Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ashab-ı Kehf hakkında da Allah (subhanehu ve tealâ) şöyle buyurur: “Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız.” (Kehf/20) Rasuller ile kavimleri arasındaki düşmanlığın şiddetlenmesi, ancak bu Rasuller tarafından dinlerinin sapıklığı, düşüncelerinin akılsızca olduğu ve ilahlarının geçersizliği açıkladıktan sonra olmamış mıdır?”(17)
Sayfa 23 - Beyaz Minare Kitap / (17) Ed-Düreru’s-Seniyye, Cihad Bölümü, 207.
208 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı bir arkadaşım vesilesiyle edinmiştim geçen yıl. Ölümü bu kadar yakından hissedince okumanin tam zamani olarak düşündüm. Kitaptaki amaçlanan niyet gerçekten takdir edilesi. Ölümü dibimizde hissetmediğimiz şu günlük hayatta, ağızların tadını kaçıran Ölümü bolca anma sunnetine vesiledir kitap. Anlatımı kolay anlaşılır bu bağlamda her yaştan
Ölüm Ne Renk
Ölüm Ne Renkİ. Serdar Kaya · Karatay Akademi · 2013164 okunma
Reklam
MUS’AB BİN UMEYR RADIYALLÂHÜ ANH
Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerinden, ilk Müslüman olanlardan ve İslâm’a çok büyük hizmetlerde bulunan Kur’ân-ı Kerîm muallimi bir zâttır. Mus’ab bin Umeyr (r.a.), zengin, hâli vakti yerinde olan bir aileye mensuptu. Anne ve babası, onu çok severlerdi. Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin, insanları İslâm’a davet ettiğini duyunca,
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
“Al­lah’tan kor­kun ve sâ­dık­lar­la be­raber olun!”
Bir müʼmin için Hak dostları ve sâlihlerle beraber ve hemhâl olabilmek, tâlihlerin en büyüklerindendir. Hak dostlarını ve mâneviyat ehlini tanıyıp onların huzurlarında ve çevrelerinde bulunabilmek, hâl ve davranışlarındaki feyiz ve rûhâniyetten istifâde etmek, Cenâb-ı Hakkʼın büyük bir lûtfudur, şükrü gerektiren müstesnâ bir nîmetidir. Na­sıl ki
"Günlerin en faziletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salat ve selam getriniz, çünkü salat ve selamlarınız bana sunulur." Bunun üzerine ashab-ı kiram: "Ya Rasûlallah, salat ve selamlarımız size nasıl arzedilir, halbuki siz çürümüş olacaksınız" diye sorunca, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), "Allah Peygamberlerin cesedlerini çürütmeyi toprağa haram kılmıştır" buyurdular. (Ebu Davud, Salat, 201)
Sayfa 543
Reklam
MUS‘AB BİN UMEYR’İN (R.A.) İSLÂM’A HİZMETLERİ -1
İslâm dini, Arabistan’ın her tarafında ve husûsiyle de Medîne-i Münevvere’de pek süratle yayılmakta idi. Evs ve Hazrec kabileleri Ashâb-ı Kirâm’dan birinin Medîne’ye gönderilmesini talep ettiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, onlara, Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm âdâbını öğretmek üzere Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi. Hz. Mus‘ab (r.a.),
NURCULAR KABRE İMANLA GİRERLER, CENNETLİKTİRLER (!) (hâşâ)
...işaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: "Risale-i Nur dairesi içine girenler, tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler." diye müjde verirler."(1) Evet, Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası (iki kesin sonuç), her şeyin fevkindedir, Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var.(2) ...kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin (RA.) üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı Azam'daki (K.S.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'ın kuvvetli işaretle o hâlis şäkirdler ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î isbat ederler.(3) İşârât-ı Kur'aniye'nin, yirmialtıncı âyetinin fefi'l-cenneti hâlidîne sırrıyle, "Risale-i Nur talebeleri, îman ile kabre gireceklerdir" tebşîratının...(4) 1- Tarihçe-i Hayat, 277. 2- Tarihçe-i Hayat, 312. 3- Tarihçe-i Hayat, 319. 4- Kastamonu Lâhikası, 47.
