Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alman Arkeoloji Enstitüsü 1880 yılında, Ankara'daki Augustus, Sivrihisar'daki Pessinus, Hitit başkenti Hattuşaş kalıntılarını kapsayan, taşınabilecekleri götürme, taşınamayacakların kalıbını alma amaçlı bir sefer kararlaştırdı.
Osmanlı ordusunun iyi eğitimli, bilgili mensupları hiç az değildi. Dört dili çok iyi bilen, iyi ressam olan Enver Paşa, Arkeoloji Müzesi'nin zengin kütüphanesine dört dilde arkeolojik raporlar ve sayısız tarihi eserleri ile dolduran ve kendisi de tarih ve matematik dalında da eserler veren müşir Ahmet Cevad Paşa, çocuklara müzikal oyun yazacak kadar her dalda becerisi olan Kazım Karabekir Paşa veya Rusça dahil dört-beş dili iyi bilen Kutü'l Amare'nin asıl komutanı Albay Nurettin (sonraki sakallı Nurettin paşa) Nazım Hikmet'in dayısı Ali Fuat paşa... Bu gibi örneklerin içinde ulu önderimiz, sosyal bilimlerdeki ve sanat dallarında dehasını, yönlendiriciliği ile ortaya koydu.
Reklam
Kendisini tarihin merkezinde gören, ahlaktan bilime her şeyin kaynağının kendisinde olduğuna inanan bir Batı'nın, Afrikalılara, Çinlilere yahut Latin Amerikalılara evrim sürecinin alt basamaklarında kalmış "medenileştirilmeye" muhtaç dolayısıyla sömürülmeyi hak eden ilkel toplumlar olarak bakması şaşılacak bir durum değildir. Arkeoloji, antropoloji ve psikoloji gibi modern bilimlerin bu Avrupa merkezci ve ırkçı ideolojilere bilimsel malzeme sağlaması bu sürecin en yüz kızartıcı gerçeklerinden biridir...
On yillik savas döneminden çikmis, egitimli nüfusunun çoğunu bu savaşlarda kaybetmiş ve yeni kurulmuş bir ülkenin zayıf kaynaklarına rağmen yurt disina ögrenci yollamistir. Bu dönemde sadece teknik dallar değil arkeoloji, filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de ögrenciler gönderildi. Jale Inan, Sahap Kocatopçu, Sadi Irmak, Akdes Nimet Kurat, Enver Ziya Karal, Sabahattin Ali, Sebahattin Eyüboglu.. Arkeoloji icin gidenlerden Ekrem Akurgal ve Hititolojinin babalarindan sayilan Sedat Alp önerli bilginter oldular.
Sayfa 322Kitabı okudu
Osmanlı'daki ilk basılan para;
62 Şimdiye kadar Osmanlılar’da ilk sikke basımının OrhanGâzi za­manında olduğu bilinirdi. Son bir araştırma bu görüşü değiştirmiştir. Şöyle ki: “İktisadî ve sosyal hayatta büyük bir rol oynayan para, eskiden aynı zaman­da bir devletin bağımsızlık alâmetlerinden sayılmakta idi. Osmanlılar ’ın para birimi akçe olup bundan gümüş sikke
"Arkeoloji neden önemlidir? Çünkü o yüzlerce, binlerce yılı aşan muazzam uzunluktaki zaman dilimlerinde insan toplumlarındaki değişimleri araştırmanın tek yoludur."
Reklam
“Sonradan, müziğin insanlık kadar eski olduğunu öğrendim. Mağara mağara dolaşan atalarımız, yanlarında çok fazla şey taşıyamıyorlarmış ama modern arkeoloji, yanlarında yiyeceğin yanı sıra mutlaka bir müzik aleti de bulundurduklarını gösteriyor. Genellikle bir davul. Müzik yalnızca bizi rahatlatan ya da alıp götüren bir şey değil, bundan öte bir şey, bir ideoloji. Bir insanın ne tür müzik dinlediğine bak, nasıl biri olduğunu anlarsın.”
88 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kurteyek
Pirtûkeke ji granîya xwe zêdetir e…. Bi motîvasyoneke hûnerî amaje bi gelek mijarên giring girîye. Mîtolojî, arkeolojî, civakî…. Herwisa Nivîskar bi rêya serlehengê pirtûkê rexne li rewşenbîran jî kirîye ku ji civakê dûr in. Ev pirtûk Bi gelek awayên xwe pencereyeke nû ji jîyana xwîneran re vedike.
Gradiva - Bir Pompei Düşü
Gradiva - Bir Pompei DüşüWilhelm Hermann Jensen · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022564 okunma
Eğitime çok önem veren cehalete düşman birisiydi. Millî Mücadele’nin en kırılgan dönemlerinde bile eğitim kongresi toplayacak ve bunu iptal etmeyecek kadar eğitimi önemsiyordu. Zirai ürünlerin ihracıyla geçinen bir ülkenin kıt imkânlarına rağmen yurt dışına talebe göndertmiştir.Sadece teknik dallar değil arkeoloji, filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de öğrenciler gönderildi. Arkeoloji için gidenlerden Ekrem Akurgal ve Hititoloji’nin babalarından sayılan Sedat Alp önemli bilginler oldular.
