Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sevmesini bunlar biliyor. Susarak sevmesini. Erkek susar, kadın da. "Beni seviyor musun?"lar yok. "Daha mı az, daha mı çok?"lar yok. Maziden ve istikbalden şüpheler yok. Emniyet yüzde yüz. Fedakârlık bitirmiş. "Ben seninim, sen de benim." O kadar. "Sözlüyüm" diyorlar. Bitti. İki taraf da ölünceye kadar öteki için parçalanmayı göze alıyor. Sessiz. Aşk mektupları, sitemler, tehditler yok. Mutfakta bir tıkırtı İclal, Mustafa'nın çorbasını pişiriyor. Hep onu düşünüyor. Yirmi sene, elli sene hep onu düşünecek. Mustafa eşikte görünüyor. Sessiz. Dil dökmüyor. Dil olmayan yerde yalan olur mu? Onun bir İclal'i var. Dünya o. Mağrur, susuyor. Vazife saati. İclal daha çorbayı pişiriyor. Ne ciddiyet! Sevmesini bunlar biliyor. Bunlar olmasa dünya ne kadar tenha ve hazin olur..."
“Düşünüyorum da aşk sözcüğünü de biraz eksik buluyorum, şu senle ben arasındaki ilişkiye. Daha büyük, daha sağlam bizimki. Aşk onun içinde sadece bir kısım galiba. Ötesinde aşkla birlikte ama yer yer, zaman zaman onu aşan başka duygular, başka esriklikler, başka baş dönmeleri de var bizde. Seni seviyorum ve senin için her şeyim. Beni seviyorsun ve benim için her şeysin. Bir insan için şu kısa hayatta bundan daha büyük ne olabilir ki. Acaba Mecnun Leyla’yı elde edip onunla evlenseydi, Ferhat Şirin’e kavuşsaydı, aradan bu kadar yıl geçtikten sonra bizim birbirimize olduğumuz gibi tutkun olabilir miydi? Yangın olabilir miydi? Sen ne dersin buna?”
Reklam
.. en güzel aşk mektupları, aslında ayrılırken yazdığınız yada giden bir sevgilinin ardından yazdıklarınızdır. Asla cevabı gelmeyecek olan mektuplar!
Sayfa 124Kitabı okudu
Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım. Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü. Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk'ı soran sizler, Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini
Bir şeyden haz aldığı zaman o hazzı uzatmaya çalışır insan. Daha önemli soruları daha sonraki mektuplarıma -başka bir geceye- saklayacağım, çünkü akşamım 'eskidi' ve size 'eskiyen' bir gecenin gölgelerinde yazmayı arzulamıyorum.
Eğer içinde hoşunuza giden bir şeyler olursa, o zaman sizin beğeniniz zarif bir gerçekliğe dönüşebilecek; ama yoksa tamamıyla pus haline dönecek.
Reklam
- Antuan, ne yiyeyim? Ne var? Antuan biraz düşündükten sonra: - Keklik, bakaca, yaban ördeği, levrek, mayonezli... Şey... - Keklik mi? Taze mi ama? - Daha bu sabah vurmuşlar. (Yalan) - Getir. Garson, arkasına döner dönmez mutfağın köşesinde soluğu alıyor: - Yarım tavuk, ala perdri. (Keklik usulü) Oradan kapınca, yallah müşteriye! Bir lokma: - Hayır, bu keklik değil. (Bununla birlikte, ben farkına varmadım da keklik diye yedim. Fark edebilene aşk olsun.)
Sayfa 19 - Akvaryum yayınevi
Zirveye çıkmamızı sağlayan merdiven ancak ve ancak çabalarımızdır. Tabi hedeflediğim zirveye uçarak ulaşmayı tercih ederdim ama hayat bana kanat çırpıp uçmayı öğretmedi.
Sayfa 44
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.