Sayfa 278 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
MUS'AB BİN UMEYR HAZRETLERİ (R.A.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) etrafındaki Ashab-ı Kiram'a baktığımızda neler görmeyiz ki? İlim, ihlās, doğruluk, muhabbet, adalet gibi güzelliklerin temsilcisi olan binlerce sahabi... Mesela Mus'ab bin Umeyr Hazretleri, bütün güzellikleri kendisinde toplamış bir zat. Mübareği anlatmak kitaplara, destanlara sığmaz. Ålim, âbid, hafız, zahid, müderris... Bütün kelimeleri sonuna kadar dizsek yetmez. Mekke-i Mükerreme'nin en zengin ailelerinden birisinin çocuğu idi. Günde 2-3 elbise değiştirip altın kaselerde yemek yerdi. Ta ki Müslüman olana kadar. Müslüman olduktan sonra, anne-babasının, eski dinine dönmesi için yaptığı her türlü teklifi geri çevirdi. Hayatını İslam'ı yaymak için sarf etti. İslam'ın ilk Kur'an-ı Kerim muallimi idi. 40 yaşında Uhud Savaşı'nda şehit edilmişti. Müslüman olmadan önce altın kaselerde yemek yiyen Mus'ab bin Umeyr Hazretlerinin, vefat ettiğinde cenazesinin tamamını örtecek elbisesi bile yoktu. Maddi olarak bir şeyi olmasa da manevi olarak çok büyük şeyler kazanmıştı.
• Peygamberimiz, Sahabelerine sordu: ”Allâh-u Teâlâ’nın şerefleri ne ile kıymetlendirdiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size bildireyim mi? Ashab cevap verdi: “Buyur, bildir, yâ Resûlallah.” Hz. Peygamber buyurdular: “Sana karşı cahilâne hareket edildiği zaman halîm ve yumuşak olursun, sana zulmedenleri bağışlarsın, sana vermeyenlere sen verirsin ve senden alâkasını kesenlerle, sen alâkalanırsın.” Bir Dava Adamının Notları 1
Reklam
İbn-i Kayyım el-Cevziyye, insana ilâhî imtihan gereği verilmiş olan nefsin husûsiyetlerini açıklarken şunları söyler: "Sübhanallah! Nefiste İblis'in kibri, Kābil'in hasedi, Ad Kavmi'nin azgınlığı, Semûd Kavmi'nin tuğyânı, Nemrûd'un cür'eti, Firavun'un taş- kınlık ve haddi aşması, Kârûn'un zulüm ve fesâdı, Hâmân'ın alçaklığı, Bel'am'ın hevâsı, Ashâb-ı Sebt'in hîlekârlığı, Velid bin Muğîre'nin inadı ve Ebû Cehil'in cehâleti vardır.
Ashab-ı kiram bunalınca, dertlenince senin (ﷺ) yanına dizlerinin dibine gelirlerdi ve huzur bulurlardı. Biz nereye gidelim ey Allah'ın Resûlu (ﷺ).
BİR AVUÇ İNANAN İNSANLAR İNSANLIĞA ÖRNEKTİR .
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 Uzun Bir Gecenin Ardından Dakyanustan Allah 'u Teâlaya Kaçan Gençler Ashab-ı Kehf Kıssası Ashâb-ı Kehf, putperest bir hükümdar olan Dakyanus devrinde Tarsus’da yaşamış, îman ve tevhîd mücâdelesi vermiş olan sâlih gençlerdir. Zalim kral Dakyanus'un Ashâb-ı Kehf'e karşı sunmuş olduğu puta tapma teklifine karşı
Jung'a göre, yeni bir hayata doğuş, sadece ölüp bir başka âlemde var olmakla gerçekleşmez. İnsan ölümsüzlüğe aday olmak suretiyle de dönüşüm sürecine girebilir. Kendi içindeki bilmçdışına girebilen insan, bilinçdışının içerikleriyle bilinci arasında bağ kurabilir. Böylece her birey kendi içerisinde taşıdığı mağaraya girmiş olur. Jung'a göre, âyette (18/17) tasvir edilen mağara, Ashâb-ı Kehfin bir kereliğine girmiş olduğu bir mağara olmayıp herkesin girebileceği bir yerdir. Her insanın içinde bilinç ötesi süreçlere ilişkin bir alan vardır. İnsan yeter ki, oraya girmek istesin ve girmeyi bilsin. Jung, bu suretle, Kur'an'ın gaip diye nitelediği metafizik alana ilişkin oluş ve süreçlerin insanın benliğinin derinliklerinde yer bulduğunu ileri sürmüştür.
Jung, Kehf sûresinin 60-64. âyetlerini şu şekilde yorumlar: "îki denizin birleştiği yerde" hayatî noktaya ulaşılır. Bu yer, batıdaki ve doğudaki denizin birbirine çok yaklaştığı Süveyş körfezi olarak tefsir edilmiştir. Burası "orta yer" diye ifade edilen semboldür. Ashâb-ı Kehf kıssasında sözü edilen mağaranın "orta yer"ini burada hatırlayalım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.