1922 ve 1923’ten beri Türkiye müzeler kurmaktadır. Asıl önemli buluntular 1924’ten itibaren başlar. Ankara’daki Hitit Müzesi dediğimiz arkeoloji müzesi, bundan bir müddet sonra Etnografya Müzesi ve ilk defa önemli bir tarikat müzesi olarak Konya Müzesi teşkilatlanmıştır. Elbette buluntuların çok önemlice kısmının Viyana’ya taşındığı Efes kazılarından çıkan eserleri tutmak için statü değişmiştir. Efes’teki müze, Adana’daki müze vs. saymakla bitmez.
Reklam
Arkeoloji eğitimini Osman Hamdi Bey ve kardeşi Halil Ethem Eldem müzede veriyor. İlk büyük arkeologlarımız Aziz Bey ve arkadaşları bu ortamda yetişmişlerdi. Hatta Topkapı Müzesi’nin ilk müdürü olan Tahsin Bey de aslında bir arkeoloji asistanı olarak o müzede bu saydığım kitaplıkla, bu çevrede yetişmiştir. Arkeologyayı üniversiter bir bilim haline getiren doğrudan doğruya Cumhuriyet’tir ve Atatürk’ün talimatıyla olmuştur. Bu, 1933 üniversite reformunda İstanbul’da Edebiyat Fakültesi’nde ve Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde gerçekleşmiştir.
Geçmiş asırlarda eski eserlere Mimar Sinan gibi mimarlar dikkat ediyordu ve buralardan esinleniyordu. 19. asırda daha bilinçli bir yaklaşım vardır. Dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyetimizin kurucusu Kemal Atatürk bir arkeolojik merakla hayata atılmış ve bunu perçinlemiştir. Yetiştiği ortamın böyle bir birikimi vardı. Bu mirasın bize nasıl geçtiğinin üzerinde durulması gerekir. Bu mirasın geçişindeki en önemli nokta Osmanlı Darülfünun’unda, yani 1900’de kurulan üniversitede veya 1840’larda teşkil edilen kız ve erkek öğretmen okullarında (Darülmuallimat ve Darülmuallimin) arkeoloji dersinin de olmasıdır.Arkeoloji eğitimini Osman Hamdi Bey ve kardeşi Halil Ethem Eldem müzede veriyor. İlk büyük arkeologlarımız Aziz Bey ve arkadaşları bu ortamda yetişmişlerdi. Hatta Topkapı Müzesi’nin ilk müdürü olan Tahsin Bey de aslında bir arkeoloji asistanı olarak o müzede bu saydığım kitaplıkla, bu çevrede yetişmiştir.
RESİMLİ REHBER İstanbul Arkeoloji Müzeleri (1966)
İskender Lahti. Bu fevkalade eserin büyük yüzlerinden birinde Yunanlılarla İranlıların muharebesi tasvir edilmiştir. Solda İskender, başında Herakles sembolü olan aslan postu giymiştir. Muhakkak olan bir şey varsa o da İskender lahitinin İskendere ait olmadığıdır, zira İskenderin Babil'de öldüğü, cenazesinin İskenderiye'ye nakledildiği Diodoros'un tarifine göre tabutun antropoid olduğu bilinmektedir. Ancak bu lahit Abdolanyme'ye izafe edilen faraziye de dikkate eder.
Örneğin şu Kuran ayetinin yönlendirmesi astronomi alanıyla ilgilidir: Üzerlerindeki göğü nasıl kurduğumuza ve süslediğimize bakmazlar mı? Bir çatlağı da yoktur onun. Kaf Suresi 6 Şu ayetlerin yönlendirmesi jeoloji (yerbilimi) alanıyla ilgilidir: Dağların nasıl dikildiğine bakmazlar mı? Ve yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı? Gaşiye Suresi 19-20 Şu ayetin yönlendirmesi canlıların başlangıcıyla ilgilenen paleontoloji (fosilbilim) gibi bilim alanlarıyla ilgilidir: De ki "Yeryüzünü gezip dolaşın da yaratılışın nasıl başladığını görün." Ankebut 20 Şu ayetin yönlendirmesi arkeoloji alanıyla ilgilidir: Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonuna bakmazlar mı? Onlar bunlardan daha kuvvetliydiler, yeryüzünü eşip deşip didik didik etmişler ve bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Rum 9
Tarihsel olarak, sosyolojinin kökenleri tarihtedir. Tarih, diğer bütün sosyal bilimlerin büyük anne bilimidir. İnsan hakkındaki hiçbir şeyin tarihe yabancı olmadığı söylenebilir. Antropoloji, etnoloji, folklor ve arkeoloji, tamamen değilse de çoğunlukla tarihin başladığı görevi tamamlamak ve tarih araştırmasının ilk ortaya attığı soruları cevaplamak için gelişmiştir. Tarihte ve onunla bağlantılı etnoloji, folklor ve arkeoloji gibi bilimlerde, sosyolojinin açıklamak istediği insan doğasının ve deneyiminin somut kayıtlarına sahibiz. Bu anlamda insan doğasının ve deneyiminin tarih somut, sosyoloji de soyut bilimidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.