yani tabiat kitabını okumamız gerektiği de öğretilmiş.
Ve yazar kendine has üslubuyla alıştığımız güzel mesajlar vermeye devam etmiş yine bu eserinde de.
Hem kendimizin faydalanacağı, hem daha küçük yaştakilerine Kur'ani anlatmakta faydasını göreceğimiz güzel bir eser olmuş. Ayrıca süre bölümlere ayrılarak anlatıldığı için de ailece okuma yaparken veya sınıflarda ders olarak anlatılması da daha kolay olmuş.
Tavsiye ederim.
Herkese Merhaba,
Hepimizin özellikle kahvaltılarda severek yediği balın bizlere gelene kadarki hikayesi bu kitapta oldukça güzel anlatılmış.Arıcılar kovanlardan balı nasıl toplar?Arıların iğnelerinden korunmak için nasıl bir kıyafet giyer?Arılar balı nasıl yapar?Bal ile ilgili daha bir çok sorunun cevabını minikler bu kitapta bulacak.Kitabın açıklama kısımları son derece yalın ve anlaşılır ayrıca kitabın görsellerini de beğendim.Çocuk kitaplarını okuyun ve okutun :) Herkese keyifli okumalar.
#arılarınhikayesi #çağdaşiranedebiyatı nin önde gelen isimlerinden #celalaliahmed in gençler için kaleme aldığı arıların aslında bir figür olduğunu anlayacağınız hikaye gençlik kategorisinde olsa da her yaşın okuyabileceği kadar akıcı bir klasik.
Celal Al-i Ahmed, ülkemizde az tanınıyor olsa da hayvanlar aleminin en üretken topluluğu
İNCİR MEYVE DEĞİLDİR, BİLİYOR MUSUN? 🍈🍋🍐
Hazırlayan: Bilhan Akkaya
İncir sıradan bir meyve değildir, aslında bir meyve bile değildir.
Teknik olarak incirler; ters çiçeklerdir. İncir ağaçları; badem ve kiraz ağaçları gibi diğer meyve ağaçları gibi çiçek açmaz.
İncirlerin çok ilginç bir hikayesi vardır.
Öncelikle, teknik olarak bir meyve değil, doğanın bir kural ihlalidir. Üremek için kurban edilmiş bir eşek arısına veya içinde ölen bir böceğe ihtiyaçları vardır.
İncirler; incir olarak bildiğimiz kırmızı renk tonları olan bu büyük koyu kozanın içinde açan ters çiçeklerdir.
Her çiçek "aquenyum" adı verilen tek bir ceviz ve tek bir tohum üretir.
İncir çeşitli bitkilerden oluşmaktadır ve bu özelliği çıtır dokuya etki etmektedir.
Aslında bir incir yediğimizde yüzlerce meyve yemekteyiz.
Ancak en inanılmazı incir çiçeklerinin üremek için ihtiyaç duyduğu özel tozlaşma sürecidir.
Diğer meyvelerde olduğu gibi arıların rüzgarla polen getirmelerine bağlı değillerdir. Bu sebeple incir arısı olark bir arı türüne ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu arılar, incirin büyümesi için gerekli genetik materyallerini taşır ve incirlerin çoğaşmasını sağlamaktadır.
İncir arıları; incir olmadan yaşayamaz çünkü larvalarını meyvenin içine bırakmaktadırlar. Bu ilişki ortak yaşam veya karşılıklılık olarak bilinmektedir.
“Ağaç çiçekten gözükmüyor, arılar da uğulduyor. Arıların kokusu geldi burnuma. Oturdum oraya, belimi dayadım ağaca. Ortalıkta kim yok kimse yok. Korktum. Bu insansız ada benim adam değil. Akşama kadar belim ağaca dayalı orada kaldım…”
Kurmaca ile gerçek arasındaki fark asılsız, diyordu Nihan Kaya. Her öyküde kendi öykümüzü okuruz zira..Zaten sanırım başka bir seçeceğimiz de yok. Tam olarak birini anlayabileceğimize inanmasam da anlamaya yaklaşmamız kendi öykümüzden çıkarak başkasının öyküsüne yol almakla.
Niçin böyle başladım? Çünkü, Çocukluğum’du kitabın adı ve ben
(Arıların Hikayesi)
Norveçli yazar romanında;
arı kolonilerinin kitlesel ölüm olaylarını, pestisitlerin, genetiği değiştirilmiş bitkilerin, bulaşıcı hastalıkların arıları nasıl yok ettiğini, arıların insanlık için önemi ve onlara sahip çıkmamız gerektiğinin mesajını
üç hikaye ve zaman dilimi içersinde vermeye çalışmış.
Distopik tarzda yazılmış kitapları severek okumama rağmen, hikayedeki kopukluklar, yazarın dili, anlatılması gereken konunun ağırlıklı olmaması ve cümlelerin basitliğinden dolayı kitap beklentimi karşılamadı.
Bir arının hikayesinin bu denli sürükleyici olduğunu bilmiyordum. Bir doğum bir ölüm
Kitapta arıların doğumunda ölümüne kadar mucizevi özelliklerini anlatılmış.
Arıların yok olmasıyla neler olacağını tabi bazı sorular yine cevapsız kalıyor.
Kitabı herkes okuyabilir ve bilgilerine bilgi ekleyebilir. Kısacası bir kültür kitabı